Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Hakimiyet mücadelesi



20 Haziran 1481: Cem Sultana bağlı kuvvetler, Yenişehir'de (Bursa) karşı karşıya geldiği Sultan II. Bayezid'in kuvvetleri karşısında ağır bir mağlûbiyete uğradı.

Bu çok hazin kanlı muharebede yaralanan Sultan Cem bile canını zor kurtarabildi.

Eskişehir üzerinden valilik yaptığı Konya'ya giden Cem, burada ikamet etmekte olan aile efradını alarak Adana–Suriye güzergâhından Kahire'ye gitti.

Bu geniş coğrafya, o tarihte Mısır Kölemenlerinin idaresi altında bulunuyordu.

Gizli/açık saltanat kavgası

Fatih Sultan Mehmed'in üç erkek evlâdı vardı: Mustafa, Bayezid ve Cem.

Mustafa, erken yaşta vefat ettiği için, geriye büyük kardeş Bayezid ile Cem kalmıştı.

Sultan Fatih vefat ettiği esnada (3 Mayıs 1481) büyük oğlu Şehzade Bayezid Amasya'da, küçük oğlu Cem ise Konya'da vali olarak bulunuyordu.

Babaları (Fatih) vefat edince, her iki şehzadeye de ayrı kollardan haber ulaştırıldı. İşin garibi, her ikisine de padişah ilan edildikleri şeklinde açık/gizli bilgiler gönderildi.

Böyle olunca da, kavga kaçınılmaz hale geldi.

Şehzade Bayezid'e "devlet erkânı" imzasıyla ve alenî şekilde bilgi gönderilerek saltanat merkezine âcilen gelmesi istendi.

Şehzade Cem'e ise, sadece Fatih'in son Sadrıâzamı Karamanî Mehmet Paşa tarafından, o da gizli tutulmak kaydıyla yazılı bilgi gönderilerek, gelip tahta geçmesi istendi.

Bu iki zıt yönlü talep, koca Osmanlı Devletini büyük bir badirenin eşiğine getirdi.

Artık ok yaydan çıkmış ve her iki şehzadeye de geçerli dâvetler gönderilmişti.

Devlet erkânı ile askerî cenahın (Yeniçeri) söz birliği ettiği kararın aksine hareket eden Sadrazam'ın gizli oyunu fark edilir edilmez, hemen aynı gece içinde konağına baskın yapılarak öldürüldü.

Ardından, İstanbul'a doğru harekete geçecek olan şehzadelerin gelmesi için birtakım hazırlık çalışmalarına başlandı: Bu çalışmalardan biri Sultan Bayezid'i merasimle karşılamak; diğeri ise, Sultan Cem'i kuvvet yoluyla durdurmak şeklindeydi.

Gariptir ki, Osmanlı Devleti bir yandan kardeşler arasındaki saltanat kavgasına hazırlanırken, bir yandan da Fatih Sultan Mehmed için yapılacak olan cenaze merasimi hazırlıklarıyla meşguldü.

Kardeşler karşı karşıya

Fatih Sultan Mehmed'in cenaze merasimi için, oğullarından hiç olmazsa birinin gelmesi gerekiyordu.

Nihayet, Bayezid Han erken davrandı ve 21 Mayıs günü İstanbul'a gelerek saltanat tâcını giydi. Hemen ertesi gün de cenaze merasimi yapıldı. Sultan Fatih, kendi ismiyle yâdedilen caminin avlusuna defnedildi.

Aradan bir haftalık zaman geçmişti ki, şehzade Cem'in Bursa'ya vardığı ve onun da burada saltanatını ilân ettiği haberi geldi.

İstanbul, zaten gergindi, adeta diken üstündeydi. Derhal 2000 kişilik bir kuvvet toplanarak Cem Sultan'ın üzerine gönderilmesine karar verildi.

Bu arada, Sultan Cem de boş durmamış ve yaklaşık 4000 kişilik bir ordu teşkil etmişti.

Bununla beraber, Sultan Cem, büyük kardeşi Sultan Bayezid'e de "hatırı sayılır" bir elçi heyeti göndererek şu teklifte bulundu: "Kavga etmeyelim, kardeş kanı akıtmayalım. Devleti ikiye bölelim. Ben Anadolu, sen de Rumeli padişahı ol. Bir yerine iki devletimiz olsun. Kardeşçe geçinip gidelim."

