Her seçim devresinde
ayrı bir handikap (3)
Yirmi yedi sene boyunca tek parti sultasıyla ülkeyi idareye çalışan Halk Partisi, demokratik sistemin işleyişine paralel şekilde gücünü, iradesini kaybetti. 1950 ve 1954 seçimlerinde kelimenin tam anlamıyla hezimete uğradı.
Görünen köy kılavuz istemezdi. Halk Partisi, bu gidişle ömrü billah daha iktidar yüzü göremezdi. Onun çeyrek asırlık şeflik devrinde maddî–mânevî büyük yaralar alan bu millet, kendi iradesiyle onu bir daha iktidara getirmek istemiyordu.
Bu fecî durum karşısında bir çıkış yolu arayan Halk Partisi, 1954 yılı hezimetinin ardından, iktidardaki Demokrat Partinin içini karıştırmaya yöneldi.
1955'te, Meclis'te "basın hakları"nın görüşüldüğü bir oturumda, şiddetli münakaşalar yaşandı. Demokrat Partinin hariçten çengel atılmış bazı milletvekilleri, muhalefetle ağız birliği yaparak, kendi partilerini yerden yere vuran konuşmalarda bulundu.
Bir süre sonra partilerinden ayrılan bu kimseler, yeni bir siyasî teşekkül kurmaya yöneldi. Aynı yıl içinde önce on dokuz milletvekili DP'den istifa etti. Bu kimseler, CHP'nin de desteğiyle Hürriyet Partisi (HP) isminde yeni bir parti kurdu.
DP'den istifalar devam etti. HP Meclis'te grup kurdu. 20 Aralık 1955'de bu partinin grubu 28 üyeye ulaştı. Hepsi de DP'den istifa eden kişilerdi.
İşte, DP'den ayrılarak Meclis'te grup kuran HP'nin önemli bazı siyasîleri: F. Lütfi Karaosmanoğlu, Turan Güneş, İbrahim Öktem, Cihat Baban, Fethi Çelikbaş, Ekrem Alican, Raif Aybar, Enver Güreli, Kasım Küfrevi, E. Hayri Üstündağ, Ziyat Ebüzziya.
O günlerde, Nadir Nadi'nin sahibi olduğu Cumhuriyet gazetesi de, bu partinin çıkışına ve özellikle 1957 seçimlerindeki faaliyetlerine büyük destek veriyordu. Nadir Nadi, ayrıca Ankara'da çıkarmış olduğu Yeni Gün isimli gazetesini HP'nin yayın organı haline getirdi.
Araştırmalarımız esnasında, Hürriyet Partisine büyük ölçüde destek veren şu önemli isimlere de rastladık: Şerif Mardin ve Hüsamettin Cindoruk.
DP'li diye bilinen Cindoruk'un HP'ye olan desteğinin gerekçesi, DP'nin kongrelerini aksatmasıydı. Bunu, kendisi de tv programlarında açıkladı.
Şerif Mardin ise, yıllar sonra o zamanki yaptıklarından pişmanlık duyarak, içine düştüğü durumu şu sözlerle izah edecekti: "Hürriyet Partisi 1954’de kuruldu ve ben başından itibaren içindeydim. Çok ilginç kurucuları vardı. Üniversite yıllarında faşizmin çok lanetlendiği ortamlarda bulunmuştum. En büyük korkumuz faşizmdi. O zaman çok yanlış bir değerlendirmeyle Adnan Menderes’in hareketinin faşizmin bir belirtisi olduğuna inandık ve karşı çıktık. Anayasal özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı koymak doğruydu ama bunu 'faşizmin ucu gözüktü' şeklinde değerlendirmek de yanlıştı. 'Devlet nasılsa komünizmle uğraşıyor, ama faşist tehlikenin farkında değil, onlara biz hatırlatalım' diye yola çıkmıştık." (Ruşen Çakır'la röportaj, Vatan gazetesi, 15 Mayıs 2007)
1957 seçimleri
1957 yılı Ekim ayı sonlarında yapılan genel seçimlere dört parti katıldı.
