Türkiye’de ve dünyada yer yerinden oynasa, bazıları için bunlar ‘haber’ bile olmuyor. Çünkü onlar başörtüsüne fena halde ‘takmış’ durumdalar. Her fırsatta başörtüsü aleyhinde yayın yapmak için fırsat kolluyorlar.
‘Başörtüsüne takanlar’ın yaptıkları her şey çelişki kokuyor. Bir yandan, ‘başörtüsünü gündemden çıkaralım’ diyerek çeşitli yayınlar yaparlar, öte yandan da başörtüsü aleyhinde ‘ne etsek ne bulsak’ diye ‘buzağı’ aramaktan da geri kalmazlar. Burada hemen şunu ifade edelim: Başörtüsü tartışmalarının Türkiye’nin gündeminden çıkabilmesi için, yasağın; bütün neticeleriyle birlikte sona ermesi gerekir. Aksi halde, başörtüsünün gündemden çıkması ‘var olan yasağı unutmak/görmemek’ anlamına gelir ki buna ‘evet’ demek mümkün değildir.
Bakınız, dünyadaki pek çok hadise bir yana; Filistin’de insanlık ölüyor. İsrail, bir bahane bulmuş olmanın verdiği ‘cesaretle’ sorgusuz sualsiz Filistinlileri öldürüyor, tanklarla etrafa dehşet saçıyor. Yetersiz olsa da dünya insanlarından bu zulme tepkiler geliyor. Ama Türkiye’deki bazı yayın organlarında bu hadiseler neredeyse hiç yer bulamıyor. Örnek olması bakımından, “Türkiye’nin en çok satan gazetesi”nin birinci sayfasında bu konuda tek bir satır haber yok! (Bkz: Posta, 9 Temmuz 2006) (Aynı tarihli gazetenin iç sayfalarında da —gördüğümüz kadarıyla— sadece Abdullah Gül’ün İsrail’i eleştiren açıklamasına çok kısaca yer verilmiş.)
Peki, İsrail’in Filistinlilere reva gördüğü zulmü görüp haber yapmayanlar hangi ‘önemli’ haberi manşetlere taşımış? Tabiî ki başörtüsüyle ilgili bir haberi! Habere göre bugüne kadar her törende başları açık gösteri yapan Tunceli kız folklor ekibi, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın önünde ilk kez ‘türbanlı’ olarak oynamış. Gazetenin haberine göre, folklorcu kızlar ‘üstelik başörtülerini türban şeklinde bağlamışlar.’ Gazeteye göre, ‘bu durum, halkın tepkisini çekmiş.’ Bitmedi, habere göre Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü kızların başının kimin emriyle kapatıldığını bulmak için inceleme başlatmış...
Evet, gördüğünüz gibi ‘başörtüsüne takanlar’ böyle işlerle uğraşıyor. Sanki Türkiye’nin ‘sorun’u bu! ‘Suçlu’yu bulunca, ekonomik kriz de düzelecek, ihracat da artacak, ülkeye huzur ve sükûn gelecek.
‘Başörtüsüne takanlar’ şunu unutuyor: Hedefiniz, AKP’ye muhalefet etmek ise başka gerekçeler bulun. Başörtüsüne takarak AKP’ye muhalefet etmeniz mümkün değil. Çünkü başörtüsü ‘Müslüman Türkiye’nin sahip çıktığı bir tesettür vasıtasıdır. Muhalefet etmek için başka bahaneler, başka kılıflar arayınız.
Nihayetinde bu bir ‘folklor’ ekibi. Üstelik taktıkları başörtüsü de —başörtüsüne takanların isimlendirdiği şekliyle— ‘türban’ değil. Yine onların ifadesiyle ‘ninelerimizin taktığı bir örtü.’ (Tabiî ‘türban’ da taksalar, kimsenin itiraz hakkı olamaz.)
SHP de bu gelişme karşısında hemen harekete geçmiş ve ‘mühim’ bir açıklama yapmış. Buna göre, SHP Genel Saymanı Memet Yula, Türkiye’nin hiçbir yöresinin halk oyununda ‘türban’ olmadığını kaydetmiş. Yula ayrıca, ‘’Tunceli’de (...) halk oyunları gösterisi sunan kız öğrencilere türban giydirilmesinin büyük aymazlık olduğunu’’ da ifade etmiş. (AA, 9 Temmuz 2006) (Türkiye’nin hangi yöresinde folklorcuların ‘türban’ taktığını, o yörelerde yaşayan ‘seçmen’ler biliyor... Cevabı, seçim sandıklarında duyulacak.)
İşte ‘o kafa’nın gündemi bu. Türkiye, ‘başörtüsüne takanlar’dan çok çekti, inşallah daha fazla çekmez...
10.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|