Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Kontrol dışı



1980’li yılların akabinde Brzezinski’nin çok duyulan bir eseri yayınlandı. ‘Out of control/Kontrol dışı’ diye. Kitaba göre dünya ve özellikle İslâm dünyası bir kontrol dışılık hali yaşıyordu ve bizde 28 Şubat sürecindeki gibi Brzezinski durumdan vazife çıkarma adına; ABD’yi, kontrol dışı dünyayı kontrole sokmak için görev başına çağırıyordu. Daha sonra göreve Brzezinski’nin üslûbunu beğenmediği Bush talip oldu. Yöntemi de kriatif kaostu. Şimdi kaosun altında kendileri kaldılar. Artık Amerikan yönetimi ve sistemi fiilen kontrol dışına çıktı. Ülkeyi kimin yönettiği bile belli değil. Bu ise dünyanın ödeyeceği muhtemel bedeli de astronomik hale getiriyor.

ABD’nin içini iyi bilenler Beyaz Saray’da iplerin Bush’un elinden çıktığını ve Beyaz Saray’da gizli gücün Cheney ve yıldızları sönse de yine de neocon fikriyatı olduğunu söylüyorlar. Bunu bir kişi söylese dudak kıvırır geçebiliriz. ABD’nin en nüfuzlu gazetecileri ile en nüfuzlu diplomatları söylüyor. Zaman zaman Abramowitz’le alâkalı olarak olumsuz ifadeler kullansak bile 2004 yılında Irak işgalinden sonra Time dergisine yazmış olduğu makale hâlâ geçerliliğini ve tazeliğini koruyor. Ama gelişmeler onun tavsiye ettiği doğrultuda yürümüyor. ABD’nin heybetini kurtarmak ve geleceği için kendisine fırsat tanımak için bir yıl içinde Irak’ı tahliye etmesi gerektiğini savunuyordu. Abramowitz ABD’ye içeriden bir bakış takdim ediyor.

Abdülhamid Bilici, 24 Ekim 2007 tarihli yazısında bu iç bakışı şöyle yansıtıyor: “Abramowitz’e göre işin en vahim tarafı ise bu krizi önleme imkânı varken, bunun yapılmamış olması. Washington’da AK Parti hükümetine ders vermek isteyen çevreler olsa da bunun asla ABD’nin politikası olmadığını savunan eski büyükelçiye göre, PKK’ya karşı adım atılmamasının ardında yönetim içindeki fikir ayrılıkları yatıyor. Dışişleri ile Pentagon arasındaki farklı yaklaşımlar. Hatta Pentagon’un Merkezî Kuvvetler Komutanlığı ile Avrupa Komutanlığı arasında yaşanan farklılıklar. Birinin önceliği Irak olduğu için PKK ile uğraşmak yeni bir sorun olarak görünüyor. Diğer kanat, Türkiye ile ilişkilere önem veriyor, ama Irak’ta değiller. Eski büyükelçi, Bush’un bu konudaki talimatlarının etkisinin Beyaz Saray’ın dışına dahi çıkamadığını belirtiyor. Ama her şeye rağmen, düzenli ordu ile olmasa da neden Amerikan özel birlikleri ile PKK’ya karşı operasyon yapılmadığını sorguluyor. Abramowitz, Kürt yönetiminin bu konuda adım atmamasını ise Türkiye’nin desteği olmadan da bölgede yaşayabilecekleri şeklindeki yanlış kanaate bağlıyor. Ona göre bu gerçek dışı bir yaklaşım…”

