Gençler yakın tarihi, dizilerden öğreniyor.
“Çemberimde Gül Oya”yla başlayan furya (Kanal D), “Hatırla Sevgili”yle (atv) devam ediyor.
Eski Başbakanlardan Adnan Menderes’li yılları anlatan Hatırla Sevgili’de her ne kadar biraz saptırılmış da olsa, bir dönem dizisi olma özelliği taşıyor.
Son olarak “Köprü” romanından “esinlenerek” ekrana gelen ve aynı adı taşıyan bir dizi daha var (Star).
Bu dizide Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu’nun hayatından kesitler sunuluyor. Dedik ya bazen bu dönem dizileri ya saptırılıyor yahut da beklendiği gibi sunulmuyor.
Köprü dizisinin ilk bölümünde, Erzincan İl Genel Meclisi Başkanı Rıdvan Aydemir’den eleştiri geldi.
Diyor ki:
“Erzincan’ın terör ile beraber anılması halkımızı üzmüştür.”
“Diziyi izlerken hangi Erzincan’ı anlattığı hususunda tereddütlerimiz olmuştur.”
“Başbağlar’da terör olayı olduğunda Vali Recep Yazıcıoğlu yaklaşık 230 kilometre uzakta olan Erzincan’ın merkezinde idi. Ne silah seslerini duyabilme şansı, ne de suya girerek tepki verme şansı vardı. Bize göre olaylar ya da şahıslar anlatılırken kıymetlerin alta geçilmesi yanlışı kadar, bir şehrin insanını, kültürünü, dili, giyim kuşam ve davranış biçimleri yükseltilmeye çalışılan değerin ayakların altına alınması da ciddî bir yaklaşım tarzıdır. Erzincan ve geçmişte birlikte olduğumuz valimizin bu kadar değişik olarak sunulması çarpıklığı insanın tarihe olan inancını sarsmaktadır.”
Dönem dizileri yaparken biraz daha hassasiyet gerekiyor.
Yapılan çalışmalar elbet belgesel niteliği taşımıyor.
Ama gençler eğer yakın tarihi öğrenecekse “doğru” öğrenmeli!
Çünkü bu millet “resmî tarih”ten çok çekti.
CANLI TARTIŞMALAR
Türkiye gergin. Ekranlar gergin. Sohbetlerimiz bile neredeyse elektrik yüklü.
Abbas Güçlü’nün hazırladığı “Genç Bakış”ta üniversite öğrencilerinin kameralar önünde kavga etmesi bunun göstergesi (Kanal D).
Bu gerginlik niye?
Basit bir soru... Soruyu beğenmeyen bir başka grup “alkış”la protesto ediyor... ve ardından arbede...
Güçlü, arbedeyi önlemekte “güçsüz.”
Reklâmlar imdada yetişiyor ve yayın devam ediyor.
Nedir bu? Fikre tahammülsüzlük mü, gençlerin “delikanlı”lığı mı?
Bu nasıl “genç bakış”sa?
*
Dedik ya; ekranlar gergin.
Yine bir canlı yayın kavgası... Konuk uzaylı türkücü nam Mustafa Topaloğlu (Dobra Dobra, Kanal D)
Bülent Ersoy’a “bey” diyor Topaloğlu.
“Allah nasıl yaratmışsa kul öyledir” diyor.
“Bir kulağı da olmayabilir, topal da olabilir. Cenâb-ı Hak’kın verdiğine razı olacaksın” diyor.
Ersoy canlı yayına bağlanıyor avazı çıktığı kadar bağırıyor:
‘’Kadınım, kadınım... Türkiye Cumhuriyeti böyle kabul ediyor.”
Topaloğlu da altta kalmıyor, “Devletin değil, Allah’ın yarattığı şekilde tanırım seni!”
Canlı yayında kavgalar işte böyle yaşanıyor.
Söylenenlere bakıldığında Topaloğlu aslında bir gerçeği dile getiriyor.
“Kadın mı, erkek mi?” ne olduğu bilinmeyen şarkıcıların bu piyasada kendine yer edinebilmek için gösterdikleri çabayı daha önce de sanatçı Özdemir Erdoğan dile getirmişti.
Malûm, Zeki Müren’le başlayan bu akımla birlikte, piyasada “cinsiyeti bozuk” şarkıcı modası başlatmıştı.
Topaloğlu, programın bir bölümünde bu gerçeğe şöyle dikkat çekiyor:
“Allah onu erkek olarak dünyaya getirmiş, öyle gidecektir. Ben prodüktörlük yaptım. Şirkete gelen, san’at müziği okuyan sanatçıların hepsi o yolu tercih etmişti. O şekilde okumaya, o şekilde olmaya çalışıyorlardı. Sonra polisler yoldan adam toplamaya başladılar. Onları gördükçe birilerine kızasım geliyor.”
Topaloğlu’dur ne söylese yeridir denilebilir. Ama söylediklerinde “yalan” var mı?
08.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|