Hayli zamandır ağırlıklı olarak içe dönük gündemlerle meşgulüz. Gerçi bugünün dünyasında iç ve dış gündemleri birbirinden ayırmak pek mümkün değil. Ayrıca içe kapanmayı netice veren tartışmaların dış faktörlerle bağlantısı da işin ayrı bir boyutu.
Bu çerçevede, Türkiye ile çok yakından ilgili iki ayrı adreste, bizdeki gelişmelerin seyrini ciddî şekilde etkileyebilecek iki önemli olay bugün ve yarın peş peşe gerçekleşecek.
Bunlardan biri, bugün Amerika’da yapılacak olan Kongre seçimleri. Seçim öncesi yapılan kamuoyu araştırmaları, Bush’un ve partisinin dibe vurduğunu, Demokrat Parti’nin açık arayla öne çıktığını gösteriyordu.
Bu tabloya bakarak, yıllar önce Nixon’ın başını belâya sokan Watergate skandalı sebebiyle seçmenden ağır bir şamar yiyen Cumhuriyetçilerin benzer bir hezimete uğrayacağını düşünenler var.
Bu defaki sebep, İrak’ta yaşanan fiyasko. Saddam’ın “asılarak idam” cezasına çarptırılmasından iki gün sonra yapılacak olan Amerikan seçimleri, Bush’un da siyaseten tükenişini iyiden iyiye hızlandırabilir.
Neocon çetenin tam da bu noktada pişmanlık izhar eden çıkışlar yaparak, “Irak’ta işlerin bu hale geleceğini kestirebilseydik asla işgale taraftar olmazdık” diye günah çıkarma gayretine girmeleri son derece anlamlı.
Ama bu çıkış, işgalden beri en az 655 bin cana mal olan kanlı bir kaosun hazin sonuçları karşısında hissedilen “insanî” bir nedametin değil, “fiyasko öfkesi”nin bir ifadesi...
Nitekim, Karanlıklar Prensinin başı çektiği çete, fiyaskodan sorumlu tuttuğu Bush’a ve ekibine “Beceremediler” diyerek yükleniyor.
Aynı çetenin, yeni dönemde Demokratlara hulûl edip, kanlı fitne ve tezgâhlarını bu kez onların eliyle yürütmek için her yolu deneyeceğinde herhalde şüphe olmasa gerek.
Umalım ki, Demokratlar oyuna gelmesin.
Açıkça görünen o ki, neocon projeler iflâs etmiş durumda. Bu durum, AKP’nin eşbaşkanlığını üstlendiği BOP için de söz konusu.
Hatırlanacağı gibi, Erdoğan yazın İsrail’in Filistin ve Lübnan’a giriştiği saldırılar üzerine “Eğer BOP böyle yürüyecekse bu projedeki konumumuzu gözden geçiririz” demiş, konuyu Bush’la yapacağı görüşmede gündeme getireceğini söylemişti. Ama Beyaz Saray randevusunda böyle bir konuşma olmadı.
Bugünkü seçimlerden sonra, Beyaz Saray’da iki yılı daha olmasına rağmen şimdiden “topal ördek” durumuna düşmesi kuvvetle muhtemel olan ABD Başkanıyla o gün yapılan bir buçuk saatlik görüşmenin Erdoğan’a “kazandırdıkları” da tehlikeye girebilir.
Kısaca, pek çok kritik gelişme, ABD seçmeninin bugün yapacağı tercihe bağlı gibi.
Bizi çok yakından ilgilendiren bir başka gelişme de, AB Konseyinin yarın Brüksel’de açıklanacak olan ilerleme raporu. Tabi bu, işin resmî tarafı. Yoksa raporun muhtevası belli başlı bölümleriyle çoktan medyada çıktı.
Raporun özellikle demokratikleşme bahsindeki tesbit ve ikazlara kulak asmaya pek niyetli görünmeyen AKP, Amerikan seçiminin ardından ciddî bir boşluğa sürüklenebilir.
07.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|