Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Ankara şifresi ve atfı



Kur’ân-ı Kerim’de kimi müşrikler için ‘Her çığlığı aleyhlerinde zannederler’ denilmektedir. Gerçekten de bazı masum şeyler tehlike olarak gösteriliyor. Bazı tehlikeler ise abartılıyor ve hacminin dışına çıkartılıyor, habbe kubbe yapılıyor ve dünyada bunu sağlayan sektörler ve faktörler var. Sözgelimi, birkaç yıl önce İstanbul’da yaşanan Ramazan saldırısını hatırlatırcasına Ankara’da Ramazan ayı arefesinde muazzam miktarlarda patlayıcılar ele geçirildi. Kimileri bu patlayıcıların PKK bağlantılı olduğunu kimileri de mutad bir şekilde El-Kaide’nin işi olduğunu ileri sürdüler. Bu hengâmede olacak ya Bin Ladin’in yeni bir kaseti ele geçirildi ve kasette Ankara’dan bahsediyordu. Sanki aranan belge ele geçirilmişti. İkisi bir araya getirilerek, harmanlanarak Ankara’nın bombalanmasında yeni bir ipucu olarak takdim edilmeye çalışıldı. Ancak ertesinde patlayıcıların adresi değişirken Bin Ladin’in de Ankara’ya sadece bir tarihi atıfta bulunduğu anlaşılacaktı. Aslında Bin Ladin iki yıl içinde Ankara’ya atıfta bulunan ikinci önemli isim oldu. Birincisi bilindiği gibi Regensburg sürecinde Papa 16’ıncı Benediktus oldu ve dönemin Bizans İmparatoru’nun Ankara yakınlarında görüştüğü bir Müslüman din adamına ‘İslâm şiddettten başka ne getirdi ki, İslâm kılıçla yayılmıştır’ dediğini ileri sürecektir. Papa’nın bu kendinden menkul yakışıksız sözleri galeyan, çalkantı ve vaveyla meydana getirirken Regensburg süreci İstanbul’da hız kesti.

Papa’dan sonra son yıllarda Ankara atfında bulunan önemli isimlerden birisi de Bin Ladin oldu. Aslında bu atıfta Ankara’nın Ankara ile sembolizmden başka bir alâkası yok. Yani geçmişte olay Ankara’da geçmiş olmasına rağmen bugünkü atıfta Ankara’nın hiçbir dahli ve önemi yok. Ladin yeni kasetindeki konuşmasında, Müslüman bir liderin, bir kadının yardım çağrısı karşısında Ankara’ya gidip şehri aldığını ve o kadını esaretten kurtardığını anlatıyor ve “Yahudi ve Hıristiyanlar, Müslümanları hapsetti. Bir Müslüman komutan da Ankara’ya gidip iki kuleyi yıktı” diyor. Bin Ladin burada galiba tevriye yapıyor. Tarihi, Ankara üzerinden günümüzdeki Washington’a uyarlıyor. Tarihî bir hadiseden yola çıkarak 11 Eylül’e temas ediyor, göndermede bulunuyor.

Tarih aynasında Bush’u Müslüman kadını esir eden Bizans imparatoruna kendisini veya 11 Eylül eylemini gerçekleştirdikleri varsayılanları da Mutasım Billah veya onun komutanları olarak görüyor. Tarihte gerçekten de böyle bir hadise var. Bu tarihi olay ‘Va mutasımah’ şeklinde tarihe geçmiştir. Muzaffer Kutz ile alâkalı olarak tarihe geçen ‘Va İslâmah’ ifadesine mumasil olarak Mutasım için de ‘Va mutasımah’ dillerde destan olmuş ve benzeri imdat çığlıkları için deyim ve darb-ı mesel olagelmiştir. Tarihî rivayetlere göre, Mutasım döneminde Bizanslılar bir Müslüman kadına tasallut ederler ve onun çığlığı Bağdat’a kadar ulaşır. Bu çığlığı duyan Mutasım ise otağında duramaz ve derhal bir ordu techiz ederek Bizans sınırlarına; serhat illerine gönderir ve bir ucu Bağdat’ta diğer ucu Bizans sınırlarında olan ordu Müslüman kadını kurtararak misyonunu tamamlar. Bu tarihi olay daima Müslüman şehametini göstermek için kullanılır ve hatırlatılır. Müslümanın kanı ve onuru ucuz değildir. Müslüman bir kadın ve erkeğin değeri budur ve küffara esir düşmüş Müslüman bu örnekteki gibi kurtarılır. Bin Ladin de bu tarihi olaya atıfta bulunmaktadır. Ankara ile ilgisi de bundan ibarettir.

