Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Bandırma seyahati



Geçen haftaiçi günleri Bandırma'daydık. Bu sebeple, günlük yazılara ara vermek durumunda kaldık.

Bandırma seyahatimizin asıl sebebi, iki sene önce vefat eden gazetemizin temsilcisi rahmetli Tayyar Alnıak Ağabeyle ilgili hatıraları etraflıca araştırmak ve bunları derleyip toparlamaktı. Hamdolsun ki, maksat büyük ölçüde hasıl oldu.

Yaptığımız tesbitleri, topladığımız bilgileri, derlediğimiz hatıraları, önümüzdeki günlerde inşaallah dizi yazı şeklinde yayına hazır hale getirmeyi düşünüyor ve planlıyoruz.

Bu meyanda sizlerin de yardımını, katkısını bekliyoruz. Elinde bilgi, belge, resim bulunan arkadaşlarımız, bunları en kısa zamanda bize ulaştırabilirlerse, bundan nihayet derecede memnun oluruz.

Zira, bütün hayatında bulunduğu her yerde adeta bir "gizli kutup" gibi hizmet eden ve "sünnet–i seniye" dairesindeki örnek yaşantısıyla tanıyanları hayran bırakarak, arkasına onların rahmet duâlarını alan Tayyar Ağabeyin hatırasını yâd etmek ve onun örnek şahsiyetini nazara vermek için yapacağımız çalışmanın, müşterek bir hizmete dönüşmesini cân û gönülden arzu ediyoruz.

Tayyar Ağabeyi tanıyalım

Önümüzdeki hafta, Tayyar Ağabey hakkında daha geniş bilgiler sunmak kaydıyla, şimdilik kısaca tanıtmaya çalışalım.

Hava astsubayı olarak da tanınan Tayyar Alnıak, 1940 veya '41 Gönen doğumludur. 1958'de mezun oldu. Aynı senenin Mayıs ayında ilk tayin yeri olarak Diyarbakır'a gitti. Orada Üstad Bediüzzaman'ın varislerinden olan Nur talebesi Mehmed Kayalar ile tanıştı. Orada yıllarca birlikte hizmet ettiler.

Sırasıyla Bandırma, Malatya ve İzmir'de de hava astsubayı olarak hizmetini başarıyla tamamladıktan sonra, Ekim 1979'da emekli oldu. Bandırma'ya gelip yerleşti. Aynı sene burada Yeni Asya bürosu açılarak temsilcilik görevine başladı.

Tayyar Abi, 1979'da başladığı büro ve temsilcilik hizmetini tam 25 sene müddetle, hiç ara vermeden ve dahi kesintiye uğratmadan sürdürdü. Dile kolay, 25 yıl...

15 Mayıs 2004'te Hakkın rahmetine kavuştu. 1994'te vefat eden annesinin yanına defnedildi.

Ancak, bu defin işinde bir yanlışlık ve bu yanlışlıkta da bir hikmet vardı.

Kendi yerleri olan annesinin sağına defnedileceğine, soluna defnedilmişti. Orası ise, başkasına aitti. Bu yanlışlığın farkına varan mezar yeri sahibi, duruma itiraz etti. İş mahkemelik oldu. Mahkeme dokuz ay sonra neticelendi. İtiraz yerinde bulundu ve 2005 Şubatında Tayyar Abinin medfun bulunduğu yer kazılarak naaşın nakli gerçekleştirildi.

Ne var ki, mezarın kazılması ve naaşın nakli esnasında olağanüstü bir vakıaya şahit olundu. Orada hazır bulunan imam, doktor, eski mezar sahibi ve mezarlık görevlileri, gördükleri manzara karşısında hayretler içinde kaldılar. Zira, hayatta ilk kez böylesi bir duruma şahit olmuştular.

"Kızım, ben ölmedim ki"

Biz oradaki şahitlerle gidip konuştuk, anlattıklarını bir bir tesbit ettik. İnşaallah önümüzdeki hafta başlayacağımız dizi yazı içinde bunları detaylıca anlatmaya çalışırız.

