Robert Redfort ve Demi Moore’un oynadığı Ahlâksız Teklif filminin bir benzeri sayılan “Binbir Gece” (Kanal D) adlı dizi bu günlerde ön plana itiliyor.
Maksat reklam olsun. Olsun da “ahlâk” o kadar önemli değil(!).
Soru şu:
“Oğlunuz hastalansa para karşılığı bedeninizi bir geceliğine satar mısınız?”
Bu soru ahlâksız teklifin ötesinde...
Bu topraklarda yaşayan, helal süt emmiş, fedakâr bir anne hiçbir zaman iğrenç ve çirkin bir işe tevessül etmez.
Hem neden Müslüman mahallesinde salyangoz satılıyor?
Hollywood film senaryosunu aynen adapte edip, yerli versiyonda bunu millete kakalamak neyin nesi?
Bu dizinin “öznesi” şu:
Eğer anneler çaresizse, para karşılığı kendini satar! Söyleyecek söz bulamıyorum.
YAHUDİNİN KURTLAR KORKUSU
Yahudi lobisi bastırdı; ‘Kurtlar Vadisi Irak’ filmi ABD’de gerekçesiz gösterimden çekildi.
Bu haberi Jarusalem Post gazetesi veriyor.
Diyor ki:
“Filmin ABD’deki dağıtımını yapan Luminous Velocity Releasing şirketi yetkilisi Gregory Gardner’in, filmin Türk prodüktörü Pana Films’in gerekçe göstermeden filmi geri çektiğini söylediğini aktardı.”
Güya film “yahudi karşıtı” olarak nitelendiriliyor.
Peki “yahudi karşıt”ı filme gösterilen hassasiyet neden “İslam karşıtı” filmlere gösterilmiyor?
RTÜK VE KURTULUŞ GÜNÜ
Medya önce onların yıldızını parlattı.
Sonra milletin başına bela etti.
Sonra “medyaya” da bela oldu.
Şımardılar. Öyle ki, kendi kendilerine “paye” verdiler.
Çünkü onlar “ekran yıldızı” değil, aynı zamanda “hiper star”dı.
“Semra’nım, Caner/Tülin ikilisi, Meriç/Ahu, Safiye/Faik... Ajdar ve bilumum aklı bir karış havada olanlar.”
Sabah programlarına neredeyse birçok medya kuruluşu “ismi geçen”lerin artık ekranda olmaması için RTÜK’e baskı yaptı. Sonunda RTÜK kararlılıkla bu meseleye el koydu...
RTÜK’ten gelen açıklamaya göre:
“Üst Kurul Üyeleri, toplumun ve özellikle kadın izleyicilerin, kadın programlarına ihtiyaç duyduklarını vurgulayarak, programların yayın ihlallerine sebep olan bazı unsurlar düzeltilerek ve içerikleri kadın izleyicilerin bilgi ihtiyaçları göz önünde bulundurulacak şekilde yeniden düzenlenerek devam ettirilmesi çağrısında bulundu...
“Yayın kuruluşlarının temsilcilerinin de programlarla ilgili görüşlerini ifade ettikleri toplantının ardından 30 Kasım 2006 Perşembe günü itibarıyla, ATV, Kanal D, Show TV ve Star TV, toplantıda mutabık kalındığı şekilde, kadınlara yönelik programlarında gerekli değişiklikleri yaptı...”
İnşallah bu programlar “tarih” olmuştur.
Hatta, programdan bunların kaldırıldığı tarih de bir milat olarak düşülmeli.
“MARKSİST MEDYA”
Bu sözler AKP Medya Sorumlusu Edibe Sözen’e ait.
Çünkü Sözen, Türkiye’de üniversite, siyaset ve diğer birimler arasındaki mutabakatın henüz kurulmadığından dertli.
Nerde söylüyor bunları:
Partisinin düzenlediği bir panelde (İzmir Teşkilatı).
Sözen, “Medyanın dilinin değişmesini istiyoruz” diyor dahası.
Prof. Atilla Yayla’nın konuşmasını değerlendirirken:
“Bu krizlere karşı yeni bir dil geliştirmek zorundayız. Bu meselede üniversite, konuşan kişi ve siyasi parti kriz içine girdi. Bu bir sistem, iktidar ve dil sorunudur. Orada mağdurlar da, yargılayanlar da farklı dünyanın, bu dünyaya ait olmayan ifadelerini kullandılar. Kimler konuşuyor bu ülkede, kimler kimin adına konuşuyor. Bu ülkede her insan istediğini söyler gibi bir garip özgürlük anlayışından da çok yana değilim” diyor.
Sözen, Marksist bir yaklaşım olarak medyanın, devletin ideolojik aygıtı olarak değil sivil gazetecilik ve sivil yayıncılık olarak tanımlanmasından yana olduğunun altını çiziyor.
Galiba tartışa tartışa bir noktaya geleceğiz.
02.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|