Sonuçlar milletvekili sayısı itibariyle şu şekilde tecelli etti: Millet Partisinin devamı olarak kurulan CMP 4, Demokratlardan ayrılan Hürriyet Partisi 4, Halk Partisi 178 ve Demokrat Parti 424. (HP, sadece Fethi Çelikbaş'ın memleketi olan Burdur seçimlerini kazandı ve bu ilin 4 milletvekilini de almış oldu.)
Bu seçimlerde umduğunu bulamayan ve büyük hayal kırıklığı yaşayan Hürriyet Partisi, siyasî hayata devam edemedi. 28 Kasım'da toplanan parti kongresi, kendi kendini fesih ve bütün malvarlığıyla birlikte CHP'ye katılma kararı aldı.
Böylelikle, bu partinin ne maksatla kurulmuş olduğu da kendiliğinden anlaşılır hale geldi.
(NOT: HP'nin önde gelen siyasîlerinden biri olan Turan Güneş, 1974 koalisyon hükümetinde Bülent Ecevit'in Dışişleri Bakanlığını yaptı. Ekrem Alican ise, 1961'de YTP'nin başına geçerek Demokratlara olan muhalefetini devam ettirdi.)
Selahaddin Akyıl anlatıyor
Halen hayatta olan muhterem Selahaddin Akyıl, o günlerin bir canlı şahidi olarak şunları anlatıyor:
"1957 yılıydı. Isparta'da Üstad'ı ziyarete gittik. Bizi kabul ederek hasbihalde bulundu. ...Daha sonra Hüsrev Ağabeyin ziyaretine gittik. O da, 'Beni değil, Kur'ân'ı ziyarete gelmişsiniz' dedi ve Kur'ân'ı gösterdi.
"Burdur'da Hürriyet Partisi seçimi kazanmıştı. Isparta'da da kazanacaktı. Fakat, Üstad Bediüzzaman'ın sandık başına gitmesi ve oyunu (alenen) DP'ye kullanması, onu (HP'yi) çökertmişti. Onun için, bize en çok hücum eden Hürriyet Partililer olmuştu.
"Hüsrev Ağabey, bu meseleye temasla, tasvipkâr olmayan bir tavırla, 'Üstad sandık başına gittiği için, bize hücum geliyor' dedi." (Son Şahitler–4, s. 199–200.)
Bu ifadelerden de açıkça anlaşılıyor ki, Üstad Bediüzzaman'ın siyasî tavır ve mesleğini beğenmeyen, hatta sonraki yıllarda da farklı hareket eden Hüsrev Altınbaşak da, Üstad Bediüzzaman'ın sandık başına gittiğini ve oyunu DP için kullandığını tasdik ediyor.
Hakikaten, HP'nin 1957 seçimlerinde Burdur, Isparta ve çevresini adeta siyasî kuşatma altına alarak canhıraş çalıştığı görülüyor. Ne var ki, Burdur'un tamamını almalarına mukabil, Üstad Bediüzzaman'ın bulunduğu Isparta'da hiçbir varlık gösteremediler ve iki ay kadar sonra CHP'ye iltihak ile tarihe karıştılar. (Devamı var)
DÜZELTME
Teknik bir hata sebebiyle, dünkü yazıda ilk iki sütunun başındaki cümleler eksik çıktı. Bu iki cümlenin doğrusu şöyledir:
1) Bu yazı serisi içinde ele aldığımız siyaset zemininde ortaya çıkan son altmış yıllık zihnî ve fikrî kargaşanın kronolojik tarihini yazmaya devam ediyoruz.
2) Aynı dönemde (1951'de) kurulan önemli bir diğer parti ise, emekli asker Cevat Rıfat Atilhan liderliğindeki İslâm Demokrat Partisidir.
* Bir başka düzeltme: "Kutsal ittifak" hareketi 1991 seçimlerinde ortaya çıktı.
23.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|