Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Heyet–i Temsiliye Ankara yolunda



Heyet–i Temsiliye, "Temsilciler Kurulu" demektir.

Yakın tarihimize damgasını vuran Heyet–i Temsiliye ise, Büyük Millet Meclisinin teşkilinden (23 Nisan 1920) evvel, aynı vazifeyi deruhte eden bir nev'î yürütme kuruludur.

"Heyet–i Temsiliye" ismi, ilk olarak Erzurum ve Sivas Kongreleri esnasında belirlendi. Heyetin son şeklini alması ise, Sivas Kongresinin 7 Eylül 1919 günkü toplantısında gerçekleşti.

Aynı günkü karar gereğince, 15 kişiden müteşekkil olan Heyet–i Temsiliye, güvenli ve merkezî bir şehir olan Ankara'da toplanıp vazife yapacak.

(Not: Heyet–i Temsiliyede, Doğu Anadolu'yu temsilen 9, Batı Anadolu'yu temsilen de 6 üye bulunuyordu. Bilâhare, Refet (Bele) Bey de nizamnâmeye uygun olarak 16’ncı üye sıfatıyla Heyet-i Temsiliyeye dahil edildi.)

Heyet-i Temsiliyenin vazife ve selâhiyetleri ise, şu şekilde tanzim edildi: Erzurum ve Sivas Kongresinde alınan kararları uygulamak, kongrenin toplantı halinde olmadığı zamanlarda ise, kongre adına karar vermek.

Buna göre özetle:

1) Birleştirilmiş olan Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetlerinin bir yıldır devam eden yurt genelindeki direniş hareketini koordine etmek.

2) İşgal güçlerini Misak–ı Millî sınırlarından dışarı çıkartıncaya ve zafere ulaşıncaya kadar her türlü mücadeleyi yürütmek.

3) İstanbul'daki Meclis–i Mebusan'la da temas halinde olmak ve gerekli görüşmelerde bulunmak.

4) Gelişmelerden milleti haberdar etmek ve halkı coşturacak neşriyatta bulunmak.

Bu önemli vazifeler, Millet Meclisinin açılış günü olan 20 Nisan 1923'e kadar Heyet-i Temsiliye tarafından yürütülmeye çalışıldı.

Sivas'tan Ankara'ya

Erzurum ve Sivas Kongresinin adından Anadolu'daki Millî Mücadelenin temsilcisi konumuna gelen Heyet-i Temsiliye, 18 Aralık 1919'da Ankara'ya gitmek üzere Sivas'tan yola çıktı.

Bu arada, unutulmaması ve hatırdan hiç çıkartılmaması gereken bir husus daha var. O da şudur: Millî Mücadelenin en önemli komutanlarından ve Sivas Kongresinin de en gözde şahsiyetlerinden biri olan Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, bu tarihten yaklaşık bir hafta önce Ankara'ya gönderildi.

Kaynaklar, onun Ankara'ya geliş gününü 12 Aralık olarak gösteriyor.

Dolayısıyla, Heyet–i Temsiliyeden evvel Ankara'ya gelen Ali Fuat Paşa, Millî Mücadelenin yeni merkezini de, bundan böyle yapılacak çetin çalışmalar için uygun hale getirdi.

Mevcut askerin toparlanarak düzene sokulmasından, Ankara ve civar halkının Heyet–i Temsiliye ile bütünleşmesine varıncaya kadar, hemen her safhada öncülük eden Ali Fuat Paşa, bizzat kaleme almış olduğu "Hatırat"ın da, bütün bu gelişmeleri teyid ediyor.

* * *

18 Aralık'ta Sivas'tan yola çıkan Heyet-i Temsiliyenin Ankara yolculuğu toplam 9 gün sürdü.

Güzergâh üzerindeki vilayet ve kazalara da uğrayarak konaklayan heyet, Sivas'tan Kayseri'ye, oradan Kırşehir'e, oradan da Ankara'ya gelir.

Bu arada, yol üzerindeki mânevî menzilleri de ziyaret eden heyet, 23 Aralık günü Hacı Bektaş–ı Velî Hazretlerinin türbesini ziyaret eder.

Dokuz–on günlük bir yolculuğun ardından 27 Aralık günü Ankara'ya vasıl olan Heyet-i Temsiliye, yüksek tepeleri beyaz karlarla kaplı soğuk bir kış manzarasıyla karşılaşır.

