Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Eşya mı, mehir mi?



Karabük’ten Ali KILINÇ: “Eşya ile mehirden hangisini tercih etmeli? Fakir aile çocukları için evliliği kolaylaştırmaya hangisinden başlamalı?”

Eşya mı, mehir mi diye sorulursa, mehir deriz. Çünkü eşyayı eşler daha sonra da edinirler. Edinmeseler de olur. Allah mahşer gününde neden eşya edinmediniz diye sormaz. Ama mehir bir haktır. Mehir ödenmezse bir mahşer hakkı olarak kadın lehine, koca aleyhine yazılır. Bundan dolayı mehir mümkün mertebe geciktirilmeden ödenmeli ve kadın bu konuda razı edilmelidir.

Öte yandan, fakir olanları evlendirmek, evlenmelerine yardımcı olmak ve kolaylık sağlamak Allah’ın emridir. Kur’ân, “İçinizden bekâr olanları ve köle ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Onlar fakir iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah’ın lütfu geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir. Evlenmeye imkân bulamayanlar da, Allah’ın onları lütfuyla zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar.”1 buyuruyor.

Öyleyse, fakirlik evlenmeye engel değildir. Çünkü Allah’ın lütfu geniştir. Allah onları lütfuyla zenginleştiricidir. Halk arasında gezen, “Allah evlenenlere ve ev yapanlara yardım eder.” sözü bu âyetten beslenmektedir.

Günümüzde maalesef evlenmeyi geciktirmekten başka bir işe yaramayan lüks ve gereksiz harcama kalemleri artmış, kızın özlük hakkı olan mehir de arada boğulmuş ve işe yaramayacak derecede budanmış bulunmaktadır. Lüks tüketimi artırmak, bunun için evliliği geciktirmek günah olduğu gibi, imkân varken kızın gerektiği gibi mehir almasına özen göstermemek de günahtır. İmkân yoksa buna sözümüz olamaz. İmkân yoksa kız mehrini hafifleştirmeli, oğlan da kıza sahip çıkmalı, ileride ufak tefek geçimsizlikleri boşanma sebebi saymamalıdır. Salon takımı, yatak odası takımı, mobilyası, bulaşık makinesi, düğün salonu parası, kuaför parası, fotoğraf parası… Vs. gibi sıkı bir görenek belâsı haline gelmiş öyle kalemler var ki, Allah katında hiçbir değeri yoktur. Allah katında hiçbir değeri olmayan kalemler yüzünden gençlerin evlilikleri geciktiriliyorsa, gençler veya aileler bu yüzden yok veya eksik diye yargılanıyor ve kınanıyorsa, hem gençlere, hem ailelere, hem de görevsiz yargıçlara yazık olur.

Gençlere yazık oluyor; beş para etmeyen kalemler yüzünden evlenme tarihini ha bire geciktiriyorlar ve günaha itiliyorlar.

Ailelere yazık oluyor; ellerindeki dişlerinden tırnaklarından artırarak güç belâ oluşturdukları imkânları görenek belâsına çar çur ediyorlar. Çocuklarının istikballeri için elle tutulur bir harcama yapmaktan geri kalıyorlar. Yok yere borçlanıyorlar. Ve yıllarca bu borcu sırtlarının bir kamburu olarak taşıyorlar. Mobilyalar eskiyor, borçlar hâlâ tükenmiyor.

“Falanca evleniyor da hiç eşyası yok…” diyen görevsiz yargıçlara yazık oluyor; bir yığın insanın günahını zayıf omuzlarına yükleniyorlar. Allah’ın adaletinin, “Eden bulur” prensibi ya da “Gülme komşuna gelir başına” ilkesi gereği, günün birinde kendileri de aynı belaya düşüyorlar. Onlar da yargılanıyor, onlar da kınanıyor, onlar da başka insanları günaha sürüklüyor.

Oysa evlilikle ilgili olarak yapılması gereken, kızın hakkı olan mehrin dışındaki gider kalemlerini çok iyi tutmak ve gereksiz giderler yüzünden gençlerin evlilik yolunu kesmemektir. İmkân varsa mehri yüklü tutmak, imkân yoksa veya kısıtlı ise de ayağını yorganına göre uzatıp, evliliği geciktirmemektir. Aile büyükleri bu konuda zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı, kınayıcı değil, yara sarıcı, problem oluşturucu değil, problem çözücü olmalılar.

DUÂ

Allah’ım! Bizi dünyada ve âhirette darda bırakma, zorda bırakma! Her darlığımızda, her zorluğumuzda, her sıkıntımızda bize yardım et! Bizi yardımsız, bizi inâyetsiz, bizi rahmetsiz, bizi çaresiz bırakma! Bizi, dünyanın en izzetli derdi ve en şerefli dâvâsı olan Senin yüce dînine yardım eden kullarından eyle! İslâm’a ve Müslümanlara yardım eyle!

Âmîn... Âmîn... Âmîn...

1. Nur Sûresi: 32,33

11.07.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.07.2006) - Mehir üzerine - 3

  (08.07.2006) - Mehir üzerine -2

  (07.07.2006) - Mehir üzerine- 1

  (06.07.2006) - Yokluk yerine Cehennem lütuftur-2

  (05.07.2006) - Yokluk yerine Cehennem lütuftur-1

  (04.07.2006) - Sırat Köprüsü üzerine -2

  (03.07.2006) - Sırat Köprüsü üzerine -1

  (02.07.2006) - Vasiyetimizi yazdık mı?

  (01.07.2006) - Vesveseye yer yok

  (30.06.2006) - Allah sevgisini yaşamak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004