Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇETİN

Duvarları yıkmak



Duvarlar örüp duruyoruz etrafımıza. His geçirmez, görünmez, ama kalın duvarlar…

Evimizde, mahallemizde, şehrimizde ve ülkemizde var bu duvarlardan.

En yakınlarımızla aramıza evimizde ördüğümüz duvarların benzerini, ülke çapında farklı düşündüğümüz, farklı gibi göründüğümüz insanlarla örüyoruz.

Geniş, konforlu hücreler yapıyoruz kendimize. Tüm dünyaya kablolarla bağlanırken, yanı başımızdakilerle gezegenler arası mesafeler koyuyoruz.

“Ben seni hiç tanımamışım” diyoruz. Oysa bu duvarların ardından kim kimi tanıyabilir ki?

“Kimseye güvenmemek lazım” diyoruz. Kendimizi hücremizde güvenceye aldığımızı sanıyoruz.

Sevemiyoruz bir türlü insanları. Çünkü herkesi kendimize yabancı kılacak kadar tuğla var, dört bir yanımızda.

Gökyüzünü göremiyoruz, hücremizin tepesini kapatan çatı yüzünden: Bakış açımız böylece sığ kalıyor, geniş düşünemiyoruz.

Anlamıyoruz kimseyi. Çünkü anlamak için görmek gerek. Görmüyoruz, çünkü görmek için arada hiçbir engel olmaması gerek.

Kimi zaman uçurumlardan söz ediliyor, en çok da ekonomik uçurumlardan. Oysa uçurum bile olsa, insan karşı taraftakini görür, gördüğü için biraz olsun anlayabilir, anladığı için kendini onun yerine koyabilir; hissedebilir. Hissettiği için uçurumu kapatır, kapatamazsa araya köprüler koyabilir.

Ama uçurum değil, his geçirmez şeffaf duvarlar var. His geçmeyince görmüyor insan. Görmeyince anlamıyor insanları. Anlamamak, empatiye, empati yardım etmeye duvarlar örüyor.

Birbirine yabancı aile fertleri, birbirini tanımayan apartman sakinleri, birbirini anlamayan, sevmeyen, en ufak bir problemde patlayan şehir ve ülke halkı…

İçinde her şey olan, ama gittikçe daha az insan olan hücrelerimizde büyütüyoruz yalnızlığımızı ve küçültüyoruz insanlığımızı.

İnsanlığımız küçüldükçe hücremiz küçülüyor, ufkumuz daralıyor.

Bir makine kadar ihtiyaç hissetmeye başlıyoruz birbirimize ve makinenin bir parçasının diğer parçasına ihtiyacı gibi mekanikleşiyor ilişkilerimiz.

Halbuki o kadar zayıf ki bu duvarlar. Küçük bir hareketle, belki bir nefesle, belki sadece düşünce gücüyle bile yıkılacak kadar zayıf. Ve domino taşları gibi birbirini devirecek… Yeryüzündeki tüm duvarlar birbirini yerle bir edecek…

Ve o duvarlar küçük bir hareket bekliyor; daha insan ve daha özgür olabilmemiz için…

19.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.12.2006) - Yirmi yedi liraaltmış üç kuruş

  (12.12.2006) - TC kimlik no

  (05.12.2006) - Manşete çıkmayan hayatlar

  (04.12.2006) - Kucaklaşma

  (27.11.2006) - Biz, dışarıdakiler

  (23.11.2006) - Masal bu ya...

  (21.11.2006) - Ne güzel!

  (16.11.2006) - Konuşmalar, sessizlikler ve hiç üzerine

  (13.11.2006) - Lütfen...

  (09.11.2006) - Cenazeler ve törenler

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004