Her bir meslek bir ismi okuma mektebi
Kâinat, Yaratıcının mülkü ve san’at eserleri olduğu için, yaratılmış olan hemen her şeyde O’dan izler bulmak mümkündür. Her bir mahlûk, her haliyle O’nu hatırlatmaktadır.
Her bir şeyin lisan-ı mahsusuyla Yaratıcısını tesbih etmekte olduğu bilinmektedir. Bu gözle bakıldığında Yaratılmış anlamsız hiçbir mahlûk ve san’atsız, intizamsız hiçbir cisim bulunmamaktadır.
Mesleklere bakıldığında ise, yine Yaratıcı’nın isimlerinin okunmasına vesile oldukları anlaşılmaktadır.
Kâinatın güzelliği, Yaratıcı’nın Cemil ismini talim ettirirken; ressamlar, fotoğraf san’atçıları, desinatörler, belgeselciler aslında Cemil ismini en iyi talim edenler olmasını akla getirmektedir.
Hastahaneler birer Esma hazinesi
Bütün canlıların karşılaştığı hastalıklar ve hastalıklara tedavi yolları arama çabalarının merkezleri olan bitki, hayvan ve insan hastahaneleri; aslında yine Yaratıcı’nın verdiği hastalıklara yine Yaratıcı’nın vereceği şifaları en iyi idrak etme ve tefekkür etme yerleridir. Bunun için hastalıklarla birebir mücadele eden doktorlar, aslında Yüce Yaratıcının yarattığı bitkinin, hayvanın ve insanın iç organlarının işleyişini, düzenini, hikmetlerini en iyi okuyan meslek insanlarıdır.
Meselâ insan beynini ve onun işleyiş mekanizmasını çok iyi tahlil etmiş bir hekim, bu işleyiş karşısında hayretler yaşamaması ve Yaratıcı’ya olan bağlılığının bir kat daha artmaması düşünülemez.
Her bir tıp alanı, Yaratıcı’nın yarattığı her bir san’at harikalarını okuma merkezleridir. Henüz pek çok konuda sonuçlara ulaşılamayan insan organlarının incelikleri yeni yeni bilim alanlarının doğmasına kaynaklık teşkil etmektedir.
Göz, kulak, burun, kalp, beyin, kollar, ayaklar, dişler, deri, üreme, sindirim, boşaltım organları ve daha pek çok insan bedenindeki cihazlar ve yine insanın psikolojik dünyasındaki değişimler, halen üzerinde incelemelerin yapıldığı, keşiflerin yapıldığı ve yüz binlerce bilim adamlarının çalışma malzemesi olarak dikkatleri çekmektedir.
Bedenen ve ruhen böylesine harika bir hazine taşıyan insanoğlu, Yaratıcı’nın yeryüzündeki yarattıklarının en şerefli, en ulvisi ve en sanatlısı değil de nedir?
Zaten insan san’atı üzerindeki bu kadar bilimlerin doğuşu ve devamlılığı, onun yaratılışındaki mucizelik değil de nedir?
Her bir meslek erbabı, bir Esma okuyucusudur
Her bir meslekteki uzman, Yaratıcı’nın bir ismini çok iyi tahlil etmiş kişi demektir. Onun için bilimlerin keşfettikleri bütün bilgiler, Esma taliminden başka bir şey değildir. Meslek erbabı olanlar bunun farkında olsalar da olmasalar da.
Yeter ki insan iman gözlüğünü çıkarmasın ve okuma özürlü olmasın; insan yeryüzünün en okunaklı ve en etkileyici san’at eserlerinden birisidir. Onun için, “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendin bilmez isen, bu nice okumaktır” denmiştir.
Bu okumaları, bizzat meslek erbapları yapabildikleri gibi, o meslekleri doğuşuna vesile olan hastalıkları taşıyanlar da yapabilmelidirler. Belki de meslek sahiplerinden daha etkileyici okumalar, o musibetleri bizzat yaşayanlar olacaktır. Onun için hastahaneleri Yaratıcı’nın Şafi ismini okuma mektebi olarak görmek ve değerlendirmek, hem kulluğa yakışan bir yaklaşım ve hem de Yaratıcı’nın kastettiği hikmetlerin yerine gelmesine bir vesile çalışmalardır.
Bir çiftçi, toprağa attığı tohumun zaman içerisindeki gelişimini en iyi okuyan meslek erbabıdır. Tohumun toprağa atılma zamanını, toprağın taşıması gereken kıvamını, tohumun filize dönüşün iklimini, filiz iken yapılması gerekenleri ve hasada kadar ki sürecin etkinliğini bir çiftçi kadar kimse bilemez. Aslında bütün bu bildikleri birer Esma okumalarıdır.
Onun için her bir mesleği düşündüğünüzde karşınıza birer uzmanlık alanı çıkar. Mesleklerden hiçbirini diğerinin yerine koyamazsınız. Koysanız da karşılamaz.
İlim, O’nu anladıkça anlamlı
Netice itibariyle şöyle demek mümkündür; ortaya çıkmış olan ne kadar meslek varsa, o kadar Yaratıcı’nın isimlerini okuma alanları var demektir.
İnsanlar farkında olsalar da olmasalar da, ilk insandan son insana kadar, hayatın hemen her aşamasında Esma talimi yapılmaktadır. Yani yaşatan, öldüren, veren, alan, getiren, götüren, hasta eden, iyi eden, seven, sevmeyi veren, döndüren, doğuran, ışık ve ısı veren, görmeyi, duymayı, hissetmeyi, yemeyi, içmeyi, düşünmeyi, idrak etmeyi vs, aklınıza ne geliyorsa, onu Veren’i, ancak iman gözlüğüyle anlıyabiliyor insan.
Hâsılı, Esma-i Hüsna’nın her birisinin tecelligâhı olan kâinatı, her bir meslek içerisinde, birer okuma mektebi olarak değerlendirmek ve bunun talimini yapmak, insana düşen en önemli vazifedir.
13.01.2007
E-Posta:
[email protected]
|