“MHP Genel Merkezinde bir hafta önce toplantı yaptılar…”
Bu sözler Başbakan Erdoğan’a ait.
Erdoğan, Söğüt olaylarından sorumlu tuttuğu MHP yöneticilerinin bir hafta önceden plânlama yaptıklarını imâ ediyor.
“Emine Erdoğan Başbakana işaret etti. Ali Erdoğan da emniyete talimat verip, biber gazı sıktırdı…” Bu savunma da MHP yöneticilerine ait.
“Bilecik Valisi, ‘Devlet Bahçeli ve Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte yürür müsünüz?’ dedi. Bence uygun dedim. Bahçeli kabul etmemiş…”
“Devlet Bey’in içinde bulunduğu araç tam 5 kez durduruldu. Devlet Başkan sonunda ‘terbiyesizlik yapıyorsunuz’ diye tepki gösterdi”
Karşılıklı suçlamalar böyle uzayıp gidiyor.
* * *
AKP ile MHP, Söğüt şenliklerinde çıkan olaylar nedeniyle birbirini suçlarken, o topraklardan çıkan imparatorluğun son halkalarından Sultan Abdulhamit Han bir hadise karşısında, “Benim atalarım da sizin gibi düşünseydi, bir imparatorluk kuramazlar. Biz Konya ovasında koyun otlatmaya devam ederdik” diye kükremişti.
Sun’î sancı gibi. Seçim takvimi yaklaştıkça, gerilimi tırmandırmak için bünyeye sun’î sancılar verilmesinden başka bir olay değil. Zoraki tırmandırılan bir gerilim söz konusu.
Bilecik Emniyet Müdürü Şuayip Doğanç’ın, MHP’li Meclis Başkanı Ömer İzgi’nin döneminde Meclis Koruma Müdürü olması, olayın bir tertip olduğu kanaatinin oluşmasına neden olmuş AKP cephesinde.
Olay çıkaran gençlerin protokol tribününe kadar sokulması, olaydan sonra hiç kimsenin gözaltına alınmaması ve yakalananların karakoldan topluca alındığının itiraf edilmesi bu kuşkuyu arttırıyor.
Peki adama sormazlar mı? Bu müdürle Bülent Arınç da Meclis Başkanı olduktan sonra bir süre çalıştı.
Ayrıca Şuayip Doğanç’ı Bilecik Emniyet Müdürü yapan hangi iktidardı?
Bir emniyet müdürüne sahip çıkamıyorsanız neden iktidar oldunuz?
Ya da sizin sahip çıkabildiğiniz yer neresi?
İktidarlar ağlama yeri değildir.
* * *
AKP’de, MHP bir türlü beklenen sıçramayı yapamıyor, “Milliyetçi oyları da biz koruyoruz” havasındalar. MHP’nin bundan sonra bu tür provokasyonları arttıracağı görüşü hâkim iktidarda.
Başbakan Erdoğan da dün partisinin il başkanlarına buna benzer uyarılarda bulundu. “Final yılına girdik” dedi Başbakan… ve ikaz etti: “Çeşitli fauller yapmak isteyen olabilir, olacaktır. Bu oyunlara gelmeyeceksiniz. Onlar fauller yapacak, çok daha azimle kararlılıkla bu süreci devam ettireceksiniz.”
Devlet Bahçeli’ye göre ise, “MHP’nin tek başına iktidara geldiğini gören AKP, bu tür provokasyonlar hazırlıyor.”
Aslında her iki yorum da doğru değil.
Ne MHP tek başına iktidara geliyor, ne de hükümet henüz yıpranmadı.
MHP bir türlü sıçrama yapamadı. Zamanın geçmesiyle kızgınlıklar gidip, küskün oylar yuvasına geri dönmüş olabilir ancak parti ciddî bir yükseliş sağlayamadı.
Hem ayrıca MHP oylarını arttırmak için ne yaptı ki?
AKP ise yıpranma sürecine girdi. Şimdiden bir yıl sonra yapılacak olan seçimler hakkında bir şey söylemek için erken. Çünkü o seçimi sadece iktidarın performansı değil, Çankaya’da kimin oturduğu da belirleyecek.
Konjonktür çok önemli. Ancak şu bir gerçek ki, insanlar “yürüyüşüne hasta olduğu,” kendisini hayranlıkla izlediği Erdoğan’ı yuhalıyorlarsa, seçmen tercihlerinde bir değişiklik başladı demektir.
Başbakan Erdoğan, fındık fiyatları konusunda yakınan Karadeniz Bölgesi milletvekillerine,”Bir dönem daha fındık fiyatlarını belirleyeceğiz. O zaman telâfi ederiz” cevabını vermiş.
Seçim atmosferini görmek gerekiyor dememin sebebi bu.
14.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|