Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Vesveseye yer yok



Hasan Güven: “İstibra ve istincayı anlatır mısınız? Normal bir insanın daha sonra pamuk kullanması şart mıdır? Yalnız Allah katında mesul olmamak ve borçlu ölmek istemediğim için size yazıyorum. Yani kullanmak zorunluluğu var mıdır?

İstibra, küçük abdest yaptıktan sonra idrar sızıntısının tamamen kesilmesini beklemek, idrar sızıntısının tamamen kesilmesi için bir takım el, ayak, vücut hareketleri yapmaktır. İstinca da, idrar ve dışkı gibi pisliklerin çıkmış oldukları yerleri temizlemeye denir. İstinca su ile, su bulunamazsa en uygun temizlik araçlarıyla yapılır.

Peygamber Efendimiz (asm) idrardan sakınmayı emretmiş, idrardan sakınmamanın kabir azabına sebep olacağını bildirmiştir.1

İdrardan sonra idrar sızıntısının tamamen kesildiğinden emin olmadıkça istinca, yani taharet yapmamalıdır. Taharet için, idrar sızıntısının tamamen kesilmesini beklemelidir. Eğer idrarın tamamen kesilmemesi gibi bir sorun yaşanıyorsa, doktora gitmeli, bunu önleyici tedavi uygulamalıdır. Bu süreçte sızıntıyı önlemek için kişinin pamuk kullanması yerinde olur. Sızıntının gelmediğinden emin olan kimsenin ise pamuk kullanma zorunluluğu yoktur.

Helâ ile ilgili başlıca sünnetler şunlardır:

1- Helâya girerken, “Allahümme innî eûzü bike mine’l-hubsi ve’l-habâis.”, Yani, “Allah’ım! Pislikten ve pisleten şeylerden Sana sığınırım!” diye duâ etmek2, 2- Helâya sol ayakla girmek, 3- Helâda kıbleye doğru oturmamak3, 4- İdrâr veya pislik sıçramasından korunmak, 5- İdrâr sızıntısının tamâmen kesilmesini beklemek (istibrâ), 6- Tahârette sol eli kullanmak, 7- Su ile taharet yapmak. 8- Helâdan sağ ayakla çıkmak, 9- Helâdan çıktıktan sonra, “Elhamdülillâhillezî ezhebe anni’l-ezâ ve âfânî”, yani “Benden sıkıntıyı gideren ve bana âfiyet veren Allah’a hamd olsun!” diye duâ etmek sünnettir.

Yol, su ve kabir üzerlerine, ağaç diplerine ve gölgelik yerlere, karınca yuvalarına def’-i hacet yapmak mekruhtur.

***

İsim belirtmeyen okuyucumuz: “İdrar torbam sarkmış. Bu yüzden idrarımı tutamıyorum. Bu yüzden namaz kılamıyorum. Bu durumda ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Söyleyebilir misiniz?”

Azur rumuzlu okuyucumuz: “Abdestimi tutamıyorum, çok az şekilde idrar kaçırıyorum. Doktora gittim, ilâçların faydası olmadı. Yaptığım ibadetlerde bazen kabul oldu mu, olmadı mı diye tereddütleniyorum. O şekil kıldığım namaz kabul olur mu?”

Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Siz kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz. Zorlaştırıcı olarak gönderilmediniz.”4 İslâmiyet kolaylık ve rahmet dinidir. İslâmiyet’te zorluk yoktur.

Tıbben idrarını tutamayan ve uygulanan tedavilere de olumlu cevap vermeyen birisi hasta ve özürlü hükmündedir. Bu kişiler namaz vakti girdiğinde yapabildikleri kadar temizliklerini yaparlar. Ardından idrar kesilmemiş olduğu halde abdest alırlar ve namazlarını kılarlar. Bu kişilerin abdestleri, idrar akıntısı sürdüğü halde, namazlarını kılıncaya kadar bozulmaz.

Tedavi uygulamak şartıyla özür durumunu vesvese haline getirmek son derece yanlıştır. Çünkü bu insanın kendi çabasıyla kolayca aşamadığı bir durumdur. Bununla beraber, aşmaya çalışmalı, fakat süreç içerisinde namazlarını ihmal etmemeli, kılmalıdır.

Allah kabul etti mi, kabul etmedi mi sorusu, kişiyi daha fazla Allah’ın rahmet kucağına atar. Cenâb-ı Allah’ın merhameti inşallah o kişiyi kucaklar ve ibadetini makbul sayar. Çünkü Cenâb-ı Allah kulunun Kendisi hakkındaki hüsn-ü zannını sever ve kulu ile ilgili tasarruflarını bu hüsn-ü zan çerçevesinde yapar.

Dipnotlar:

1- Buhârî, Vudû, 55; İbn-i Mâce, Tahâret, 26.

2- Buhârî, Vudû, 117.

3- Müslim, Tahâret, 59; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/247.

4- Riyazu’s-Salihin, 442, 443.

01.07.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.07.2006) - Vesveseye yer yok

  (30.06.2006) - Allah sevgisini yaşamak

  (29.06.2006) - Kabir ziyareti nasıl yapılır?

  (28.06.2006) - Gözümüz ve kulağımız sorumluluk demektir

  (27.06.2006) - İnsanın toprakla buluşması

  (26.06.2006) - Cenazeye katılmak

  (25.06.2006) - Ateşin yakmaz hali

  (24.06.2006) - Teheccüt namazı

  (23.06.2006) - Kıskançlık kavramı üzerine

  (22.06.2006) - Cennette bir gölgelikte

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004