Hasan-ı Basrî, zamanının insanlarına sahabeyi anlatırken, “Siz onları görseydiniz deli derdiniz. Onlar da sizi görselerdi ‘Bunlar Müslüman değil’ derlerdi” dermiş.
Her konuda Resûlullah’ı (asm) taklit eden, her hususta onu takip eden, bunu hayatlarının gayesi haline getiren sahabenin “en güzel örnek” olan Resûlullah’a (asm) benzemek en büyük hedefleriydi.
Abdullah bin Ömer’in bu husustaki hassasiyetini görenler “Herhalde bir şey arıyor” zannederler, hatta “Bu adam her halde deli” diyenler bile olurdu. Çünkü o bir gölge gibi adım adım takip ederdi Resûlullah’ı (asm). Nerede konaklamışsa konaklar, nerede namaz kılmışsa kılar, nerede ne yapmışsa mutlaka yapar, “Niçin böyle davranıyorsun?” diyenlere de, “Resûlullah’ın (asm) böyle davrandığını gördüm de onun için” derdi.
Babası Hz. Ömer’in de Hacerü’l-Esved’i öperken, “Biliyorum Kara Taş (Hacerü’l-Esved), sende bir kerâmet yoktur. Gördüm ki Allah Resûlü (asm) seni öpüyordu. Ben de onun için seni öpüyorum” dediğini biliyoruz. Bu haliyle o Resûl-i Ekrem’e (asm) ne derece sadakatle bağlı olduğunu gösteriyordu.
Resûlullah’ın (asm) en sadık dostu Hz. Ebû Bekir’in, Allah Resûlünün (asm) vefatından önce Mute’ye Bizans’a karşı gönderdiği Hz. Usame başkanlığındaki ordunun, Efendimizin (asm) vefatı üzerine tehir edilmesini isteyenlere karşı yeminle “Yırtıcı hayvanların beni parçalayacaklarını bilsem, yine de Hz. Peygamberin yola çıkardığı Usame ordusunu gönderirim. Tek başıma da kalsam yine gönderirim” deyişi meşhurdur. Yine o, namazla zekâtı ayıranlara da savaş açmakta tereddüt etmemiş, zekâtın maldan alınan bir hak olduğunu belirtmiş ve “Allah’a yemin ederim ki, Resûlullah’a (asm) zekât olarak verdikleri bir yuları dahi bana vermedikleri müddetçe onlarla savaşırım” demişti.
İşte sahabe buydu! Onların erişilmez oluşlarının temelinde Resûlullah’a (asm), Sünnet-i Seniyyesine bağlılıkları, onu örnek ve model almayı hayatlarının gayesi yapmaları yatmaktaydı. Allah’ın razı olduğu insanlar olabilmek kolay mı?
18.07.2007
E-Posta:
[email protected]
|