Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Yanlıştan gerçeğe doğru



Said Nursî'nin "meçhûl mezar"ı ile ilgili haberleri iki gündür sürmanşetten duyuran Hürriyet gazetesinin araştırmaya dayalı ikinci haberi, dünkü yazdıklarımızı büyük ölçüde doğruluyor.

Biz demiştik ki: 12 Temmuz 1960'ta Urfa'dan uçakla alınan Üstad Bediüzzaman'ın naaşı, resmî kayıtlara göre Afyon üzerinden karayoluyla Isparta'ya getirildi ve şahitlerin de tasdikiyle burada önceden hazırlanmış bir "meçhûl mezar"a defnedildi.

Hürriyet ise, bütün bu söylediklerimizi kaynağına ulaştığı "resmî tutanak"la belgeleyerek aynen doğrulamış oldu.

Yine biz demiştik ki: Said Nursî'nin has talebeleri, bu ikinci mezar yerini tesbit ettiler ve "Üstadlarının vasiyeti üzere", naaşını buradan alarak "herkesten meçhûl" olacak bir başka yere götürüp defnettiler.

Konuyu araştıran Hürriyet gazetesi ise, "Tutanak var; mezar yok" başlıklı haberiyle bu iddiamızı da doğrularcasına, birinci sayfadan "...Daha sonra cemaat, Said Nursî'nin cesedini kaçırdı" ifadesini kullandı.

Hürriyet'in "mezar yok" demekteki kastı aslında şudur: "Resmî tutanakta belirtilen mezarın içinde, Said Nursî'nin naaşı yok. Talebeleri buradan alıp başka yere götürmüşler."

Doğrudur. Üstelik, Üstad Bediüzzaman'ın "Benim mezarım gizli kalsın" vasiyetine de pekâlâ uygun bir neticedir.

Evet, Üstad'ın mezarının meçhûlde kalması, her yönüyle mâkul ve doğru olan bir meseledir.

Bu hususla ilgili vasiyetinin yanı sıra, daha başka sebepler, gerekçeler de vardır ki, mezar yerinin meçhulde kalmasını lüzumlu kılıyor.

Zira, şayet yeri bilinirse, o mezar yine yoğun ziyaretçi akınına uğrayacak ve yine ehl–i dünyayı illâ ki tedirgin edecek.

Tedirgin olanlar, nasıl daha evvel o zatın naaşını Urfa'dan alıp bir meçhûle götürdüyse, yine benzeri tarzda yeni bir harekete teşebbüs edecek.

Düşünelim, Barla Çam Dağındaki "hatıra ağaçlar"a bile tahammül edemeyerek onları gizlice kesenler, Üstad Bediüzzaman'ı alenen bilinen ve çokça ziyaret edilen bir mezarın içinde hiç rahat bırakır mı?

Kaldı ki, Üstad Bediüzzaman'ın mezarıyla ilgili vasiyetini bilen ve buna uymaya çalışan Nur Talebeleri de, Üstadlarının naaşını herhalde bilinen bir yerde bırakmazlar.

İyisi mi, bırakalım Üstad'ın mezarı meçhûlde kalsın. Böylelikle o da, biz de rahat edelim. Nasıl olsa, okunacak duâlar, Fatihalar uzaktan da onun ruhuna gider. Buna hiçbir engel yok.

Hıristiyanlıkta durur mu?

ÖNDER, Sabah'ın kasıtlı haberiyle ilgili gereken açıklamalarda bulundu gerçi.

Hadise alabildiğine abartılmış. Bu arada hem söz konusu kitabın, hem de kitabı neşreden yayınevinin bol bol reklâmı yapılmış.

Öte yandan, Hıristiyan olduktan sonra İncil'i Kürtçe'ye tercüme ettiği söylenen imam hatip menşeli bir eski müezzinin, Tevrat ve Zebur'u da aynı şekilde tercüme ettiği belirtiliyor.

Eğer öyleyse, durum gösteriyor ki, İslâmdan çıkan bu şahıs Hıristiyanlıkta da sebat etmeyecek, oradan da çıkacaktır.

Nitekim, bugüne kadar İslâm dinini terk edenler, mutlak ekseriyetle hiçbir dine girememiş, girse bile duramamış ve neticede dinsizlikte karar kılmıştır.

Son olarak, Kürtleri çok yakından tanıyan bizler gayet iyi biliyoruz ki, Müslüman Kürtlerin İncil'e, yahut Tevrat, Zebur gibi nesh ve tahrif olmuş kitapları okumaya zerrece ne bir meyilleri var, ne de ihtiyaçları.

Demek ki, bir yerlerden pompalanan bu gibi haberler, tamamen kasıtlıdır ve zihinleri bulandırmaya yöneliktir.

Günün Tarihi

Şehit Reis

23 Haziran 1565: Büyük denizci Turgut Reis’in vefâtı.

Turgut Reis, Osmanlının Menteşe Sancağına bağlı bir köyünde 1485 senesinde dünyaya geldi. Denizci olarak yetişti.

Bilhassa Barbaros Hayreddin Paşanın hizmetine girdikten sonra, tam bir müştereklik ruhu içinde hareket etti. Onunla birlikte zaferden zafere koştu.

Aynı şekilde Preveze Zaferinde de pek büyük yararlılık gösterdi.

Hızır Reis’in “Turgut benden ileridir” dediği bu kahraman denizci, son Malta kuşatması esnasında başından aldığı ağır bir darbe sonucu beş gün baygın halde kaldı.

Nihayet, 23 Haziran günü şehadet şerbetini içerek bu fâni dünyaya vedâ eyledi.

Aranıyor

Kayıp Piton nerede?

Ankara'da iktidar partisine karşı teşkil edilen bir "yeni oluşum'dan söz ediliyor.

İçinde her türden, her renkten, her eğilimden adam bulmak mümkün.

Ancak, bir eksiği vardı: Piton.

Muhtemelen onu da saflarına katmışlardır.

AKP'yi bir hamlede devirsin, yutsun diye...

23.06.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.06.2006) - Meçhûl mezar

  (21.06.2006) - İçkide tehlike alarmı

  (20.06.2006) - Hakimiyet mücadelesi

  (19.06.2006) - Saldırgan münekkitler

  (17.06.2006) - Aydınların bilgi seviyesi

  (16.06.2006) - Meclis'te ezan görüşmesi

  (15.06.2006) - Yeniçeri Ocağı nasıl kuruldu, nasıl söndürüldü?

  (14.06.2006) - Kefeni evrak çantasında bir dâvâ adamı

  (13.06.2006) - Sınav maratonu

  (12.06.2006) - Tek parti rejimi 'dörtlü takrir'le sarsıldı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004