Sokakların tahriki, aslında bayat bir oyun. Bölücü terörü Türkiye’ye musallat eden hâricî mihrakların varmak istedikleri hedef. Bu açıdan, fevkalâde dikkatli olunması, oyuna gelinmemesi gerekiyor.
“Terörü protesto” perdesinde etnik tahrikle asimetrik bir fitne ve kargaşaya sebebiyet verdirecek, anarşi ve kaosa kapı açacak kavmiyetçilik kavgası, bütünüyle vatana ve millete serapa zarardır.
Burada Bediüzzaman’ın, “Ey Türk kardeş, bilhassa sen dikkat et. Senin milliyetin İslâmiyetle imtizaç etmiş (kaynaşıp bütünleşmiş), ondan kabil-i tefrik (ayrılması mümkün) değil. Tefrik etsen, mahvsın. Bütün mâzideki mefâhirin İslâmiyet defterine geçmiş” ikazının büyük anlamı vardır. (Mektûbat. 312)
Bu hususta,“Ey insanlar, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da, birbirinizi tanıyasınız diye milletlere ve kabîlelere ayırdık” (Hucurât Sûresi, 13) âyetinin hükmü hâkim olmalı..
Bediüzaman’ın tefsiriyle, insanların tâife, tâife, millet, millet, kabîle kabîle yaratılması, birbirlerini tanımaları ve birbirlerindeki içtimâî hayata âit münâsebetleri bilmeleri, birbirlerine muâvenet etmeleri içindir. Yekdiğerine karşı inkâr ile yabânî bakmaları, husûmet ve adâvet etmeleri için değil.”
* * *
Doğrusu, iki dünya savaşıyla 72 milyon insanın katledilmesine, koskoca Avrupa kıtasının baştan sona darmadağın edilip yıkılıp yakılmasına sebebiyet veren vahşet, tamamen Kur’ân’ı ve semâvî dinleri dinlemeyen materyalist zihniyetin cenderesindeki “İkinci Avrupa”nın “ırkçılık” icâdıyla oldu. Aynı felâket şimdi İslâm ülkelerine ihrâç edilmekte. Irak’tan sonra bu defa Türkiye’de aynı belâ denenmekte...
Açıkçası, dün İngilizlerin, hiçbir tarihî, kültürel ve coğrafî dengeyi gözetmeden, kasabaların ve köylerin ortasında cetvellerle çizip bölüp parçaladıkları Ortadoğu haritasındaki fitne ateşi, bu kez bu tür tahriklerle alevlendirilmekte. Küresel gücü kullanan Yahudi lobileri güdümündeki neoconların Irak’ı işgal edip bölgede çok yönlü tahrikinin maksadı bu. Gerçekten bu öyle bir felâkettir ki, sonunun nereye varacağı da belli değil...
Bir yandan etnik, diğer yandan mezhebî farklılıklar alabildiğine istimal edilmekte. Irak’ta, “Arap”-“Kürt”-“Türkmen” ayrışmasına ve topyekûn “Sünnî” ve “Şiî” çatışmasına; “Sünnî Araplar”, “Şiî Araplar”, “Sünnî Türkmenler” benzerî çapraz farklılık fitneleri körüklenmekte. Hatta Şiîler arasında “radikal” ve “ılımlı” kollar çatıştırılmakta.
Fitne daha baştan işgalcilerin hazırlattığı “Irak anayasası”na yerleştiriliyor. Milletvekillerini, seçim bölgelerinden halk tabîi olarak seçmedi; etnik ve mezhebî ayrılıklara göre belirlendi.
“Demokrasi ve özgürlükler” vaadiyle, “birbirine düşman” telâkkisi üzerine bina edilen yabancıların Irak’taki bu “yeniden yapılanma projesi”, Irak’ı kan çanağına çevirdi. Bu projeyle şimdi bütün İslâm coğrafyası kan gölü haline getirilmek isteniyor.
Bunlara ilâveten yine çoğu Yahudi sermayesi elindeki dünya devi medyanın mârifetiyle, İslâm dünyası, “ılımlı İslâm”, “Amerikan İslâmı” ve “light İslâm” türü saptırmalarla dejenere edilip evvela İslâmdan soğutuluyor. Ardından, dinden bîbehre nesiller avlanıp “etnisite” ve benzerî plânlarla provoke ediliyor.
Küresel sermayenin dayattığı “renkli devrimler” maşası Macar Yahudisi dünya tefecisi George Soros gibilerin “büyük Ortadoğu projesi” benzeri dünyevileştirme ve “esirleştirme” devrim projelerinin amacı da bu...
* * *
Bunun için, dili, kültürü, dini ve hatta mezhebi farklı kavimler kalkışmaya itiliyor. Projenin hedefi; dünyada birbiriyle kavgalı en az 500 ufak ve güçsüz devlet kurdurmak. Tıpkı geçen asrın başında, ecnebilerin İslâm dünyasını sömürge altına alarak bölüp bölüştükleri gibi...
Böylece, kuşatılan Müslüman milletlerin sahip oldukları yer altı ve yerüstü zenginlikleri, petrol rezervleri, enerji kaynakları ve hatları daha kolay kontrol altına alınacak. Müslüman ve mazlum milletler madden ve mânen sömürgeleştirilecek...
İşte bugün bu felâketin tuzağı kuruluyor. Ecnebilerin himâyesinde yayın yapan, inkârcı ve bölücü terör örgütü yayın organlarının, katlettikleri ve alıkoyduğu askerlerin, şehid cenâzelerini görüntülerini yayınlaması, hep Türkiye’yi bu dehşetli tuzağa çekmek için..
Karşılıklı kışkırtmayla mâsum insanları töhmet altında bıraktıran ve en son işgal altındaki Irak örneğinde olduğu gibi hiçbir hak ve hukuka sığmayan gaddarâne zulümlerin işlendiği ırkî ve mezhebî çatışmaya zemin hazırlamak için...
Hakîkaten “en ziyâde birbirine muhtaç ve birbirinden mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebî tahakkümü altında ezilen” İslâm milletlerini, Bediüzzaman’ın ifâdesiyle, “fikr-i milliyetle birbirine yabanî bakmak ve birbirini düşman telâkki etmek” öyle bir felâkettir ki, târif edilmez.” (a.g.e., 311)
Sokak tahriklerinin arka plânında bu felâket tuzağı yatıyor. Ve aklı başında herkesin buna dikkat etmesi gerekiyor...
26.10.2007
E-Posta:
[email protected]
|