***

Bununla birlikte kıssa birçok sembolle örülü ve örtülüdür. Ankara o dönemde Bizanslıların elinde olsa da Bizanslılardan Müslüman kadını kurtaran Mutasım bir tarafıyla Türk’tür ve Türk askeri için Samarra’yı kuran da odur. Hicrî 179 yılında Harun Reşid’in Marida adındaki bir Türk cariyesinden dünyaya gelmiştir. Me’mun’un döneminde Anadolu’da Bizans kuvvetleriyle çarpıştı ve pek parlak zaferler elde etti. Bu şecaat ve cesareti sebebiyle Me’mun tarafından Mısır’a vali olarak atandı. Abbasi devleti içinde mühim değişiklikler yaptı. Sadakatinden emin olmadığı Pers unsurunu Türk unsuruyla değiştirdi. 218 yılında tahta çıkan Mutasım tahta çıkar çıkmaz İranlıların nüfuzunu kırdı. İranlılar siyasetle çok içli dışlı hâle gelmişler ve payitahtı ve siyasetini avuçları içine almışlardı. Saltanatının güvenliğini Türk askerine emanet etti. Türkler vasıtasıyla İranlıların entrikalarından kurtulmaya çalıştı. Bununla birlikte kardeşi Me’mun gibi Mutezile fikirlerine yakınlık gösteriyordu ve devletin resmî doktrini yapmıştı. Dönemi bundan dolayı mihnet ve çile devri olarak anılmıştır. Bilâhare mihnet dönemi Mütevekkil döneminde hitama ermiş ve sular eski mecrasında akmaya başlamıştır. ‘Her kötü adamın iyi bir tarafı vardır’ fehvasınca onun da mutlaka iyi tarafları vardı. Bunlardan birisi de Bizans sınırlarındaki faaliyetleri ve Müslüman kadının haysiyet ve onuruna sahip çıkmasıdır.

***

Bizanslıların Müslüman kadının başörtüsüne dokunan ellerini kırmış ve Müslüman kadının onur ve haysiyetini korumuş ve ayaklar altına alınan kerametini iade etmiştir. Maalesef gazeteler ve gazeteciler tarihi bilmediklerinden dolayı tarihî atıflarla meşbu olan Bin Ladin’in mesajını veya kriptosunu çözemiyorlar. Onun yerine ‘sağır duymaz, uydurur’ misali uydurdukça uyduruyorlar. Türk basınının eksikliği kendisini sadece ilâhiyat alanında değil tarih alanında da gösteriyor. Bu itibarla tarihe de iyi çalışması gerekiyor. Her alanda sınıfta kalmış olan Türk basını belki bu sayede biaz sınıf atlar.

15.09.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.09.2007) - Tarihî pazarlıklar

  (12.09.2007) - Şam üzerindeki kara bulutlar!

  (11.09.2007) - Doğudaki Batılı adamın portresi

  (10.09.2007) - Entelektüel kuraklık

  (09.09.2007) - Ahmet Cevdet Hoca

  (08.09.2007) - İksir-i hayatî

  (06.09.2007) - Toynbee’nin tarihî kehaneti

  (05.09.2007) - Simyası ve kimyası bozulanlar

  (03.09.2007) - İhvan ve AKP

  (02.09.2007) - İhvan ve AKP

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri