Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Papa: Yanılmaz, yanıltır



Güya aklî zeminden veya çizgisinden İslâmı eleştiren Papa 16’ncı Benedict aslında yanılmazlık ve dogma konusunda tam da aklın karşısında yer almaktadır. Yanılmazlık doktrini çeşitli evrelerden geçmiş ve 1870 tarihinde bir dogma olarak kabul edilmiştir. 1962-1965 tarihleri arasında yapılan İkinci Vatikan Konsili toplantılarında mesele bir kez daha gündeme gelmiş. İçeriden Papa’nın yanılmazlık dogmasına itiraz edenler çıkmış. Bunlardan birisi olan bir nevi aforoza uğrayan Katolik ilahiyatçılardan Hans Küng, bu meseleye itiraz etmiş, ama sözü dinlenmemiştir. Bu yüzden de ileriki süreçte bir çok badire ile karşı karşıya kalmıştır.

Vatikan’ın tarihî seyri içinde yanılmazlık ve dogmanın yeriyle ilgili Murat Belge Radikal’de şunları yazdı: “İsmet Berkan da Papa’nın ‘yanılmazlık’ öğretisine atıfla, ‘Onlar özür dilemez, ancak üzülürler’ diyor. Evet, kilisenin böyle bir ‘dogma’sı da oldu. Ama sahiden ilginç ve ironiktir: herhangi bir konudan çok ‘İtalya’nın Birliği’ konusunda tavır almak ve taraf olmak konumunda kalan IX. Pius’tur bu ‘dogma’yı onaylatan. Şüphesiz çok eskiden beri ve biraz da kişiliğe göre, Papalar hiç yanılmaz gibi konuşmaya alışmışlardır. Bir Papa’nın sözünü (tabiî çok zaman aynı anda icraatını) bir başka Papa’nın ‘geri alması’ bile, onu incitmeyecek ve daha önemlisi cemaat üzerinde, kurumun yanlış yaptığı izlenimini çıkarmayacak incelikler içinde gerçekleşirdi. Başta İtalyanlar IX. Pius’un İtalya’nın siyasî birliğinin kurulmasından yana olduğunu düşünmüş, o da onlara böyle düşünmeleri için bol bol malzeme vermişti. Ama İtalya’nın siyasî birliği ile Papa’nın dünyevî iktidarının bağdaşmadığı anlaşılınca, Papa topraklarının derdine düştü. Sonuna kadar da—yani ölümüne kadar—sarayından çıkmayarak, somut durumu protesto etti. Bugün İtalya ile Vatikan arasındaki devam eden anlaşmayı gerçekleştiren kişi, Mussolini’dir! Hoş olan, ‘Papa’nın Yanılmazlığı’nı ‘dogma’ haline getiren IX. Pius’un bunu başarmasından epey kısa bir süre sonra onca savaş verdiği İtalya Birliğinin de kurulmuş olmasıdır. Tarih, çok zaman ciddî, kimi zaman hatta fazlasıyla trajik bir figürdür. Her neyse, bu ‘dogma’ artık resmen geçerli değil. Herkesin pek bir sevdiği anlaşılan Polonyalı Papa’mızdan bu yana, Vatikan oldukça muhafazakâr ellere teslim edilmiş oldu. Bu eller, doğal olarak, resmen ilga edilmiş olsa da, ‘yanılmazlık’ inancını ayakta tutmaktan yana olacaklardır…”

