PKK saldırısından ve tuzağından sonra gelişmeler çok dalgalı bir şekilde seyrediyor. Kuzey Iraklı Kürtler birden fazla çark etti. Amerikalılar da çark etti. Başbakan Erdoğan da yeni bir dil kullanmaya başladı. ‘Kimseden izin almak zorunda değiliz’ diyen Erdoğan birden ABD ile ortak hareketten bahsetmeye başladı? Baş döndürücü bir şekilde seyreden gelişmeler nasıl olmuş da bu istikamete evrilmişti? Hatta Adalet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz ‘Binlerce kilometreden ‘terörist’ kovalamak için Afganistan’a gelen ABD bizimle teröristler arasına giremez’ şeklinde konuşmalar yapmıştı. Anlaşılan Amerikalılar işin değil, ama Türkiye’nin ciddiyetini farkedince siyaset değişikliğine gittiler. PKK saldırısının ertesinde ABD’de sabah olduktan sonra Bush ivedilikle bir açıklama yaptı ve PKK’nın saldırılarının kabul edilemeyeceğini ve durdurulması gerektiğini ifade etti. İlk defa Bush ve Amerikalılar çifte bir dil kullanmaktan sakındılar ve yalın olarak PKK’nın saldırısını kınadılar. Bir şeyler değişiyordu ve bu değişikliğin bir habercisiydi. Kuzey Iraklı liderler de iki arada bir derede açıklamalar yapıyor ve zaman zaman zülfiyare dokunarak tansiyonu daha da yükseltiyorlardı. Adeta tavşana kaç tazıya tut politikası güdüyorlardı. ‘Türkiye’nin barışçı tekliflerine hayır demesi halinde PKK’ya ancak o vakit terörist diyebiliriz, şimdi bunu söyleyemeyiz’ diyen Barzani, Türkiye’ye masayı gösteriyordu. Sanki Türkiye ile PKK eşit konumdaydılar. Bu da Türkiye’nin Barzani karşısındaki tutumunu keskinleştirdi.
Ertuğrul Özkök gibiler asıl hedefin Barzani olması gerektiğini yazdılar. Yavaş yavaş Apo’nun yerine hedefe Barzani oturuyordu Bahçeli’ye göre çete reisi olan Barzani Türkiye’nin öfkesini çekmek için elinden geleni yapıyordu. Hem PKK’nın Kürtlerle Türkiye’yi karşı karşıya getirmeye çalıştığını söylüyor, hem de buna hizmet eden kışkırtıcı açıklamalardan geri durmuyordu. Irak’a komşu ülkeler zirvesine katılmak için Türkiye’ye gelmesine günler veya ramak kala Talabani de ‘Türkiye’ye Kürt kedisini bile teslim etmeyiz’ diyerekten eşkiyalık günlerini hatırlatan cümleler kurmaktan geri durmadı. Ama sürpriz yine ondan geldi ve PKK’nın tek yanlı olarak ateşkese hazır olduğunu ilan etti. PKK da, tezkerenin uygulanmaması kaydıyla saldırılarını tek yanlı durdurmaktan bahsediyordu.
***
Kanaatimce, Talabani, bu açıklamasını oğlu Kubat vasıtasıyla Amerikalıların nabzını tuttuktan veya telkinini aldıktan sonra yaptı. Çünkü Amerikalıların tahammül edemeyecekleri nokta Türkiye ile bir hırgür çıkarmaktı. Bush’un bir yılı kalmıştı ve tamamen Irak üzerine yoğunlaşmak istiyordu. Başarısız olmaya tahammülü yoktu. Ayrıca bütün mesaisini İran üzerine yoğunlaştırmış ve bu yönde dikkatini dağıtacak ikincil ve tali gelişmeler istemiyordu. Talabani’nin açıklamaları bunun sinyaliydi. Barzani ve Talabani ikilisi PKK’lı unsurların Kuzey Irak’ı terketmelerini de istiyorlardı. Ancak Türkiye’ye masayı göstermeleri ve PKK ile eşit saymaları haklı olarak Babacan’ı adamları Hoşyar Zebari önünde ‘teröriste terörist denir’ demeye sevketti. Son gelişmeler PKK’nın kesinlikle hesap hatası yaptığını; Kürt idaresiyle Türkiye’yi hatta ABD’yi karşı karşıya getirme hesapları geri tepmiş ve aksine ABD’yi tek yanlı veya Türkiye ile ortak operasyon yapma noktasına taşımıştı. Artık Amerikalılar da Türkiye’yi oyalamanın yetmediğini ve bu politikanın taştığını ve işlevini yitirdiğini görmüşlerdi. Artık önlerinde harekete geçmekten başka seçenekleri kalmamıştı. Savsaklama politikası bitmişti. Erdoğan’ın ortak operasyon açıklamasına paralel bir biçimde Chicago Tribune gazetesi Amerikalıların Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı tek yanlı olarak hava akınları ve taarruzları düzenleyebileceğini yazdı. Türkiye’nin zorlamasıyla ABD’nin sessizlik duvarı yıkılmış ve politikası iflas etmişti. Bu da 1999’daki gibi askeri baskının bir kez daha sonuç verdiğini gösteriyor.
***
Bush ile Gül arasında yapılan telefon teatisi hakkında Chicago Tribune’e bilgi veren bir Amerikalı yetkili, geçmişte ABD’nin PKK terör örgütüne karşı hava taarruzu ya da özel bir güçle doğrudan harekete geçme konusunda çekimser davrandığını hatırlattı. Şimdiye kadar kırmızı çizgilerinin Türklerin sınırı geçmesi olduğunu, çünkü bunun bölgede durumu iyice kötüleştireceğini kaydeden yetkili, “Bugün ise Türklerin sabrı taştı ve bizim de risk hesaplarımız değişiyor” diye görüş beyan etmiştir. Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine harekâtı Washington’ın ufkunu karartır. Washington da enseyi karartmamak ve evrakları daha da karıştırmamak için harekete geçmenin vakti geldiğini nihayet anladı.
24.10.2007
E-Posta:
[email protected]
|