Ama, kısa da olsa, hazirûnun orada gördükleri manzara acaba ne idi diye suâl ederseniz, bunun bir cihette cevabı, muhtemelen vefatının hemen akabinde gazetede çıkan taziye ilânları esnasında babasını rüyâsında gören sevgili kızı Asude'ye söylediği şu manidar sözde saklı olsa gerektir: "Kızım, taziye ilânları çıkıyor; ama ben ölmedim ki..."

Tevafuklar zinciri

İstanbul'dan Bandırma'ya denizyoluyla iki, karayoluyla yaklaşık altı saatte gidilebiliyor. Pazartesi akşamı, hızlı feribotla yolculuk için bilet almaya gittiğimizde, hava muhalefeti sebebiyle bazı seferlerin iptal edildiğini öğrendik. Salı günkü seferler için ise, belirsiz bir durum söz konusuydu. Bu sebeple yolcu bileti kesilemiyordu.

Biz de, işi garantiye almak için, o gece saat 24'ten sonra "Tevekkeltü alellah" diyerek, otogara doğru yola çıktık. Saat1.00'e doğru terminale vardık.

Bilet almamıştık. O saatlerde Bandırma'ya otobüs olup olmadığını da bilmiyoruz. Hatta, evden çıkarken çocuklar "Baba, otogarda sabaha kadar mahsur kalmayasın" diye de uyarıda bulundular.

Tevafuk bu ya, tam otogara vardık ki, Bandırma'ya gidecek bir otobüs orada hazır vaziyette bekliyor. Bindik gittik, sabah erkenden sağsalim Bandırma'ya vardık.

O gün Tayyar Ağabeyi yakından tanıyan onlarca kişiyle görüşüp hatıralarını tesbit ettik.

Akşama doğru da mezarlığa gittik. Mezarlık çok büyük. Dört kişiydik. Elimizde mezar numarası var. Ancak, meğerse numara yanlış imiş. Neyse iki saat boyunca aradık, taradık Tayyar Ağabeyin mezarını bulamadık, akşam üzeri geri döndük.

Ertesi gün tekrar gittik. Mezarlık görevlilerini bulduk. Meğerse dünkü aksiliğin hikmeti, önce bu kişileri bulma gereğiydi. Zira, mezar naklinin birinci dereceden şahidi bunlardı.

Mezar yerine gittik, bulduk, Fatiha'yı, duâları okuduk, gereken resimleri çekip şehir merkezine geri döndük.

Yine tam tevafuk eseri olarak, Tayyar Ağabeyin hanımı muhtereme Göknur Ablamızla da görüşüp anlattıklarını not ettik.

* * *

Esasen Tayyar Ağabeyle daha başka yönleriyle de tevafuk eden münasebet bağlarımız var.

Kendisiyle ilk kez 1974'te Malatya'da görüştük. Liseye gidiyordum ve Risâle okuma programına ilk kez orada katılmıştım.

Yine, bundan 14 sene evvel Bandırma'ya yolumuz düştü. Aslen Bandırma'lı olan bir ilkokul öğretmenim vardı. Bende telefonu, adresi falan yoktu. Ama, onu görmek istiyordum. Meramımı Tayyar Abiye anlattım. Sabah gitti sordu, soruşturdu, hocamın adresini buldu. İkimiz birlikte gidip ta 1967'de Batman'a bağlı bir köy ilkokulunda bana ders veren öğretmenimi ziyaret ettik.

Merhum Tayyar Ağabeyle daha başka müşterekliğimiz de var. Onlara da inşaallah bilâhare lüzumu derecesinde değinmeye çalışırız.

10.07.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.07.2006) - 'Yunanlı kardeş'e düşman olmuş Ecevitler

  (04.07.2006) - Toplumda cinnet halleri

  (03.07.2006) - Nakil ve defin belgeleri

  (01.07.2006) - Asılsız iddialara kaynağından cevaplar (4)

  (30.06.2006) - Asılsız iddialara kaynağından cevaplar (3)

  (29.06.2006) - Asılsız iddialara kaynağından cevaplar (2)

  (28.06.2006) - Asılsız iddialara kaynağından cevaplar (1)

  (26.06.2006) - Ne okuyalım?

  (24.06.2006) - Ecevitler'den geriye kalan

  (23.06.2006) - Yanlıştan gerçeğe doğru

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004