Avrupalı Müslümanlar misafirlik statüsünden çıktıkça ve Avrupa’da yerleşik hale geldikçe şartlar daha da ağırlaşıyor. Bu ağırlaşan şartlar objektif şartlar. Bunda Müslümanların çok fazla bir dahli yok. Elbette ikinci veya üçüncü kuşaklar hakları konusunda daha bilinçliler. Ama içtimaî doku ve aidiyet duygusu olarak daha da kırılganlar.
Birinci kuşakların aidiyeti tartışılmazdı. Şimdikiler daha Avrupalı ancak yine de kendilerini arafta hissediyorlar. Avrupa’da vatandaş olmakla Müslüman kimlik veya İslâm dünyasına aidiyet arasında gidip geliyorlar. Avrupa’daki Müslümanların geneli, göçmenlerden oluşuyor. Yerliler henüz küçük gruplardan teşekkül ediyorlar. Sözgelimi İspanya, Fransa ve Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde ihtida etmiş ve İslâmiyeti benimsemiş insanların tavan sayısı (her ülkede ayrı ayrı) 50 bini geçmiyor. Diğer milyonlarca Müslüman ise farklı coğrafyalardan ve farklı kimliklerden buraya gelmişler. Yer yer uyum sorunu çekiyorlar. Birinci kuşaklara nisbeten ikinci ve üçüncü kuşaklar daha atak ve daha cesurlar. Bu da ev sahibi ülkeleri sevindireceği yerde kimi zaman beklenmeyen durumlarla karşılaşmada ortaya çıkan apışma hali gibi tepkiler veriyorlar.
Bununla birlikte aile yapısı olarak daha batılılaşmış ve içtimaî yapıları daha kırılgan hale gelmiştir. Dolayısıyla yeni nesiller için Batı’da batılılaşmak çözüm değil. İçtimai olarak çözülmeleri anlamına geliyor. Batı’da Müslümanların geleceği kesinkes Avrupa Birliği’nin gelişimine bağlı. Birlik ve genişleme fikri çöker ve birliğe üye ülkeler içlerine kapanırsa bundan en fazla zarar görecek göçmen kitle Müslümanlar olacaktır. Bu durumda Batı Müslümanlarını ikinci bir Endülüs faciası bekliyor demektir. Bu hayali bir öngörü değil maalesef güçlü seçeneklerden birisidir.
***
Ceylan İntercontinental’deki Avrupa Müslümanları Toplantısında Avrupa’da önemli görevlerde bulunan birisi aynen şunları söyledi: “Yeni Müslüman olmuş bir Alman Müslümanla konuşuyordum. Geleceğe yönelik endişelerini dile getirdi. Almanya’da işsizlik 5 milyon civarında. Sıradan bir Alman ülkede 5 milyon yabancı var bunlar ülkelerine giderse işsizlik meselesi otomatikman çözülür diye düşünüyor. Bu 6 milyona ulaştığında gizli kalmış ve bastırılmış duygular patlayacaktır. (Bu patlama ifadesi İran Cumhurbaşkanı Nejad’ın ifadelerini de çağrıştırdı). O zaman seyredin gümbürtüyü. Muhtedi Alman konuşmasını şöyle bitirdi: ‘Bu durumda yine de sizin sığınabileceğiniz ve geriye dönebileceğiniz bir ülkeniz ve akrabalarınız var. Ya bizim halimiz ne olacak?”
Yine aynı yetkili yapılan istatistiklerde ve kamuoyu yoklamalarında Alman halkının yüzde 68’inin gizli Hitler hayranı olduğunun ortaya çıktığına temas etti. Dolayısıyla topun ağzında evvelemirde Müslümanlar var. İkinci sırada yine Yahudiler. Bu itibarla Bernard Lewis gibi Atlantik ötesindeki Yahudi entelijensiyası Müslümanlara yönelik olarak Avrupa’daki milliyetçilik damarlarını kaşısa ve kışkırtsa bile nihayetinde Müslümanlar Avrupalı Yahudilerin önünde bir bariyer. Aynı gemide ve aynı hendekte bulunuyorlar. Bu bariyer ortadan kalkınca aynen Endülüs’teki gibi Müslümanlarla birlikte Yahudiler de kıtadan sürülecektir. Bunu gören Avrupalı Yahudi ve kimi Müslümanlar Avrupa’nın içe kapanması ve ırkçılık ihtimaline karşı en azından müdavele-i efkarda bulunuyorlarmış. Avrupa’nın içine kapanması önce Müslümanlarına ardından da Titanik gibi Avrupalıların sonu olur.
***
Maalesef Avrupa’nın birkaç hastalığı var. Bunlardan birisi kimi zaman semitizm ve kimi zaman antisemitizm suretinde ortaya çıkan arazdır. Anti semitizm halihazırda bir tabudur. Avrupa’nın bir başka hastalığı zaman zaman nükseden aşırı milliyetçiliktir. Şimdiki sosyal hastalığı ise dinden uzaklaşma ve aşırı serbestinin getirmiş olduğu eşcinselliktir. Avrupa’da Yahudilerden sonra en organize olmuş grup eşcinsellerdir. Eşcinsel dayanışması sonucu bu mesele yeni tabulardan birisi haline gelmiştir.
Hollanda’da bir parti başkanı olan Pim Fortuyn bunlardan birisiydi ve partneri tarafından öldürüldüğü söyleniyor. Almanya’da yine benzeri bir partinin lideri de yine eşcinsel. Bunların en büyük husumetleri dine ve eşcinselliğe karşı bariyer olarak gördükleri İslâma karşı. Avrupa’daki 9 önemli kentin belediye başkanının eşcinsel olduğu söyleniyor. Bunlar arasında Berlin ve Hamburg, Amsterdam gibi şehirler de var.
Velhasıl Avrupa da Avrupalı Müslümanlar da diken üzerinde duruyorlar. Ve Almanya’da tersine göç başlamış durumda. Geçmişin fırsatları günümüzün engelleri haline geldi. Avrupa yolların ayrılış noktasında bulunuyor. Yeniden atomize olmasından çıkacak enerji sinerji olmayacaktır. Artık Türkiye ile birlikte, Avrupa’nın geleceğinin de tartışılmasının vakti gelmiştir.
10.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|