***

Peki söylendiği gibi İslâmda da benzeri dogmalar var mıdır? Bu hususta Zaman’dan Ali Ünal ‘Dogma, dogmatiklik ve nass’ başlığı taşıyan yazısında (25.09.2006) şunları yazmış: “Bir Müslüman olarak insanı Papa’nın sözleri kadar üzen husus, dinimizi gerektiği gibi bilemeyişimiz, ona hâlâ başka pencerelerden bakmamız ve ne yazık ki bu pencereleri de yeterince tanıyamayışımız. Bu bakış açısının sebep olduğu hatalardan biri, meselâ İslâmı da kısmen de olsa dogmatik görmemiz. Dogma, bir kişi veya kurum tarafından konulan ve o kişi veya kurumun sahip bulunduğu mevki, makam ve statü sebebiyle mutlak doğruluğuna inanılan kaide demektir. Dogma sorgulanmaz, aklın, ilmin ve mantığın terazisinde tartılmaz. Doğruluğu ve doğruluğunu kabul, tamamen sübjektiftir. Bu açıdan, meselâ Papalık kurumundan kaide niteliğinde sâdır olan her söz dogmadır. Mevcut İnciller dahil Kitab-ı Mukaddes’te teslis başta olmak üzere Hıristiyanlığın ana inanç esaslarını doğrulayacak, destekleyecek açık bir ifade bulunmadığı için zamanla Kitap yerine Kilise’nin ne dediği önemli hale gelmiş, öyle ki, “Kitab-ı Mukaddes’i anlatmak, yaymak şüpheye yol açar. Kitab-ı Mukaddes’e yakın duran, Katolik inancına ve Katolik Kilisesi’ne uzak olur” anlayışı gelişmiştir. Bu sebeple, diğer papaların, hattâ bizzat kendisinin daha önceden vazettiği esaslarla çelişse bile, herhangi bir Papa’nın herhangi bir zamanda söylediği bir söz mutlak doğru kabul edilir. Meselâ, önceki Papa, 2000 yıllık Hıristiyan inancının tersine olarak, Hz. İsa’yı (as) Yahudilerin öldürmediğini söylemiştir ve artık bu, bir başka Papa başka beyanda bulununcaya kadar doğrudur, yani bir dogmadır.

İkinci olarak nass, asla dogma demek değildir; nass, o anlamda kullanıldığı olsa bile, kaide de değildir. Nass, mânâsı açık, beyan buyrulduğu yerde zahiriyle başka beyana ihtiyaç olmadan anlaşılan Kur’ânî ifadedir. Nassın altında zâhir, üstünde müfesser ve muhkem nitelikli Kur’ânî ifadeler vardır. Maalesef, kavramlarımıza yabancıyız. Daha önce imam-hatiplerde bile okutulan bu konular, ‘dogmalara karşı’ cumhurbaşkanının çok sevdiği YÖK’ün en dogmatik kararlarıyla artık ilgili okullarda bile okutulamaz hale geldi...”

***

Papa öyle bir konumdan konuşmuştur ki kendisini bağlamıştır. Sıkışmış vaziyettedir. Ne ileriye ne de geriye gidebiliyor. Masum ve yanılmaz olan Papa nasıl özür diler? Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu durumda faraza o yanlış yapsa da özür dilemek başkalarına düşer. Yanılmayan, ama yanıltan Papa 16’ncı Benedict Hazreti Meryem’le alâkalı bir kitap yazmış. Siyon’un kızı. Gerçekten de Hazreti Meryem Papa’nın bahsettiği gibi Siyon’un kızı mıdır? Yoksa burada da kudsî kavramları kudsiyetinden arındırıyor mu? Benazır Doğu’nun kızı, Ümmü Gülsüm Doğu’nun yıldızı ise Meryem de öyledir!

03.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.09.2006) - Hangi mütekabiliyet?

  (28.09.2006) - Kılıcı aforoz etmek

  (27.09.2006) - Pasifizm dersleri

  (26.09.2006) - İslâm ve kılıç

  (25.09.2006) - Regensburg miladı

  (24.09.2006) - Diyalog, birlikte yaşam ve uzlaşma

  (22.09.2006) - Diyalog ve monolog

  (21.09.2006) - Sukunetin bedeli

  (20.09.2006) - Papa, İslâm ve Türkiye

  (19.09.2006) - Papanın şifresi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004