Vural Savaş emekli olduktan sonra, ”militan demokrasi”yi yazdı ve savundu. Sabih Kanadoğlu ise, ”Alaturka Demokrasi” kitabını yazdı. “Militan demokrasi olmaz” diyor Sabih Kanadoğlu. “Militan, düşünmeden körü körüne bağlı olduğu ideolojiyi takip eden kişidir. ‘Mücadeleci demokrasi’yi savunuyorum” diye açıklıyor düşüncesini.
Nuri Ok da 21 Mayıs 2007 tarihinde emekli olacak. Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in, ”Emekliliği yaklaşan konuşuyor” demesi ondan. Nuri Ok’un ne yazacağını o zaman göreceğiz.
Kapatma dâvâsı açtığı Refah Partisi hakkında, ”Habis bir ur” deyimini kullanan Vural Savaş’ın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na seçilmesi için merhum Gazeteci Yalçın Özer çok büyük çaba sarfetmişti. O dönem Türkiye Gazetesi’nin başyazarı olarak etkin isimlerden biriydi Yalçın Özer.
Aynen Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı seçilmesi için en büyük çabayı Abdullah Gül ve Bülent Arınç’ın göstermesi gibi. Arınç ve Gül bu nedenle Oğuzhan Asiltürk ve Erbakan Hoca ile de ters düşmüşlerdi. Şimdi en çok şikâyet ettikleri, en büyük engellemelere maruz kaldıkları kişi Cumhurbaşkanı Sezer.
AKP iktidarı, Refahyol’un tersine memur maaş zammında cömert davranmadı. Refahyol döneminde yüzde 70 zam almıştı memurlar. AKP ise, tek haneli enflasyonu hedef aldığı için, geniş kitlelerin hoşuna gidecek icraatlara pek girmedi. Bırakın öyle yüzde 70’lik zammı, enflasyon oranını ancak bir ya da iki puan üstüne çıkabildi çalışanlar.
Ancak bir istisna oldu. Meclis’in kapanmasına sayılı günler kala, yargı mensupları için bir ayrıcalık yaptı iktidar. Yargı mensuplarına adam akıllı iyileştirmeler yapıldı. Yüksek Yargı’nın maaşları Başbakanlık Müsteşarına eşitlendi. Diğerlerine de kademesine göre 800 milyona ulaşan artışlar sağlandı. Yargı mensuplarının kötü şartlarda çalışıp, cüzdanı ile vicdanı arasına sıkışmasından rahatsız olanlardanım. Hele hele sabah belediye otobüslerine tıkışıp, akşam servis olarak belediye otobüsleriyle taşınmayı hakim ve savcılarımızın hak ettiğine inanmıyorum.
Bu hükümet de onu düşünmüş olmalı ki, cumhuriyet tarihinin en iyi Adliye Sarayları bu iktidar döneminde yapılıyor. Şehirlerin otantik özelleri dahi düşünülüyor bu binalar yapılırken. Hakim ve savcıların çalıştıkları mekânlar iyileştirilmeye, adliye izbe ve köhne yerlerden çıkarılmaya çalışılıyor. Yine yargı mensuplarına lap-top bilgisayarlar bu hükümet döneminde sağlandı. Adalet Bakanı’nın çabalarıyla Toyota firması başta olmak üzere bazı otomotiv şirketleri yargı mensuplarına özel indirimli kampanyalar düzenliyorlar.
Adalet sisteminin kutup yıldızı gibi olduğuna, diğer her şeyin kendini bu yıldıza göre ayarlaması gerektiğine inananlardanım. Adaletin olmadığı yerde ot bitmez inancını birçoğumuzun taşıdığını düşünüyorum.
Bu yüzden Ankara’nın en lüks semti olan Çay Yolu’nda hem de tam Eskişehir Yolu’nun kenarında TOKİ’nin Yüksek Yargı mensupları için yaptığı konutları için de, ‘onlar adalet dağıtıyor, en iyi imkânlara sahip olmaları lâzım’ diye düşünenlerdenim. Bunlar da gösteriyor ki, AKP iktidarı yüksek yargıya karşı bir “pozitif ayrımcılık” içinde. En sert bildirilere, en ağır eleştirilere maruz kalmalarına rağmen. Hatta menfur bir saldırıya maruz kalan Danıştay’ın yeni bir bina arayışına bizzat Başbakan Erdoğan’ın öncülük ettiğini bilenlerden biri olarak söylüyorum ki, yargı kararlarıyla cezaevini boylayıp, seçimlere girmesi engellenen Erdoğan, yargının hiçbir programına iştirak etmeyi ihmal etmiyor.
Hani ne derler, yargı için yok yok... Tüm bunlara karşın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok’un, hükümetin kendini yargının yerine koyduğu iddialarına ne demeli?
Şemdinli olayları hakkında hazırladığı iddianamede, devlet içinde devlet gibi hareket etmek isteyen güçlerin varlığını tarif ettiği ve bazı askerlerin ismine yer verdiği için Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın başına gelmeyenler kalmadı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Sarıkaya’nın ihracına karar verdi. Meslekten atılacak olan Sarıkaya için özel bir yasa çıkarılıp, “Türkiye Cumhuriyeti devleti hudutları içinde yaşayamaz” denilir mi orasını bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, Hükümetin Sarıkaya’ya burnundan soluduğu. İmkânları olsa yüz ellilikler gibi ülkenin dışına sürerler.
Sarıkaya’nın hazırladığı iddianameyi işleme koyan Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan da iktidarın hışmından nasibini aldı. Başsavcı şimdi Bakırköy’e düz bir savcı olarak atanacak. Bu açıdan bakınca Başsavcı Ok’un yargının bu dönemde siyasî etkilere açık hale geldiğine de hükmetmek mümkün.
Refahyol iktidarı en büyük zammı askerlere vermesine karşın yaranamamıştı. Cumhuriyet tarihinde, Başbakan için “p....” diyen rütbeli asker sadece o dönem görülmüştü. Eğer tarih tekerrür edecekse, yargı da bu iktidara bir güzellik yapacak demektir.
Ferhat Sarıkaya ihraç edilirken, bakarsınız Yargıtay Başkanı Osman Arslan’ı Cumhurbaşkanı adayı yaparlar. “Nuri Ok’u cumhurbaşkanı adayı yapsalar” dediğinizi duyar gibiyim. Neden olmasın? Pek yakışır doğrusu. AKP’de bu ense, yargıda da bu iştah olduğu sürece, daha çok doldururlar, boş enseleri.
10.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|