İslâmın ‘şeair’leri arasında olan ve insanları namaza/felaha/kurtuluşa çağıran Ezan-ı Muhammedî’nin kalpleri fethetmesiyle ilgili haberlere zaman zaman şahit oluyoruz. Geçmişte yaşanan ‘ezan fetihleri’ne yenileri de ekleniyor.
Geçmişte yaşanan hadiselere örnek olarak, 2002 yılında Bursa’ya gelen Rus müzik grubu Balalayka verilebilir. Bu müzik grubu, verdiği konser esnasında Ezan-ı Muhammedî okununca konserine ara vermiş ve bu tavrı büyük sempati toplamıştı.
Yine bir Türkle evlendikten sonra ülkemizde yaşamaya başlayan Çin vatandaşı Zheng Nan, bir röportajında şöyle demişti: “Meselâ ezan sesini çok seviyorum; Koreli arkadaşlarım var, onlar da çok seviyorlar. Binbir gece masalları gibi.” (The Gate, Nisan 2004, sayı: 48)
Haftalık bir dergide yazılar yazan Amerikan vatandaşı Mark Petrovich de şöyle yazmıştı: “Kahire’de artık şehirdeki bütün ezanlar tek bir yerden okunacak. Daha doğrusu tek bir kayıt bütün şehre verilecek. Bana hiç doğru gelmedi. Meselâ bana İstanbul’da olduğumu hatırlatan, çok farklı bir duygu yaşamama sebep olan hallerin başında aynı anda her yerde farklı bir müezzinin ezan okuması, bu çeşitlilik ve renklilik geliyor. Umarım İstanbul’da da böyle bir uygulamaya geçilmez. Çünkü bu hâl, İstanbul’un rengi!” (Aktüel, 5-11 Nisan 2007)
ABD’li tasarımcı Donna Karan da, Ezan-ı Muhammedî’nin etkilediği kişiler arasına katılmış. New York Moda Haftası’ndaki defilesinden sonra konuşan ABD’li tasarımcı Karan, İstanbul’da duyduğu ezan sesini çok beğendiğini söylemiş.
Donna Karan, ezan hayranlığını şöyle dile getirmiş: “İstanbul’da en çok sevdiğim ne biliyor musunuz? Camiden gelen ezan sesi. Bu ses insanlara ‘Tamam, herkes ne yapıyorsa bıraksın. Şimdi nefes alma zamanı’ diyor. Bence ezan sesi üniversal bir ses olmalı. Eğer dünyada insanlara yardım getirebilecek, bir arada tutabilecek, huzur verebilecek, barış sağlayacak bir şey varsa, onun da ezan sesi olduğuna inanıyorum. Çalıştığım başka organizasyonlarda da hissettiğim aynı ruh özgürlüğünü İstanbul’da ezan sesini duyduğum zaman hissettim.” (Sabah, 12 Eylül 2007)
Görüldüğü gibi, Ezan-ı Muhammedî, kalpleri ve gönülleri fethetmeye devam ediyor. Bu tesbitler, bir bakıma Ezan-ı Muhammedî’yi aslıyla okutmama tercihinin yanlışlığını da ortaya koymuş olmaz mı?
Modacı Karan’ın; “Bu ses insanlara ‘Tamam, herkes ne yapıyorsa bıraksın’” demek istediğini hatırlatması da, Ezan-ı Muhammedî okunurken dinlemenin çok önemli bir ‘sünnet’ olmasının bir hikmetini de ortaya koymuş oluyor.
Bilhassa Ramazan ayını idrak ettiğimiz şu günlerde, Ezan-ı Muhammedî okunurken daha bir can kulağıyla dinlemek temennisiyle...
14.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|