Ne var ki, bu teklif zerrece dikkate alınmadı. Zira, devlet bölünmeyi, hakimiyet ise bölüşmeyi asla kabul etmiyordu.

Çaresiz, iki ordu Bursa'da karşı karşıya geldi. Neticede ise, Sultan Cem'in kuvvetleri galip geldi. Cem, böylelikle kendini biraz daha güçlü hissetmeye başladı.

Yenişehir Bozgunu

Merkeze bağlı kuvvetlerin mağlûbiyet haberi, İstanbul'daki devlet erkânını büsbütün hiddete getirdi. Bu kez, 20 bin kişilik bir kuvvetle Sultan Cem'in üzerine gidilmesi kararına varıldı.

20 Haziran günü (bugün), iki kardeş sultanın kuvvetleri Yenişehir'de kıyasıya bir çatışmanın içine girdi: 20 bine mukabil 4 bin askerle...

Bu durumda, Sultan Cem'in yenilgisi kaçınılmazdı. Nitekim öyle oldu. Hatta Sultan Cem'in kendisi de yara almaktan kurtulamadı.

Kesin bir mağlûbiyete uğrayan Cem, aile efratı ve maiyetiyle birlikte Anadolu'yu terk etmenin yolunu tuttu.

Önce, Kölemenler'e bağlı Adana'daki Ramazanoğulları'na bir süre misafir oldu. Ardından Kahire'ye gitti.

Sultan Cem, bu zaman zarfında ayrıca Hicaz'a giderek hac fârizasını yerine getirdi.

Böylelikle, "hacca giden ilk Osmanlı Sultanı" ünvanını almış oldu.

Yeni kıpırdanmalar

Osmanlı'yı en zayıf anında vurma tabiatına sahip olan Karamanî Beyleri, saltanat kavgasının büyüyerek devam etmesini istiyordu.

Bu saikle, Konya'yı kuşatma altına alarak, Kahire'ye de haber gönderdi: Cem Sultan gelsin ve burada devletin başına geçsin diyerek...

Cem Sultan, aldığı dâvet üzerine Mısır'dan tekrar Anadolu'ya geldi. Ancak, o gelinceye kadar Konya kuşatması bitmiş durumdaydı. Yeni bir kuşatma harekâtı başlattı, ama yine muvaffak olamadı.

Bu kez Ankara'ya doğru yürümeye karar verdi.

Kardeşinin bu tehlikeli mâcerasını yakından takip eden Sultan Bayezid, yine büyük bir kuvveti Ankara'ya doğru yola çıkardı.

Büyük bir ordunun üzerine geldiğini gören Sultan Cem ile müttefiki Karamanoğlu Kasım Bey, çatışmayı dahi göze alamayarak güneye (Akdeniz) doğru hızla kaçmaya çalıştı.

Silifke sâhiline varan Cem Sultan ve maiyetindekiler, burada bir gemiyle Rodos Adasına doğru hareket etti.

* * *

Rodos'tan Fransa'ya, oradan İtalya'ya götürülen Cem Sultanın bundan sonraki ömrü hep gurbet ellerde geçti. İtalya’da erken yaşta (şüpheli) ölümü üzerine, cenazesi büyük bir merasimle vatanına getirilerek burada defnedildi.

20.06.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.06.2006) - Saldırgan münekkitler

  (17.06.2006) - Aydınların bilgi seviyesi

  (16.06.2006) - Meclis'te ezan görüşmesi

  (15.06.2006) - Yeniçeri Ocağı nasıl kuruldu, nasıl söndürüldü?

  (14.06.2006) - Kefeni evrak çantasında bir dâvâ adamı

  (13.06.2006) - Sınav maratonu

  (12.06.2006) - Tek parti rejimi 'dörtlü takrir'le sarsıldı

  (10.06.2006) - Cumhur, başkanını seçmeli

  (09.06.2006) - SONAR'ın doğruladığı siyasî tahlil

  (05.06.2006) - Okuma seferberliği

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004