Devlet memurluğunu, ‘hizmet yeri’ olarak görmeyenler; vatandaşın işini görmemek için ona her türlü zorluk çıkarmak için uğraşır. “Bugün git, yarın gel” ifadesi bu anlamda ‘atasözü’ haline gelmiştir. Böyle durumlarda “Müşteri, tüketici haklıdır” prensibi çoğunlukla ‘kâğıt üstünde’ kalır.
Son yıllarda ‘tüketici hakları’na nisbeten riâyet edilse de, bu konuda yapılacak daha çok iş olduğu ortada. ‘Tüketici’lerin maddî kayıplar noktasında gösterdikleri hassasiyeti, ‘hak’ları noktasında göstermedikleri görülüyor. Meselâ, telefonla konuşma ücretleri ya da köprü geçiş ücretlerine yapılan zam için hak arayan sivil toplum kuruluşları, benzer ‘cesaret’i hak, hukuk, adalet konusunda yapılan ihlâller için göstermiyor. Böyle olunca, hatalar sürüp gidiyor.
Ağır işleyen bürokrasiden, bürokratlarımız da dâhil olmak üzere hepimiz şikâyetçiyiz. Bilhassa devlet dairesinde iş görmenin zorluğuna şahit olmuşsunuzdur. Yakın zamanda karşılaştığım bir iki hadise, bu konuya dikkat çekmek gerektiğini hatırlattı.
Bilindiği üzere, internet üzerinden alış-veriş çoğalıyor. Biz de bir vesile ile satın almak istediğimiz ‘bilet’i internet üzerinden almak istedik. Otobüs firmasının internet sitesindeki bilgilere göre, internet üzerinden satılan bilet ‘daha ucuz’du ve biz de buna inanarak bileti satın aldık.
Daha sonra satın aldığımız bileti ‘kâğıda döktürmek için” ilgili firmanın bir şûbesine uğradık. Selâm ve kelâmdan sonra meramımızı anlattık. İlgili kişi, “Nüfus cüzdanınızın fotokopisini almamız gerekiyor” dedi. “Buyurun” deyip nüfus cüzdanımızı uzattık, “Dışarda çektirin, bizim fotokopimiz yok” cevabını aldık.
“İyi de, internet sitenizde böyle bir şart yok. Bu nereden çıktı?” diye sorunca, “Bilemeyiz, ‘merkez’imiz bizden bunu istiyor” cevabını aldık. “Etrafta fotokopici aramaktansa, başka bir şubeye gidip oradan alırız” düşüncesiyle oradan ayrıldık. Nitekim, başka bir şûbeye gittik ve oradan da başka ‘şartlar’ dinleyerek neticede biletimizi elimize aldık. Yeni şubedeki şartlar daha farklıydı: “Biletin alındığı kredi kartı”nı görmek istediler, gösterdik. Ama nüfus cüzdanı fotokopisi istemediler! Hadiseyi kısaca özetleyip, “Niçin internet sitesinde olmayan ‘şartlar’ı öne sürüyorsunuz?” diye sorduk, ama makul bir cevap alamadık. Ağırımıza giden ise, internetten ‘ucuz’ diye satın aldığımız biletin gerçekte ‘pahalı’ olduğu, meselâ o şubeden bilet alsaymışız daha ucuza alabileceğimiz şeklindeki açıklamaydı. Tabiî bu durumda biz açıkça ‘aldatılmış’ olduk! Ama asıl aldananın, bu yollara tevessül eden ve ‘müşteri’yi yanıltan firmalar olduğu zamanla ortaya çıkacak...
‘Özel’ firmadan bir örnek verdik, bir de ‘resmî kurum’ örneğiyle neticeye varalım: OKS sınavları sonucu, bir okula kayıt yaptırmamız gerekti. Kayda gitmeden önce okulu aradım ve ‘bir yetkili’ olarak müdür vekiliyle görüştüm. “Kayıt için geleceğiz, neler gerekiyor?” diye sordum ve gerekli evrakları hazırlayıp okula gittim. “Erken kalkan yol alır” ama biz problemlerle karşılaştık. Okula gittik ve internet sitelerinde ‘problem’ olduğunu gördük. Neyse, o işler halloldu ki, bir evrağımızın eksik olduğu ortaya çıktı. Eksik olan evrak, telefonla sorduğumuz halde bizden istenmeyen bir evraktı. Bunun için tekrar çocuğun mezun olduğu okula döndük ve ‘mühürlü imzalı sınav sonuç kâğıdı’nı alıp tekrar kayıt için aynı okulun yolunu tuttuk.
“Hah, nihayet işiniz halloldu” diye düşünüyorsanız, yanıldınız! Bu defa da ‘okul aile birliği’ne bağış için banka yolu göründü... Tamam bağış yapalım, ama bunu da erkenden söyleseniz ve bizi/velileri on defa git-gel yaptırmasanız ölür müsünüz?
“Hangi okul, hangi firma” diye mi sordunuz? Ne fark eder ki? Her hangi bir okul, her hangi bir firma!
08.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|