12 Eylül ihtilâli, ihtilâl olmanın ötesinde; Türkiye’ye ‘hediye’ ettiği “1982 Anayasası” sebebiyle ülkemize en büyük kötülüğü yapmıştır. İhtilâli yapanlar, belki kısa sayılabilecek bir dönemde yönetimi sivillere devretmiş, ancak hazırladıkları anayasa ile gerçekte Türkiye’yi yönetmeye devam etmişlerdir.
12 Eylül yönetiminin hazırlattığı ve zorla kabul ettirdiği ihtilâl anayasası, aradan çeyrek asırdan fazla bir süre geçtiği halde Türkiye’nin ayak bağı olmaya devam ediyor. “Zorla kabul ettirildi” şeklindeki tesbite itiraz edenler olabilir. Evet, 12 Eylül ihtilâlinin ürünü 1982 Anayasası halk oyuna sunuldu ve yüzde 90’ın üzerinden bir nisbetle ‘kabul’ oyu aldı. Ama bu durum, o günkü referandumun adil ve serbest bir seçim olduğunu göstermez. Çünkü, propaganda süresince “Anayasaya hayır” demek resmen yasaklanmıştı. Anayasaya hayır pusulasının renginden bile bahsetmek yasaktı. Üstüne üstlük, tek kanallı televizyon marifetiyle millet ürkütülmüştü. Böyle bir vasatta yapılan oylamanın adil olduğunu söylemek mümkün mü?
Neyse, aradan yıllar geçti ve kabul edildiği günden bu yana tartışılan, değiştirilmesi teklif edilen “1982 Anayasası”nın değiştirilmesi ciddî anlamda gündeme geldi. Gazetelere yansıyan haberlere bakılırsa ihtilâl anayasasının değişmesi gündemde. Konuyla ilgili yeni taslağın hazırlandığı, yakında açıklanacağı ifade ediliyor.
Tabiî ki ihtilâl anayasasından kurtulmak-eğer mümkün olacaksa-hepimizi sevindirir. Ancak yine medyaya yansıyan bazı yorum ve haberlere bakılırsa, arzu etmesek de şunu ifade etmek durumunda kalıyoruz: İnşallah, gelen anayasa giden anayasayı aratmaz!
“Böyle bir ihtimal mi var?” diyenler olabilir. Görünüşte böyle bir ihtimal yok, ancak yine yapılan tartışmalara bakılınca ihtiyatlı olmak gerekecek. Elbette, yeni anayasa çalışması yapanlar “12 Eylül ihtilâl anayasasını aratacak bir anayasa yapalım” diye düşünmez. Ancak yerinde ve zamanında atılmayan adımlar, istenmese de böyle bir netice verebilir. Geçmişte anayasa ve TCK maddeleri üzerinde yapılan bazı değişikliklerin neticelerini hatırlamak lâzım... Buna, “İyilik zannıyla fenalık yapmak” diyebiliriz. Böyle bir hata yapılırsa, Türkiye’ye; en az ihtilâl anayasası kadar kötülük yapılmış olur.
Her 12 Eylül yıldönümünde ihtilâl anayasasının değişmesi gerektiğini tartışıyoruz. Umalım ve dileyelim ki, önümüzdeki 12 Eylül’den önce yeni ve özde sivil bir anayasaya kavuşmuş olalım. Ve unutmayalım: Anayasayı hazırlayanların ‘sivil’ olması, tek başına o anayasanın sivil olduğunu göstermez. Anlayış, zihniyet, bakış açısı ‘sivil’ olmalı.
12.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|