Yer: Polonya.
Jan Grzebski adında bir demiryolu işçisi bundan 19 yıl önce bir trenin çarpması sonucu komaya girdi.
Tarih, Polonya’nın Komünizm rejimle yönetildiğini yazıyordu.
Ve ülkesi Avrupa Birliği’ne üye değildi.
O zaman dört çocuğu vardı.
Grzebski uyandı. Komadan çıktıktan birkaç gün sonra konuşmaya başladı. Artık el ve ayak parmaklarını da hareket ettirebiliyordu.
Kendine geldiğinde, 11 tane torunu olduğunu öğrendi.
Sonra:
Polonya, Komünizmi bir kenara bırakmış... Hatta Avrupa Birliği’ne bile girmiş şekilde buldu.
Siz 63 yaşındaki Jan Grzebski’nin sevincini hayal edebiliyor musunuz?
Peki 19 yıl önce Türkiye nasıldı?
Türkiye’de o zaman da “irtica” paranoyası var... Çünkü TÜSİAD Özal hükümetini “irtica” ile uyarıyor.
ANAP iktidarda. Gündem: Zam, PKK ve irtica! Ve dahi: Referandum.
Sırasıyla “erken seçim” kararı. Dönemin ifadesiyle, baskın seçim!
-ANAP Kongresi’nde bir saldırgan Özal’a tabanca ile ateş ediyor. Provokasyon o dönemde de var.
Yani, Grzebski gibi biri Türkiye’de kazayla şuurunu kaybetmiş ve bugün uyanmış olsa şaşırır mıydı dersiniz?
Halen;
Avrupa Birliği’ne giremedik.
Halen;
Darbe ve onun uzantıları olan “süreç” devam ediyor.
Halen;
Demokrasi tam oturmamış.
Halen;
YÖK dimdik ayakta, hatta “kız çocukların” bile okumasını istemiyor.”
Dolayısıyla bizim “hafıza kaybı” diye bir problemimiz yok! Yerimizde sayıyoruz.
Ancak;
Toplumsal bilinç kaybı yaşadığımız bir vak’a.
DOKTORLAR
Doktorlar (Show TV) dizisinin önceleri “Emergeny” yani “Acil Servis” dizisinden “arak”landığını sanıyordum.
Yanılmışım.
Fox TV’de Amerikan patentli bir doktor dizisi olan “Grey’s Anatomy”i izlerken, sahnelerin neredeyse birebir olduğunu gördüm. Karakterler bile aynı.
Senaryoyu yazan aklıevveller, “intihal” ederken biraz daha kamufle etmeli. Değil mi ama?
TRT GÖZÜYLE TOKAT
TRT-int’de “Geziyorum” köşesinde geziniyorum.
Anadolu’nun sevimli bir ilini Tokat’ı gösteriyor... İzlerken biraz hasret giderelim diyoruz.
Ama o ne?
Sunucumuz Tokat’ın şarap üreticisiyle konuşuyor. TRT sunucusunun Tokat’ın kültürel değerlerinden çok, şarap üreticinin şarabı ile ilgilenmesi hayli ilginç.
Üretici diyor ki:
“Şarap kesinlikle sofrada bulunmalı. Çünkü sıradan alkollü bir içecek değil. Elbette, fazlası zarar. Ama yemeğin de fazlası zarar değil mi?”
Bravo, ne mantık ama!
Bu kafaya göre, güneş de faydalı, ama “fazla”sı zarar!
Oksijen de faydalı, ama “fazla”sı ölüme götürür.
TRT sunucusu şarap üreticisiyle yaptığı söyleşiyi uzun uzun verirken, Tokat’ın çok gezilen “Ballıca” mağarasına az yer verdi. Öyle ki, girdi ve çıktı.
TRT sunucuları söyleşi yapacak kişileri özenle seçse hiç fena olmaz. Gezi programlarında o bölgenin kültürel ve tarihî dokusunu yansıtsa kıyamet mi kopardı?
05.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|