Ancak, kara yoluyla ve otomobillerle gelen heyeti karşılamak üzere Ali Fuat Paşanın öncülüğünde yollara dökülmüş on binlerce Anadolu halkının coşkun tezâhüratı, o soğuk havayı adeta tersine çevirir.

Heyette kimler vardı?

Heyet-i Temsiliyenin Ankara'ya gelişi, heyetin halk tarafından karşılanması ve bu 15 kişilik heyetin içinde hangi isimlerin yer aldığı hususu, ne yazık ki bugünkü nesil tarafından pek bilinmiyor.

Halbuki, bu hususla ilgili bilgileri çeşitli kaynaklardan öğrenmek mümkün.

İşte, o kaynaklardan biri de, Cumhuriyet'in ilk yıllarında çokça itilip kakılan ve başına gelmedik kalmayan Ali Fuat Paşanın "Millî Mücadele Hatıraları" isimli eseridir.

(Ali Fuat Paşa, zorla kapattırılan TCF'nin kurucuları arasında Karabekir ve Re'fet Paşalarla birlikte yer aldı; yine onlarla birlikte "İzmir Sûikastı" bahanesiyle İstiklâl Mahkemesi"nde idamla yargılandı. Ardından, siyasetten uzaklaştırıldı.)

Ali Fuat Paşa, adı geçen eserinde 27 Aralık 1919 gününü şöyle anlatır:

"... O günü hatırladığımda, aynı heyecanı daima duyarım. 27 Aralık'ta saat on birde Temsil Heyetinin üç otomobilden mürekkep kafilesi, Dikmen sırtlarından geçen Kırşehir-Ankara şosesinin Ankara havzasına döndüğü yüksek noktada görünmüştü. Burada, yanımda Vali Vekili Yahya Galip Bey olduğu halde, Ankara nâmına kendilerini karşılamıştım. Birinci otomobilde Mustafa Kemal Paşa, Hüseyin Rauf (Orbay) ve Ahmet Rüstem Beylerle yaver Yüzbaşı Cevat Abbas Bey vardı.

"İkinci otomobilde, heyetin diğer azaları Süreyya, Mazhar Müfit ve Hakkı Behiç Beylerle katipleri yer almışlardı.

Üçüncü otomobilden üçüncü ordu müfettişliği karargâhından Paşaya refakat etmiş olan Dr. Binbaşı Refik (Saydam), Erkân-ı Harp Binbaşısı Hüsrev Gerede Beylerle diğer bazı zevat çıkmışlardı.

"Heyettekiler, otomobillerinden inmiş, bulunduğumuz yüksek noktadan birlikte Ankara'yı seyretmiştik. Etraftaki dağlar, karla örtülmüştü. Bizi Ankara şehrine götürecek olan yol, bugünkü Dikmen şosesinin istikametini takip ediyor, beyaz karlı tepelerin üstünde kıvrıla kıvrıla İncesu Vadisine doğru iniyordu. İstikbale gelenlerin bir ucu bugün Harp Okulu'nun bulunduğu tepeden başlıyor, dolaşa dolaşa istasyon civarına iniyor ve oradan kıvrılarak hükümet konağına doğru uzanıyordu. Karşıcı gelenlerin adedini 30-40 bine çıkaranlar olmuştur. O zamanlar Ankara şehrinin nüfusunun 22 bini geçmediği hatırlanırsa, bu muazzam kalabalığın etraftan ve uzaklardan geldiği anlaşılır. Millî müfrezelerimizin atlı miktarı da bini geçmişti."

(Bkz: Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, İstanbul, 1959, s. 245-246.)

25.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.12.2006) - Iraklı Kürtler, maalesef bir kez daha aldatılıyor

  (22.12.2006) - Bediüzzaman, yeni yeni keşfedilirken

  (21.12.2006) - Vicdan rahatlığı(!)

  (20.12.2006) - Baraj fiyaskosu

  (19.12.2006) - Dahilde menfî hareket

  (18.12.2006) - Sanal bağımlılık

  (16.12.2006) - Sultanların yanında bir ilim sultanı: Ali Kuşçu

  (15.12.2006) - Nesilleri yakan ateş

  (14.12.2006) - Şiş batırmalı tarîkat olmaz olsun

  (13.12.2006) - Bu fâniden bir Reyhanî geçti

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004