BİR KISSA, BİN HİSSE
Küçük çocuk deniz kenarına oturmuş, gözlerini de ilerdeki bir noktaya dikmişti. Bir saattir öylece hareketsiz duruyordu. Yanına bir ihtiyar yaklaştığını fark etmedi bile.
İhtiyar iyice yaklaşınca:
“Merhaba küçüğüm!” dedi. “Bu gün deniz çok harika değil mi?”
Küçük çocuk, başını çevirmeden:
“Ama rüzgârlı,” dedi. “Topum denize düşünce sürükleyip götürdü.”
Adam, çocuğun yanına oturdu:
“Eğer biraz genç olsaydım, yüzüp onu alırdım!” dedi. Küçük çocuk, ona cevap vermedi. Ve kıyıdan uzaklaşan topunu daha iyi görebilmek için, hemen yanındaki tümseğe çıktı.
Yaşlı adam, sakin bir sesle:
“Ümidini hiçbir zaman kaybetme!” dedi. “Bence duâ etsen iyi olur.”
Çocuk, büyük bir sevinçle:
“Duâ etsem topum geri gelir mi?” diye sordu.
“Allah isterse gelir!” dedi ihtiyar. “Topun geri gelmese de, duâların sevabı sana yeter.” Küçük çocuk bildiği bütün duâları art arda okudu. Topun dönmesi için Allah’tan yardım istedi. Akşamüstü güneş batmak üzereyken sandallar döndü. Yaşlı adam her zaman tanışık olduğu balıkçıya yaklaştı ve yine balık aldı. Balıkçı:
“İşler kesat bey amca!” dedi. “Bu gün az balık geldi.” Küçük çocuk atıldı hemen:
“Duâ etmeyi denediniz mi?” dedi, “Ümidinizi kaybetmeyin.”
Balıkçının hoşuna gitti bu teklif:
“Duâ ha!” dedi, “O zaman tutar mıyım?”
Çocuk: “Evet, Allah isterse tutarsın! Hem tutmasan da, sevabı sana yeter!”
Balıkçı başını salladı.
“Bunu yeni öğrendim” dedi. Sonra balıkçı ağların altında ışıl ışıl parlayan topa döndü. Topu alıp çocuğa uzattı:
“Öğretmenlerin hakkı ödenmez. Madem bana duâ öğrettin, bu topu da sana veriyorum. Az önce denizde buldum” dedi.
Küçük çocuk rüyada gibi mutlu hissetti kendini. İşte topu geri dönmüştü!
Duâsının bu kadar çabuk kabul edildiği için Allah’a teşekkür etti.
|