Dinimizde "şehit"lik bir mertebe. Hem de en yücesinden.
Ya gazilik?
O ikinci sırada yer alır. Yani, "Gazi" savaşa katılıp sağ olarak geri dönen kimse.
Gazi olmak bizde şeref... Öyle ki, cepheden dönen kimse, "gazi"lik anısını çocukları ve torunlarıyla paylaşır. İftiharla.
Ya "İşgalci güç"ler? Afganistan, Irak ve bir dönem Vietnam'ı işgal eden Amerikan askerleri "eve döndük"lerinde aynı "onur"u paylaşamıyor.
Çünkü yaptıklarından "utanç" duyuyorlar.
ABD yaptırdığı bir araştırmada, Irak ve Afganistan savaşlarından dönen yüzlerce askerin intihar etmiş olduğunu kaydetti.
Yanlış okumadınız: "Yüz"lerce!
Yani; ordudan ayrılan 283 "gazi"... Ve Afganistan'da 147 Amerikan asker.. Toplam: 430 "gazi" kendi ipini çekerek hayatına son vermiş.
Bu rakamları Savunma İnsan Güce Veri Merkezi veriyor.
Travma Sonrası Stres Rahatsızlığı Merkezi, yaralanmış ve ruh sağlığı bozulmuş olarak dönen askerlerin sayısının artmasından korkuyor.
Düşünebiliyor musunuz: Irak ve Afganistan savaşlarının başlamasından beri ölen Amerikan askerlerinin sayısının ise 3.840'ı Irak, 387'si Afganistan'da olmak üzere toplam 4.227 olduğunu beyan etmiş.
İntihar eden asker sayısıyla, öldürülenlerin sayısı neredeyse başa baş.
Amerikan askerleri daha önce "Vietnam sendromu"na yakalanmıştı. Görülüyor ki, şimdi, Irak sendromu ile başbaşa… Vietnam yenilgisinden sonra Amerikan askeri "eve döndüğünde" ya bir hastalıkla boğuştu yahut gördükleri kâbusları sona erdirmek için intihar yolunu seçti.
Ama işgalci güç yerinde durmadı.
Guantanamo esir kampında Müslüman esirlere yapılan insanlık dışı vahşet, Ebu Gureyb Cezaevinde işlenen seri işkence sahnelerini kim unutabilir?
Fıtrat böyle sıkleti çekmiyor ve kendi yaptıkları işkenceye bile tahammül gösteremiyor ve bir müddet sonra vicdan denen o garip duygu benliklerine hakim oluyor.
Ve intiharla hayatına son veriyorlar.
İntihar tıp literatüründe, "İnsanın kendi kendisini cezalandırma veya kendisini kasıtlı olarak dünyadan ayırmak için girişilen eylem" olarak biliniyor.
Başka bir tanımlama daha var: İnsanın hayatına son vermek amacı ile yaptığı ve başarı ile sonuçlandırdığı patolojik bir davranış…
Acaba Amerikan askerlerin intihar etmesinde şu etkenler yer almış olabilir mi:
Hayattan olabildiği kadar uzaklaşmak değil, tam tersi kendine acı veren gerçeklerden kaçış… Ve bu çaresizliğin bir anlatımı…
Bakıyoruz "intihar için risk" etkenleri nedir:
-Erkek cinsiyeti
-Yalnız yaşama, yeni ayrılmış ya da boşanmış olma…
-İleri yaş…
-Son altı aydır kişinin sağlığında giderek bozulma,
-İş kaybı.
-Depresyon, şizofreni ya da organik beyin rahatsızlığının varlığı…
Bu sayılan unsurlar vahşi Amerikan kapitalistin doğurduğu insan tipine ne kadar yakın. İşte bedeli ortada.
KİTAP OKUMA MESELESİ
Türkiye'de her bin kişiden sadece 1'i kitap okurken, gençlerin yüzde 70'i ise hiç kitap okumuyormuş.
Acı bir bilânço.
Fakat; okur yazar sayısı artıyor… Bu da çelişki…
Temel ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap ne yazık ki 235. sırada yer alıyor.
Japonya'da kişi başına yılda 25… İsviçre'de 10.6… Türk'te ise bir kitap okuma oranı düşük seviyede.
Ya televizyon?
Eh, işte onun şampiyonluğunu kimseye kaptırmayız… Dünyada birinci olarak ön sıralarda yer alıyoruz. Yaşasın!!!
02.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|