Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Terör kıskacı



Ne zamanki Türkiye ekonomik, sosyal bir açılım ve rahatlama yakalasa, demokratikleşme adımları ile birlikte AB’ye yönelen bir eğilim oluşsa, iki kırmızı kart gösteriliyor. Bunlardan biri “bölücülük”, diğeri ise “irtica” olarak adlandırılan, içine neyi ne amaçla yerleştirdikleri belli olmayan paranoyaya dönüşmüş refleksler, statükonun farklı şekliyle karşımıza çıkmaktadır.

Güneydoğu meselesi, öncelikle işsizlik, cehalet ve kalkınamamışlıktan kaynaklanan bir problem iken, bugün ilâve olarak vatandaşa şefkatle yaklaşmayan kamu yönetiminin, kısmen ırkçı yaklaşım ve söylemlerin bu noktaya getirdiği bir yara ve sıkıntıya ulaşmıştır.

Bu kısmın ilâcı demokratikleşmedir. Ülkenin her vatandaşına eşitlik duygusu yaşatacak çözümler ve etkin sonuçlar ortaya koymaktır.

“Bölücülük” olarak tanımlanan terör, bizzat silâhlı eylemle huzuru bozma ve ülkenin birliğini zora sokma teşebbüsleri ise, caydırıcı güvenlik gücüyle aşılabilir. Bunda kimsenin tereddüdü yok.

Silâhlı kuvvetlere bırakılmış bir çözüm şekli, tek başına şiddeti durduramayacağı gibi artan dozda sıkıntıyı tırmandırmaktadır. Burada altı çizilmesi gereken, siyasî iradenin demokratik açılım sağlamasıdır. Normalleşme ile vatandaşı rahatlatacak süreçlerle paralel, silâhlı terör gücünü etkisizleştirme kolaylaşacaktır.

Aksi halde, iç politika üzerinde inkâr edilemez etkisi olan ve siyaseti vesayet altında tutan bir cari sisteminin hâkim olduğu Türkiye’de; terörle mücadele, münhasıran ve öncelikle kendi başına konuşulan ve mutabakat sağlanan bir kararlılıkla yürütülemiyor.

Çünkü ülkenin hakim gücü ile siyasî zeminde ülkeyi rahatlatacak demokratikleşmeye yönelen hükümetler arasında sürekli bir sürtüşme ve bilek güreşi yaşanmaktadır. Siyasetin bileğini büken darbe ve post modern müdahaleler, her defasında inisiyatifi tek boyuta indirgemekte ve güvenlik güçlerine havale edilmektedir.

Böylesine devlet yönetimi kendi içinde bir uyum ve tutarlılık sergileyemediği için, Türkiye’nin zayıf karnı olan terör, her zaman içerde iç politikayı meclis dışı bir kuvvete taşımak için kullanılma istidadı göstermektedir. Dış dünyada kurgulanan ve süper kuvvetlerin gölgesinde yürütülen terörle mücadele işbirlikleri ise hem kalıcı olmamakta, hem de iç belirsizlik ve irade bütünlüğünün olmayışından dolayı etkili olamamaktadır.

Bu paradoksal durum, rejimin kaotik mantığı ile resmî söylemlerin yeni bir söylem geliştirmemesinden kaynaklanmaktadır. Dinamik, uzlaşma getiren çözümler yok ortada. Çaresizlik görüntüsü, terör belâsı karşısında zaafiyet oluşturmaktadır. Bu da herkesi gerdiriyor.

Hain güçler ve terörü besleyen dış mihraklar işin içine girince, terör dalgası, iç politikada bir nefret seline ve ayrışma noktasına gitmektedir. En ürkütücü manzara budur.

Seçimlerin ülkeyi sardığı bir dönemde, bir tarafta normal süreçte seçilmesi gereken cumhurbaşkanı, yine zinde kuvvetlerin hükümeti enterne eden hamleleriyle devre dışı bırakılmaktadır. Öte yanda, bir başka ülkeye, Irak’ın içlerine yapılacak askerî bir operasyon için kamuoyu üzerinden hükümete talepte bulunan bir Genelkurmay var.

Türkiye, artan terör cinayetleri ile sarsılırken, Kuzey Irak’ta bizi ciddi anlamda meşgul eden PKK’nın silâhlı potansiyeli dururken, adeta vatandaşın “vidaları”nı sıkacak yeni sıkıntılara ve baskılara cesaret etmek, ülkeyi kaosa sürüklemekten başka bir şey değildir.

Böyle bir dönemde süresi dolmuş ve “bonus” süre kullandırılan bir devlet temsilcisi ile hangi devlet meselesi koordinasyon ve müzakere ile çözüm masasına getirilebilir?

Son günlerde, ısrarla şahin kesilen, artan terör dolayısıyla Kuzey Irak’a girme heyecanı ile iç politikayı etkilemeye çalışan çevreler, dış dengeleri ve aldıkları uyarı sinyallerini bile dikkate almayarak acaba neyi durdurmak istiyorlar? Seçenekleri sıralarsak;

1-Sadece terörü durdurmak,

2-Bu vesileyle cumhurbaşkanlığı seçimini “durdurmak”, yeni bir inisiyatife sürüklemek,

3-Genel seçimlerin akışını değiştirmek, teröre karşı asabi duygularımızı yönlendirmek.

Başka ihtimalleri sıralamadan kafamızı kurcalayan bir belirsizlik daha var;

Neden 30 yılın ihmal edilmiş ve bir türlü bitirilemeyen terör belâsı, son üç ayın sıkışık ve kritik sürecine denk getiriliyor? Bu olgu devlet organlarının atışma alanı olarak mı seçiliyor acaba?

Bir ara, “Irak’a girelim,” bir dönem “İran’a dersini verelim,” sinirli bir geçmişte de “Suriye’yi vuralım” diye tam tam çağrısı yapan hevesliler, bulunduğu bölge ülkeleri ile daha sağlıklı ve kalıcı bir güvenlik çemberi ve komşuluk politikasını yeniden geliştiremezler mi?

Bir zamanlar, Bulgaristan’ın da “ümüğünü sıkarız” naraları, sonra Kardak kriziyle “Yunanistan ile sıcak saatler” heyecanı, geriye bakıldığında hamasetin ve iç siyasetin dengesiz tutumları olarak önümüzde duruyor.

Türkiye reddettiği halde hâlâ 1 Mart tezkeresinin faturasını ödemekten kurtulamadı. ABD’nin deve kini anlaşılan geçmemiş. Barzani ve Talabani üzerinden yürütülen gerginlikler ve sınırdan sızmalar ile bunaltan terör kaosu, insanımızın hassasiyetleri üzerinden yürütülen çok boyutlu tezgâh ve süreçlerin yeni bir uluslararası sıkıştırması olarak görülmektedir.

05.06.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.06.2007) - Namaz hazımsızlığı

  (03.06.2007) - Risâle-i Nur'un sosyal dili

  (31.05.2007) - Demokratik tecrübe ve olgunluk ihtiyacı

  (30.05.2007) - Cumhurbaşkanı seçelim mi?

  (29.05.2007) - 27 Mayıs’ın temyizi

  (28.05.2007) - İnovasyon

  (27.05.2007) - Rusya'da Risâle-i Nur

  (24.05.2007) - Merkez, uzlaşma ve demokratikleşme

  (23.05.2007) - Orta sınıfa orta yol

  (22.05.2007) - Mitinglerle cumhuriyeti öğrenmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004