Amerika Irak işgalinin dördüncü yılına girdi.
Rakam vermeye gerek yok. Bilânço ortada.
Amerikalılar Irak’lı aileleri paramparça ediyor, öldürüyor.
Ama ya kendileri?
Bakalım:
Amerika’da boşanmaların çoğalması ve çocuksuz hayat trendi, kaygıları arttırıyormuş. (Zaman)
Evet, gelecekle ilgili kaygıları varmış Amerikalıların.
İstatistikler tehlikeye işaret ederken, bilim adamları, din adamları ve yazarlar da toplumsal hastalıkları teşhis edip çözüm yolları arıyorlarmış.
Din adamı ve yazar Robert C. Morris, Amerika’da boşanma oranlarının yüksek olmasının sebeplerini sayarken ilk sırada “dinî inançlardaki zayıflamayı” gösteriyormuş.
Erkek ve kadınların evlenmeden çocuk sahibi olma yolunu seçtiklerinin bu akımın ise sosyal hafıza kaybına sebebiyet verdiğini ifade ediyor yazar Morris.
Morris ilâve olarak geçmişte uygulanan evlilik dışı ilişkileri teşvik eden politikaların bugün kötü sonuçlar verdiğine işaret ediyor.
Şimdi Amerikalılar toplumun bütün kesimlerini aile bağlarını güçlendirmek için çalışıyorlarmış.
Morris’in sözlerini altını çizerek veriyorum:
“Günümüzde kadın ve erkekler her şeyden önce kariyer sahibi olmak istiyorlar. Kadınlar da kariyer sahibi olmanın peşindeler. Gençler daha geç evleniyorlar ve kariyeri öne koyuyorlar. İşkadınları ve bazı profesyonel kadınlar da uzun süre çocuk yapmadan bekleyebileceğini düşünüyor.”
Özgürlük adı altında aileleri paramparça eden bir ülkenin içine düştüğü vahim durum.
Ne demişler; etme bulma dünyası!
ERBİL EŞİTTİR REZALET!
M. Ali Erbil’in programında yine bir rezalate imza atıldı... (Aşk Olsun, Show TV)
Bunun savunulacak yanı kalmadı artık.
RTÜK gerekeni yapacaktır elbet.
Ama bu kadarına “pes” demiyor, artık “yuh” diyoruz.
YENİ HAYAT
Size sadece bir haber sunuyorum:
“Manken Selin Toktay geçen yıl Kayserili işadamı Ali Rıza Özderici ile gizlice evlenmiş ve gece hayatından da elini eteğini çekmişti. Beş vakit namaza başlayan Toktay, şimdi eşiyle birlikte Umre’ye gitme hazırlıkları yapıyor. Çift, önümüzdeki günlerde Umre’ye gidip Aralık ayında da Hac görevini yerine getirmeyi planlıyor.” (Takvim)
Mankenlerin bu ani dönüşü neden diye sorduğunuzda ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:
İçinde bulundukları durumu görüyor ve tiksiniyorlar. Bir fırsatını buldukları anda, kaçıyor ve fıtratları üzerine hareket ediyor. Huzuru dini yaşantılarında buluyorlar.
Allah yolunu açık etsin!
METİN UCA’NIN CUMHURBAŞKANLIĞI
Şimdi televizyon programcısı Metin Uca’nın Cumhurbaşkanlığına aday olması gülünç bir haber olarak düşünülebilir.
Söylediklerine de gülünebilir.
Diyor ki:
“Ortak akıl ve uzlaşma Cumhurbaşkanı seçilmeli.”
İyi, güzel. Başka?
“110 milletvekili konusunda umutluyum. İktidar partisi dahil, görüştüğüm kişiler var.”
Başka:
“Bu, bir cüret, bir kalkışma ya da eğlenceli bir girişim değil, sadece demokratik hakkı kullanma girişimi hiç değildir. Bu, çözümsüzlüğe ve Türkiye’nin hızla gitmekte olduğu tıkanmaya karşı duyarlı bir girişimle yeni arayışlara kapı açma çabasıdır. Bu nedenle ben ciddî ve umutluyum” diyor. (Basın)
Hatta, adaylığı için “ciddî bir maddi güç” ayırdığını anlatan Uca, evini de satışa çıkarmış.
Bütün bunlar komik gelebilir.
Ama 10. Cumhurbaşkanı Sezer’in icraatları kadar komik olamaz.
“Kamusal alan” komedisini hatırlayın.
Başka birşey söylemiyorum.
24.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|