Mehmet Soysal (TGRT Haber Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni), Washington’da bulunan Amerika’nın Sesi televizyonu ile başlattığı iş birliğinin giderek artmasının memnuniyet verici olduğunu söylemiş.
Amerika’nın Sesi Televizyonu Genel Müdürü David S. Jackson’u ziyaret eden Mehmet Soysal, iki kurum arasında “güçlü bir ilişki”nin yaşandığını söylemiş.
Yani: TGRT Haber ve Amerikanın Sesi bir işbirliğine gitmiş.
Her hafta Pazar günleri yarım saatlik Gündem programı ile Amerika’nın nabzını tutacak ve gelişmeleri TGRT Haber aracılığı ile Dünya’ya aktaracak... Yani, ABD askeri Irak’a bomba yağdırdığı zaman, biz onu TGRT’den çok rahat bir şekilde izleyebileceğiz. Yahut Amerikalıların “silahlanmaya ayırdığı bütçe kongrede görüşülürken” onları izleyip haber sahibi olabileceğiz. Ne güzel “işbirliği” ama...
Amerika’nın haber kanallarına “kıran” mı girdi? Bütün dünya haber kanalları zaten ABD’nin kontrolünde değil mi?
TGRT’nin sloganını bilmem hatırlatmama gerek var mı:
“Gör bak daha neler olacak?”
ZİDANENİN AÇIKLAMASI
Ve Zidane beklenen basın toplantısını yaptı. Açıklamada İtalyan futbolcunun kendisine küfrettiğini doğruladı.
“İnsanlardan özür diliyorum. Ama pişman değilim” diyor. Zinedine (Zinet) Zidane:
“Bu olayı TV’de gören çocuklardan özür diliyorum. Hareketimin affedilir tarafı yok. Elbette yapılmaması gereken bir hareketti. Bunu açıkça ve yüksek sesle söylüyorum. Zira olay 2-3 Milyar TV seyircisi ve milyonlarca çocuğun gözleri önünde oldu” diyor.
Ne hikmetse ünlü dudak okuyucuların ısrarla üstünde durduğu “terörist” lafına girmedi. Belki de gelecekteki kargaşaya yol açmamak için. Kim bilir?
KATLİAMIN ARDINDAN
Bosna Derneği Başkanı Hüsnü Kılıç, Bosna’da yaşananları gözyaşlarıyla anlattı. (Güne Bakış, Haber7)
Katliamı anlatırken, dünyanın sessiz tavrına da dikkat çekti.
Fransa’nın bu katliamda büyük rolü olduğunu anlatırken Hollanda hükümetinin de katliamda payı olduğunu söyleyerek, “savaş suçu” işlediğine dikkat çekti.
Fransa’nın o dönemdeki Cumhurbaşkanı Mitterand’ın ortaya koyduğu tavrın Sırpların katliamının önünü açtığını ileri sürdü.
Hele, Kılıç’ın savaşın yaşandığı dönemde kurtulacakları umudu ile barış gücü askerlerine sığınan Bosnalıların ertesi gün kurşundan geçirildiklerini, cesetleri yerlerinden çıkarırken yaşadıklarını anlatırken de gözleri doldu.
Ama bu dünya kime kalıyor ki:
Katliamda şehit edilen mazlumlar bir mertebe kazanırken, buz gibi yüzüyle Mitterand ve kasap Miloseviç’in de öte dünyada olduğunu hatırlatalım.
BİR ÖMÜR BOYU MÜPTEZELLİK
CNN Türk, Duygu Asena’nın hayatını “Bir yudum İnsan”da verdi.
Evet, insan hayatı gerçekten bir yudum kadar kısa. Şu kısacık ömrüne neler sığdırmış diye baktığınızda, “Cinsellik, tabuları yıkmak, aşk/meşk yazıları ve kadına dair mahrem ne varsa…” diye hafızalarda kalan…
Asena ömrünü, “cinsellik,” “tabuları yıkmak,” “kadın hakları” gibi bu milletin “bam teline” dokunanlar konulara adamış.
Müstehcen yayınların gün be gün artmasından, müptezelliğin alıp başını gitmesinden acaba ne kadar sorumlu?
ET PAZARI
Her yaz geldiğinde, ekranlar et pazarına dönüşür. Gazeteler zaten sabıkalı.
Ekranlar, sağlık veya zayıflama haberi bahanesiyle, haberleri izlenmeyecek hale getirirler…
Hele ki, her sezon ünlü şarkıcıların muhakkak “paparazzi”lik resimleri basılır. Kameralar görüntü alabilmek için birbirini çiğner. Halbuki, bütün bunlar danışıklı dövüş.
Hele şımarık bir şarkıcının “Şimdilik bu kadar, benden daha fazlasını beklemeyin” diyen küstah tavrına ne demeli?
Allah’ım sen aklımıza mukayyet ol!
14.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|