“Gazetemizdeki yazarlarımızı hep takip ediyorum; ağzınıza, dilinize sağlık diliyorum. Rabbim hep sizi bu hizmette muvaffak eylesin.”
(Cevap: Bizim vazifemiz; tâkatimiz ve çapımız miktarınca, Kur’ân ve Sünnet’in siyasî ve içtimâî stratejilerini çizen çağımızın muhteşem tefsiri Risâle-i Nur’un ölçülerini yansıtmaktır. Ne olacaktan ziyade, ne olması, ne yapmamız gerektiği üzerinde tahşidât yapmalıyız. Çalışma bizden, takdir sizden, mağfiret ve tevfik Allah’tan…)
***
“Risâle-i Nur’u daha iyi anlamamıza yardımcı olan değerlendirmelerinize katılıyor ve tebrik ediyorum. Ancak, açıkça isim zikretmezseniz, daha iyi olmaz mı?” (Z.C.)
(Cevap: Değerlendirmeleriniz ve uyarınız için teşekkür ederim. Üstad, açıkça isim zikrettiğinden, hatta sandık başında “Demokratların oy pusulası hangisi?” diye sorarak da oyunu kullandığından, bizim de ona ittibâ etmemiz gerekmez mi? Tabiî ki, o böyle yapmakla, sûistimalleri ve başka partilerin kendisini kullanmalarını önlemek istemiştir. Üstad, ahrar / hürriyetçi / demokratları desteklediğini kamuoyuna açıklamış.)
***
Aziz kardeşim Halil D.
Önemli olan Üstadın çizgisini takip etmektir. Meseleyi, şahıslar bazında değil de, fikir, misyon, akım perspektifinde ele alırsak, isimlerin önemi olmadığı görülür.
***
“Yazılarınızın temelinde Kur’ân, Hadis ışığı ve Risâle-Nur parıltıları; insan, hayat, felsefe, feraset, akıl, duygu, ruh, vesâire olduğundan bir başka zevk veriyor. Siyasî konularda verdiğiniz ölçüler de gayet mükemmel. Başarılar diliyorum.” (E. Çoban/Almanya)
***
Saygıdeğer E. B. Hanımefendi,
Sorularınız, şahıslar üzerine bina edildiğinden polemiğe açıktır. Fikir, sistem, düşünce, misyon üzerine olsaydı belki karşılıklı müzakere ve mütalaa eder, bir mesafe alabilirdik.
Meseleyi şahıslar bazında götürürsek altından kalkamayız ve tartışmalar mezara dek bitmez! Çünkü, beşer şaşar, hata eder. Günahkârlardan mürekkep bir hükümet, bir parti de elbette hatalar yapabilir. İnsanları tartışırsanız, Asr-ı Saadet dahil, çok şeyi anlamak ve kabul etmekte zorlanırsınız.
Bir filozofun, “Büyük insanlar fikirleri tartışır!” dediği gibi yaparsak, hedefimize daha kısa zamanda ulaşırız.
Biz “hürriyetçi/ahrar/demokrat” misyonun desteklenmesi gerektiğini söylüyoruz. Nitekim, 30 yıl “Demokrat olun, din adına ortaya çıkmayın, mukaddes değerleri tekelinize almayın, herkesi kucaklayın” diye yazdık, çizdik, söyledik. MNP-MSP-RP-FP’den ayrılan “yeni oluşumcular” demokrat oldu, eski fikrini değiştirdi. Bu iyi bir gelişme idi. Ancak, bir yanlıştan çıkıp, bir başka yanlışa saplandı.
Türkiye’de 1908’den günümüze kadar, ana akımlar müstesnâ, yaşayan olmamış, hayatiyetini devam ettiren olmamış. Ana akımlar da, “CHP (diktatörlüğü ve sekülarizmi temsil eder), Milliyetçiler (asabiyete, ırkçılığa ve milliyetçiliğe dayalı akım), din adına ortaya çıkanlar ve hürriyetçiler/demokratlar.” (Emirdağ Lâhikası, s. 422.)
Üstadın, dört parti dediği, dört zihniyet, dört akım, 1908’den bu yana geliyor. Ve bunlardan ayrılan hiçbir parça, muvaffak olamadı, söndü gitti. ANAP, DTP, MP, SHP, DSP, İslâm Demokrat Partisi ve yüzlercesi…
***
TAZİYE: Merhum Mustafa Türkmenoğlu ve Kâmil Acar’a rahmet, mağfiret; akraba ve dostlarına sabır-ı cemil niyaz ederim.
***
TEBRİK: Mübarek üç aylarınızı tebrik eder; camiamız, milletimiz ve İslam âlemi için hayırlara; insanlık için hidayete vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.
16.07.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|