Komutanlar, rektörler ve Sezer tarafından eşzamanlı olarak ve paslaşma suretiyle yürütülen “irtica taarruzu” bu kez tutmadı.
Org. Büyükanıt’ın günler öncesinden duyurulup merakların odağı haline getirilen ve çok sayıda TV kanalında canlı yayınlanan konuşması da arzu edilen etkiyi yapamadı.
Erdoğan’ın Bush’la yaptığı, bize göre içi pek dolu olmayan, üstelik bazı kaygıları da beraberinde getiren görüşme öne çıktı. Ardından o tuhaf uçak kaçırma olayı da gelince, irtica gündemi tamamen kaynayıp gitti.
Olağanüstü bir gelişme olmadığı müddetçe yakın bir gelecekte irtica meselesinin yeniden ısıtılıp ortaya sürülmesi zor görünüyor.
Ancak bu demek değil ki konu tamamen gündemden kalktı ve bitti.
Hadi, toplumda hiç karşılık bulamayan, aksine 12 Mart’ı çağrıştıran mesajlarıyla hiç umulmadık kesimlerden dahi tepki alan, dahası sekiz buçuk ay sonra Çankaya’dan ayrılacak olan Sezer’in konuşmasını es geçelim.
Ama komutanların konuşmaları için aynı şeyi söylemek doğru olmaz. İspanya’da olduğu gibi siyaset yapan komutanı görevden alma noktasına hâlâ çok uzak olan hükümet, şu ortamda kendisini onlarla birlikte çalışmayı sürdürmek durumunda görüyor..
Başbakan MGK’da ve ikili görüşmelerde Genelkurmay Başkanıyla yüz yüze gelecek.
Bu toplantı ve görüşmelerde, şimdiye kadar olduğu gibi terörle mücadele, iç ve dış güvenlik meseleleri müzakere edilirken, irticanın da gündeme gelmemesi hele son yapılan konuşmalardan sonra mümkün değil.
Çünkü bu konuşmalar irtica meselesindeki hassasiyeti öteden beri bilinen askerî cenahta yeni bir birikimin oluştuğunu gösteriyor.
Hükümet askerin rahatsızlığını gidermek için ne yapacak? Başbakanın ABD-İngiltere gezisinden dönerken gazetecilere verdiği sinyallere göre, hükümet öncelikle konunun böyle aleni konuşmalarla değil, MGK’nın kapalı kapıları ardında ele alınması için çaba sarf edecek.
Ve “irticaî kadrolaşma” iddialarının yoğunlaştığı adreslerin başında gelen Millî Eğitim Bakanlığındaki durum hakkında bilgi vermek üzere Bakan Hüseyin Çelik Genelkurmay’a gönderilecek. Yanı sıra, Devlet Bakanı Mehmet Aydın kanalıyla, Diyanet’e irticanın ne olup olmadığıyla ilgili bir araştırma yaptırılacak.
Yani konu kapanmış değil. Aksine farklı bir düzlemde yeni boyutlar kazanarak sürecek.
Çelik’in Büyükanıt’a onu ikna etmek için mi, yoksa aylardır konuşulan kabine revizyonunun yine öncelikli isimlerinden biri haline getirilmek için mi gönderileceği ve Diyanet’e yaptırılacak bir araştırmanın üniversiteler başta olmak üzere mâlûm cenahta kabul görüp görmeyeceği bu süreçte belli olacak.
Asıl önemlisi ise, konuyu kamuoyuna açık tartışma zemininden MGK’nın kapalı kapıları ardına çekmenin fayda mı getireceği, yoksa son derece ciddî sakıncalara mı yol açacağı.
Biz ikinci şıkkın geçerli olduğunu düşünüyoruz; bu yüzden kaygılarımız devam ediyor.
On yıldır hâlâ içinden çıkamadığımız 28 Şubat türbülansına da kapalı kapılar ardındaki bir MGK toplantısıyla girmemiş miydik?
06.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|