Ünlü tenor Pavarotti sustu. Önceki gün ölümünün ardından çok şeyler yazıldı.
Cnbc-e’de Pavarotti ve arkadaşlarının birlikte sundukları düet ekrana geldi.
Özellikle medyada: Pavarotti’nin Ankara’da bir dönem çalıştığı ve “kovulduğu” yönündeki haber dikkat çekti.
Peki Pavarotti niye Türkiye’den kovulmuştu?
Aktaralım:
Pavarotti’nin gençliğinde Ankara operası’nda çalıştığı dönem Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’di.
Evet, 27 Mayıs Darbesi’nin baş aktörlerinden Cemal Gürsel!
Malûm; bu darbeden sonra Gürsel, üç güzide devlet adamını darağacına göndermiş ve astırmıştı. Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun dramı milletin gönlünde hâlâ bir yürek sızısıdır.
***
Devrin Cumhurbaşkanı Gürsel’in bir gün “temsil izleyeceği” tutmuş. Operaya gitmiş ve sahnelenen “temsil”i çok beğenmiş. (Pavarotti’nin oynadığı temsil: La Boheme’deki Rodolfo karakteriydi.)
Çevresine dönmüş; “San’atçıları tebrik edeceğim, çağırın gelsinler” demiş.
Dönemin Ankara Operası’ndan sorumlu ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olan Cüneyt Gökçer, bu isteği genç Pavarotti’ye iletir.
Genç Pavarotti hemen tepki göstermiş ve Gökçer’e şunları söylemiş:
“Ben san’atçıyım, o bir diktatör… Ben politikacıların ayağına gitmem, o gelsin.”
Cevap müthiştir.
Zaten Pavarotti’nin bazı özel sebepler yüzünden pek içine sindiremediği Cüneyt Gökçer aradığı fırsatı bulmuştur. Böylelikle Pavarotti, Ankara Operası’ndan kovularak, İtalya’ya gönderilir.
Aslında Pavarotti yine de ucuz atlatmış. Ya Gürsel onu da astırsaydı? Dolayısıyla Pavarotti’nin kovulmasına sebep olan olay; sesiyle değil, sözleriyle alâkalıymış.
Pavarotti’nin çok genç yaşta sarf ettiği bu sözler takdire değer. O dönemde milletin bile ağzını bıçak açmıyordu. Ama genç tenor, ülkesine geri gönderilme pahasına “onurlu duruşu”nu sergilemiştir.
Bu olayın şahitlerine gelince:
Gazeteci Mehmet Ali Yılmaz (Hürriyet), Cüneyt Gökçer’le yıllar önce yaptığı bir söyleşiden aktarıyor bu olayı. Hadisenin şahitlerinden biri de, Prof. Dr. Kurthan Fişek…
Peki, halen hayatta olan Gökçer niçin bu haberi doğrulamıyor, bilinmez. Belki de hâlâ ona “gıcık” gidiyordur.
Bir “yabancı”nın “demokrasi” bilinci ile “darbe”ye karşı çıkması ilginç… Türk halkı olarak bu “reaksiyon”a sahip olduğumuz söylenebilir mi? Tartışılır.
Aksi halde asker gölgesinin siyaset üzerinde yansımasını ne ile izah ederiz?
11.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|