Mazhar-Fuat-Özkan üçlüsünün ‘Mazhar’ı Mazhar Alonson, san’at dünyasında pek de alışık olunmayan tesbitler dile getirmiş. Gerçi son zamanlarda gerek san’at ve gerekse ilim dünyasından ‘gerçekler’i dile getirenlerin sayısında bir artış var, ancak yine de Alonson’un tesbitleri orjinal kabul edilmeli.
Beş defa ‘umre’ye giden Alonson, Medine’de ‘şiir/şarkı sözü’ yazdığını da açıklayarak şöyle demiş: “Medine’de Peygamberimizin kabrinin olduğu yer insana müthiş manevi lezzet, huzur, heyecan veren bir yer. Ve fırsat olsa keşke her zaman giderim Peygamberi ziyarete. İslâmın Woodstock’ı gibi. Her renk insanı görüyorsun. (...) 40 kişilik kavuniçilerle bir Afrikalı Müslüman kabile geçiyor yanından. Endonezyalılar bambaşka giyinmiş, kafile halinde geçiyorlar. O zaman çok güzel, rengârenk bir tablo çıkıyor ortaya.” (Nokta, 23-29 Kasım 2006)
Mekke ve Medine’yi görmüş bir ‘hacı’ olarak, Alonson’un Medine tasvirine şehadet edebiliriz. Gerçekten de Mekke ve Medine’ye gidip, oranın manevî havasından etkilenmemek mümkün değil.
“Ben maneviyatsız hiçbir şey olmaz diyorum bir kere, o kadar” diye devam eden Alonson, “Bir insanda maneviyat yoksa zor, Allah işini gücünü rast getirsin. Zordur yani” şeklinde konuşmuş.
“Politikayla ilgilenmiyorum. Magazinle de ilgilenmiyorum. Gece kulüplerine gidip de magazincilere yem olmuyoruz” şeklinde konuşan Alonson, bazılarına garip gelecek bir ‘sır’rını da açıklamış: Hayatında hiç arabası/otomobili olmamış.
Yaşının ilerlemesinden/ihtiyarlamaktan da şikâyetçi olmadığını ifade eden Alonson, ‘umre’ye gitmesini garip karşılayanlara şöyle diyor: “Ben ilk 1994’te gittim umreye. 4 kere gitmişim. 10 yıl olmuş, bir daha gitmişim. E bunun artık ‘kafama saksı düştü de yeni hidayete erdim’ gibi algılanmaması lâzım. Ve bir san'atçı olarak daima söylüyorum, nasıl ki Hindistan’a, oraya buraya gidiyoruz, Hicaz’a, yani Mekke’ye, Medine’ye gitmek de normaldir.”
Alonson, ‘irtica’ya da farklı bir yorum getiriyor: “İrtica ‘geriye dönüş’ mü demek? E geriye döndüğümüzde de hiç mi güzel bir şey yok kardeşim?”
San’at dünyasının çok tartıştığı ‘telif/korsan CD’ler konusunda da farklı konuşmuş Alonson: “Bence müzikte Marksist devrim gerçekleşti. İşte, müzik bedava oldu. Korsan CD’ler sayesinde. ‘Hava bedava, bulut bedava.’ Müzik de öyle. Olması da gerekirdi aslında. Benim müziğim de, bugün karşılığını alamıyorum, ama çok memnunu içimden. Müzik bedava olmalı! ([hakkınızı] Helâl ediyor musunuz?) Helâl ediyorum!”
Kendisiyle görüşen Nokta muhabirine, “Çok teşekkür ederim, aptal aptal magazin soruları sormadın, kendimi san'atçı gibi hissettim. Bana san'atçı muamelesi yaptın” diyen Alonson, “Dünyada da bir mecburen mecburiyettenlik vardır; Türkiye’de dublesi vardır. Yani birçok şeyi de hem söyleyemezsin, konuşamazsın, böyle tabu şeyler vardır” şeklinde konuşmuş.
Alonson’a, “tabusuz Türkiye”de, ‘manevî iklimler’ yolculuğu dileyelim.
08.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|