İsmet Bey: “İşârâtü’l-İ’câz’ın 43. sayfasındaki suâle verilen cevapta ‘Üç şey içtimâ ederse beş olur’ deniyor. Bu nasıl oluyor? Açıklar mısınız?”
Maddî olsun, manevî olsun, her şeyde ve her hususta yardımlaşmanın ve el birliği yapmanın büyük bir güç meydana getirdiğini ve büyük bir kuvvet yoğunlaşması sağladığını kaydeden Bedîüzzaman Hazretleri, bunu aksetme ve yansıma sırrıyla izah eder. Saîd Nursî Hazretleri beyan eder ki, az şey bile bir araya gelse, yansıma sırrıyla çok hükmünde olur. Üç güzellik yan yana gelse beş güzellik gibi tesir meydana getirir. Beş şey bir araya gelirse, on hükmüne girer. On şey birleşirse, kırk katı kadar bir güç meydana getirir. İki aynayı birbirine mukabil tuttuğunuzda, birbiri içinde sayısız aynalar görünür. Keza iki-üç güzel şey birleşirse, çok güzellikler onlardan doğar. Bundandır ki, insanın içinde yardımlaşmaya, birleşmeye ve kaynaşmaya fıtrî bir meyil vardır.1 Nitekim Cenâb-ı Hak insanlara iyilikte yardımlaşmayı ve el birliği yapmayı emreder.2
Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm Mekke’nin fethi için sefere çıktığında Kubeyd mevkiinde konakladı ve burada ordusunu savaş düzenine koydu. Sancaklar ve bayraklar bağlayarak onları bölüklere ayırdı. Gece olunca da her bir askere ateş yakmasını emretti. Bir anda on bin asker tarafından on bin ateş yakıldı. Ateşler göz kamaştırıcı bir manzara oluşturmuş, Mekke’ye muhteşem bir ateş donanması olarak gözükmüştü. Yüz binlik bir ordu ihtişamı vermişti. Hiçbir şeyden haberi olmayan Mekkeli müşrikler dehşete ve telâşa girdiler, Mekke’nin çepeçevre sarıldığı korkusuna kapıldılar. Bu muhteşem orduyla savaşmak yerine teslim olmaya razı oldular. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm da Mekke’ye kan akıtmadan girdi ve herkese af ilân etti. Affedilenler bir bir gelip İslâm dîni ile şereflendiler.3
***
İstanbul’dan okuyucumuz: “Pazarlamacıyım. Sürekli değişik illere çıkıyorum. Sürekli seferî miyim? Namazları seferî mi kılmalıyım?”
Esas olan ibadet yapmaktır. Esas olan namazı vaktinde kılmaktır. Seferîlikle ilgili esaslar, seferî halde iken zor durumda kalanlara mahsus kolaylaştırıcı birer hükümden ibarettir. Bir yolcu seferîlik hükümlerini, ihtiyaç duyarsa uygular. İhtiyaç duymayıp uygulamadığı zaman ise, namazını ifsat etmiş olmaz. Yeter ki namazını kılsın; namazı dört mezhebe göre sahihtir.
Siz, ikamet durumunuza göre doksan kilometreden uzak illere on beş günden az süreli kalmak üzere çıktığınız zaman seferî sayılırsınız. Böyle yolculuklarınızda zaman darlığı çektiğiniz ve ihtiyaç duyduğunuz yerlerde namazı kısaltarak kılabilirsiniz. İhtiyaç duymadığınız zamanlarda ise, namazı kısaltmadan kılmanızda bir sakınca yoktur. Her ikisine de mezheplerden müsaade vardır. Yalnız, namazı bırakmayınız; kâfidir.
***
Eyüp Bey: “Dili peltek birisi namazda kıraati nasıl yapar? Eksik okuma ile namazı sahih olur mu? Olmadı diye vesvese konusu yapılır mı?”
Dilin peltekliği bir özürdür. Özür sahipleri ise, özürleri derecesinde mazurdurlar, masumdurlar. Bilindiği gibi Peygamberlerden Hazret-i Musa Aleyhisselâm’ın dili de ağdalı idi ve Cenâb-ı Hakka şu duâyı yapmıştı: “Rabbi’şrahlî sadrî ve yessir lî emri, va’hlul ukdeten min lisanî, yefkahû kavlî.” (Rabbim, gönlüme genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını çöz. Ki sözümü anlasınlar.”4 Cenâb-ı Hak da Hazret-i Musa Aleyhisselâm’ın duâsına karşılık: “Ey Musa! İstediğin sana verildi” buyurmuştu.5
Kur’ân-ı Kerim birçok âyetinde, teklif-i mâlâyutak olmadığını ilân eder.6 Yani İslâm bize gücümüzü aşan bir şeyi yapmamızı teklif etmez; bu konuda bize kolaylık tanır. Yani özür sahibiysek eğer, yapabildiğimiz kadarından sorumluyuz. Yapabildiğimizi yapmaya çalışalım; yeter. Cenâb-ı Hakkın, eksiklerimizle kabul edeceğinden umudumuzu kesmeyelim. Allah’ın, bizim amelimizden ziyade, kalbimize baktığını unutmayalım.
Dilimiz peltek ise eğer; bir yandan duâlarımızı eksik etmeyelim ve Cenâb-ı Mevlâ’mızdan dilimizin düzelmesini isteyelim, bunun için gerekirse ve bir çare varsa doktora gitmeye devam edelim; diğer yandan yapabildiğimiz kadar ibadetlerimize devam edelim. Endişeye ve vesveseye asla yer vermeksizin, yapabildiğimizle amel edelim. Olmadı diye vesvese konusu yapmamıza asla mahal yoktur. Özürden dolayı eksik okuma ile namaz bozulmaz; namaz inşallah sahihtir.
Dipnotlar:
1- İşârâtü’l-İ’câz, s. 43. 2- Mâide Sûresi, 5/2. 3- Suruç, Salih, Peygamberimizin Hayatı, 2/488. 4- Tâhâ Sûresi, 20/25–28. 5- Tâhâ Sûresi, 20/36. 6- Bakara Sûresi, 2/233, 286; En’am Sûresi, 6/152; A’râf Sûresi, 7/42; Mü’minûn Sûresi, 23/62; Talâk Sûresi, 65/7
28.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|