Kamuoyu yasadışı dayatılan “başörtüsü yasağı”yla uğraşırken, bölgede Türkiye’yi yakından ilgilendiren önemli gelişmeler oluyor. Ortadoğu yanıyor; Afganistan’da, Irak’ta, Filistin’de katliam devam ediyor.
Önceki gün Amerikan ordusu, Bağdat’ın güneyindeki operasyonda “yanlışlık”la en az 20 sivili öldürdüğünu resmen duyurdu. 17 kişinin aynı âileden öldüğü uçak saldırısı, yine “El Kaide militanlarının hedef alındığı”yla açıkandı.
Nitekim aynı günde Afganistan’ın Ferah vilâyetinde bir Taliban komutanının hedef alındığı hava bombardımanında da yedi kişinin öldüğü, ancak hedef alınan Taliban komutanının ölen kişiler arasında bulunmadığı, bölge emniyet müdürü tarafından ifâde edildi…
Tıpkı İsrail’in Gazze Şeridinde iftar vaktinde tank ve Apaçi helikopterleriyle evlerin üzerine ateş açıp aralarında çocuklarının da bulunduğu onlarca kişiyi öldürmeye devam etmesi gibi.
Filistin’de Gazze’yi ablukaya alıp, ekmekten, elektrikten su ve ilâca kadar bütün temel ihtiyaç maddelerini kapsayan ambargoyu uygulayan İsrail’in, bir yandan Bush’un “Annapolis barış süreci”ni yürütürken diğer yandan sistemli bir şekilde sivilleri katleden soykırımı sürdürmesi gibi…
Aynı umursamazlık, Pakistan’da, Lübnan’da da devam ediyor. Pervâsızca siviller, kadınlar, çocuklar, yaşlılar katlediliyor; ardından olsa olsa “yanlışlık” olduğu yönünde hiçbir işe yaramayan dil ucuyla bir “özür” yayınlanıyor…
* * *
Afganistan’ın işgalinde sayıları yüzbinleri bulan siviller öldürüldü. İçinde yiyecek ve yardım malzemelerinin olduğu ve üzerinde büyük işâretlerin bulunduğu Birleşmiş Milletler’in yardım çadırları defalarca bombalandı. Tıpkı Sudan’da “silâh fabrikası” diye ilâç fabrikasının bombalanması gibi…
Irak’ta katledilen bir milyon insana ilâvaten onun iki katı da kayıp ve göçmen oldu; evini, yurdunu terketti ve perişan edildi. Sâdece Amerikan askerlerinin kaybının bini aştığına bakılırsa, işgalin insan bilânçosunun vahâmeti ortada.
Toma Hawk füzeleriyle, 10 ton ağırlığındaki B-2 ağır bombardıman uçaklarıyla Irak halkının üzerine bombalar atan Amerika ve İngiltere’nin işini kolaylaştırmak için “tezkereler” çıkarıldı. Bakanlar Kurulu kararıyla ve bizzat Millî Savunma Bakanı’nın itirafıyla işgalcilerin Müslüman bir komşuyu bombalamak için Türkiye üzerinden binlerce sorti yapmalarına resmen açıldı.
Bu durum, Bediüzzaman’ın, “bin mâsum çoluk çocuk, ihtiyar, hasta bulunan bir yerde, bir iki düşman askeri bulunmak bahanesiyle bombalarla onları mahvetmek ve binler, milyonlar mâsumların kanlarını heder etmek ve bütün insanlara zarar olan bu harbi idâme ve sulhu reddetmek” hakîkatının bir defa daha mâsumların ve Müslümanların kanıyla yeniden yazılması olarak karşımıza çıkıyor.
Böylece olup bitenler, “İnsan şüphesiz ki çok zâlimdir, çok câhildir” (Ahzâb Sûresi, 72); “zulme rıza zulümdür; taraftar olsa, zâlim olur” kaidesince, zulme râzı olup, hatta meyledip, “Zulme meyletmeyiniz, yoksa cehennem ateşi size de dokunur” (Hûd Sûresi, 110) âyetinin kapsamına giriliyor... (Kastamonu Lâhikası, 160-162()
Kısacası Müslümanların kanıyla İslâm coğrafyasında ecnebî gaddar zâlimlerin çizdiği haritalar yaniden çiziliyor; İslâm dünyası daha da bölünüp parçalanıyor…
* * *
Hâlâ “bin mâsum çoluk çocuk, ihiyar, hastayı katledenler”în “kanlı ihâle pastası dilimleri” peşinde koşuluyor. Hâlâ uluslararası sermayenin petrol, enerji hatları ve silâh şirketleri sahipleri tüccarlardan arda kalan “Kuzey Irak taşeronlukları”yla, bölgede “demokrasi ve özgürleştirme” paravanındaki zâlime ve zulme yontulmaya, zulüm projelerine entegre olmaya çalışılıyor…
Ortadoğu’da Amerika’nın en büyük askerî üssünün yer aldığı ve 90 bin coniyle en büyük gücün bulunduğu Katar Emirliği, Körfez Savaşı’ndan bu yana Pentagon’un bölgedeki kışlası işlevini görüyor. ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük askerî üssü Katar’la yapılacak enerji kontratları, tamamen ABD’nin kontrolünde.
Ve “Müslüman Sünnî Katar”, ABD ile ortak LNG yatırımlarıyla doğalgaz havzasının öteki tarafındaki “Müslüman Şîi İran”a karşı sadece askerî değil, ekonomik cephe de oluşturuyor. İslâm âleminde “Sünnî- Şîi fitnesini kışkırtma plânının bir parçası olarak…
Suriye’den sonra Bush’un son Ortadoğu turunun Mısır durağıyla aynı güne denk gelen ziyaretinin ardından, Cumhurbaşkanı Gül’ün Katar gezisi bu açıdan dikkate değer…
07.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|