Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Tesbihatta “sâdıkîn” ifadesi



Malatya’dan okuyucumuz:

*“Tesbihatta geçen ‘sâdikîn’ ifadesinin mânâ ve hikmeti nedir? Bu ifadenin içine kimler girer, kimler girmez?”

Namaz Tesbihatında ‘şerlerden istiâze’ bölümünde; Cehennem ateşinden, Rabb-i Rahîm’imize şu ifadelerle sığınırız: “Allah’ım, anne ve babamızı, akrabalarımızı, ecdadımızı, sevdiklerimizi, muhlis mü’minleri ve Kur’ân ve îman hizmetinde bulunan sâdık Nur Talebeleri’ni Cehennem ateşinden muhafaza eyle!”

Afv ve kabul için talep ve duâ bölümünde ise; Erhamü’r-Râhimîn’den Cenneti isterken; sırayla, kendimiz için, ismiyle Üstadımız için, anne ve babamız için; daha sonra ‘sadık Nur Talebeleri’ için; hemen ardından devamla; erkek kardeşlerimiz için, kız kardeşlerimiz için, akrabalarımız için, ecdadımız için ve iman ve Kur’ân hizmetindeki muhlis mü’min dostlarımız için Allah’ın affını, fazlını ve Nebiyy-i Muhtar’ın (asm) şefaati ile Rabb’imizin Cennet’ini istiyoruz.

Resûlullah’a (asm) ve âl ve ashabına salât ve selâm gönderdiğimiz bölümde de; Allah Resûlüne (asm) ağaçların yaprakları miktarınca, denizlerin dalgaları adedince ve yağmurların katreleri sayısınca, milyonlar def’a salât ve selâm gönderdikten sonra; ehl-i îman için Allah’ın mağfiretini, rahmetini ve lütfunu istiyoruz. Ezcümle; bu cümlede ismi veya sıfatı geçenler; başta kendimiz, sonra ismiyle Üstadımız, sonra annemiz ve babamız, daha sonra da ‘sadık Nûr Talebeleri’dir. Burada isim ve sıfat arasında aslında hiçbir fark yoktur. Sıfatı zikredilip, ismi zikredilmese duâ sahibine ulaşabileceği gibi; ismi zikredilse ve sıfatı zikredilmese Allah’ın izniyle yine ulaşır. Hem ismi, hem sıfatı zikredildiği zaman, daha evlâ bir şekilde duâ “çift taleple” inşaallah sahibine ulaşır.

İsm-i Azam’ın tercümanı olan duâ ve istiâze bölümünün sonunda da; Rabb-i Zü’l-Celâl’i bütün noksan sıfatlardan tenzih ettikten, ta’zimde ve takdiste bulunduktan sonra; Rabb’imizin bize, ismiyle Üstadımıza, annemize ve babamıza, erkek kardeşlerimize, kız kardeşlerimize, hâlis dostlarımıza, hâlis arkadaşlarımıza ve hâlis Nûr Talebelerine ecir ve bereket lütfetmesini ve bütün Cehennem ateşinden muhafaza etmesini; nefsin ve şeytanın şerrinden; cinlerin ve insanların şerrinden; bid’atın, dalâletlerin, dinsizliğin ve azgınlıkların şerrinden de muhafaza kılmasını niyaz ediyoruz. Buradaki duâ ibârelerinde her ne kadar “Talebe-ti Resâili’n-Nûr” ifâdesi ile beraber “sâdıkîn” ibâresi geçmiyorsa da; bundan iki kelime sonra gelen ve “ehbâbenâ” ya ait olan “el-Muhlisîn” ifâdesi vav-ı atıfla “rufekâenâ”ya bağlandığı gibi, aynı zamanda “Talebe-ti Resâili’n-Nûr” ibâresine de bağlanmış oluyor. Binâenaleyh burada da, neticede “ihlâs” kavramına yapılan vurgu ön plâna çıkıyor.

Sadakat ve ihlâs sıfatları tevfik ve hidayetin olmazsa olmaz şartlarındandır ve birbirini tamamlayan iki verimlilik ve muvaffakiyet sıfatıdır. Dünyevî-uhrevî hangi işte olursa olsun sadakat ve ihlâs olmadığında ne verim almak mümkündür; ne de muvaffak olmak! Dolayısıyla dünya işlerinde bile, vazgeçilmez birer “sır ve tılsım” hüviyetinde bulunan bu iki sıfatın, âhiret işlerinde, îman ve Kur’ân hizmetinde ve Allah rızâsının talep edildiği her işte daha ehemmiyetle aranacağı şüphe götürmez. Burada, İhlâs Risâlesinin girişine alınan âyet-i kerime ve hadis-i şerifi hatırlamakta yarar var: Ayet-i Kerimede dine ihlâsla bağlanmak vurgulanıyor ve Allah’a ihlâsla ibadet edilmesi emrediliyor.1 Hadis-i Şerifte ise; “İnsanlar bilmedikçe, bilenler yaşamadıkça, yaşayanlar da ihlâslı olmadıkça helâk olurlar! İhlâslı olanlar da her an onu kaybetme tehlikesi ile yüz yüze bulunmaktadır” buyuruluyor.2

Netice olarak; dinde ihlâs ve sadakat şarttır. Nur talebeliğinin de iki önemli esasıdır.

Dipnotlar:

1- Zümer Sûresi, 39/2-3

2- Bakınız:Lem’alar,S.152

09.05.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.05.2007) - Kısa... Kısa...

  (07.05.2007) - Muhtelif sorular

  (06.05.2007) - Sekine duâsı

  (05.05.2007) - Evlât kokusu, Cennet kokusundandır

  (04.05.2007) - Nefsin Allah sevgisine mazhar olması

  (03.05.2007) - İstihare namazı fal değildir

  (02.05.2007) - Risâle-i Nur'a göre namaz

  (01.05.2007) - Ebedî saadetin gerekçesi

  (30.04.2007) - Kur’ân’da Kıyamet sahnesi- 2

  (29.04.2007) - Kur’ân’da Kıyamet sahnesi- 1

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004