***

İçeriden bir başka bakış açısı yansıtan diğer uzman ise namlı ve tanınmış Amerikalı gazeteci Seymour Hersh. Onun Amerikan yönetiminin iç zaaf ve zafiyetleriyle alâkalı derin analizini yine Zaman satırları üzerinden takip edebilirsiz (27 Ekim 2007): “Gündemdeki Amerikan-İran krizine de değinen Hersh, Başkan George Bush ve ekibinin İran’a saldırmayı kafalarına koyduklarını ve özellikle Başkan Bush’un kendisini Batı’yı kurtarmakla görevli bir Mesih gibi gördüğüne inandığını iddia etti. Amerika’nın şu an Ortadoğu’ya yaklaşımının sadece ‘kurgudan’ ibaret olduğunu söyleyen Hersh, Ortadoğu’daki kaosun Beyaz Saray’daki yeni muhafazakâr çekirdek açısından ‘kabul edilebilir’ bir durum olduğunu ifade etti. Ortadoğu’da Şii-Sünni merkezli bir savaş planlandığını da iddia eden Hersh’e göre Amerika ve İsrail, yanlarına Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerini de alıp İran ve Suriye’ye karşı ortak bir cephe açmayı, Müslümanlar arası bir iç savaş başlatmayı istiyor. ‘Çok tehlikeli bir dönemdeyiz, Afganistan, Irak ve Pakistan’da bizden nefret ediyorlar’ diyen Hersh, Amerika’nın İran’a saldırması durumunda bunun Batı ile İslam’ın savaşı şeklinde gelişeceğini öne sürdü. Bush’un alınan kararlarda etkisi olamayabileceğini, ülkenin perde arkasından Başkan Yardımcısı Dick Cheney tarafından yönetildiğini de iddia eden ünlü gazeteci, ‘Basının görevi, hükümetin aldığı kararları alkışlamak değil, sorgulamaktır’ diyerek, İran ile yaşanan krize dair Amerikan basınında kullanılan savaş dilini de eleştirdi...” Görüldüğü gibi Hersh de İran konusunda Carter gibi konuşuyor. Buradan 11 Eylül’e ve rejimine geriye doğru bir kuş bakışı nazar atfedecek olursak; bu tarihte Amerikan iradesinin ve idaresinin birileri tarafından kaçırılmış olduğunu görüyoruz. Amerikan idaresindeki derin kaos nedeniyle hiçbir müsbet meselede anlaşamıyorlar. Sadece Cheney ekibinde İran’ı vurma dürtüsü ağır basıyor.

***

Irak’ı da kendilerine çevirdiler. Tam bir yamalı bohça. Talabani, Beşşar Esad’a Türkiye’deki sarfettiği kelimelerle ilgili çalım satarken Irak lideri gibi değil, Irak sanki Kürt devletiymiş de kendisi de lideriymiş havasında davranıyor. Buna mukabil, Maliki ise zaten ülkeyi Şiistan gibi yönetiyor. Evlere şenlik Meclis Başkanı Meşhedani ise ülkeyi selefi anlayışın çiftliği gibi görüyor ve sanki selefistanı yönetirmiş gibi ülkeyi yönetmeye kalkışıyor. Bunların ortak paydası elbette ki yok. Bu durumda, Türkiye’ye kendi başının çaresine bakmak kalıyor. İşin gerçeği ABD kendisine yardım edecek durumda değil iradesi neocon düşünce tarafından rehin alınmış bulunuyor. Bize nasıl yardım edecek? Gerçekçi olmak gerekiyor. Türkiye’nin bugünden tezi yok Bush’un son bir yılının ertesinde uygulanmak üzere sınırın içi ve ötesi için kalıcı makro planlar yapmalıdır.

Türkiye sınır ötesini hem makro hem de kalıcı olarak düşünmelidir. Türkiye’nin önünde iki seçenek var. Birincisi, küçülmek ki bu ne Türkiye ne de bölge için çözümdür. İkinci seçenek ise büyümektir ki bu ise hem Türkiye hem de bölge için çözümdür. Başka çözüm şekli de yoktur. Sınırın ötesinde Talabani ve Barzani gibi uyumsuz liderler kaldığı müddetçe Türkiye büyümek zorundadır. Kaçınılmaz olarak bu böyledir. Bunu yaparken de hem içerideki vizyonunu hem de dış vizyonunu tadil etmelidir. Hem de kalıcı suretle. Bush gibi çılgınlık üzerine siyaset ise geri teper. Türkiye’nin de bölgenin de başka seçeneği yok.

Amerikan idaresi, Akıl dışı olduğu kadar aynı zamanda kontrol dışı da...

29.10.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.10.2007) - Birlik ve bütünlük

  (27.10.2007) - 11 Eylül’ün gölgesinde İslâm dünyasında eğitim

  (26.10.2007) - ‘Siyasî çözüm’

  (25.10.2007) - Sanal kuşak

  (24.10.2007) - İki sürpriz

  (23.10.2007) - Tezkereye psikolojik mukabele mi?

  (22.10.2007) - İstibdadın karakteri ve din -(2)

  (21.10.2007) - İstibdadın karakteri ve din -1

  (19.10.2007) - Tezkerenin yansımaları

  (18.10.2007) - Yeni tezkere

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri