Genelkurmay eski başkanı, emekli orgeneral Doğan Güreş’in sözlerini yadırgamamak mümkün değil.
28 Şubat döneminde bile bu kadar “anti-demokrat” bir kafa yapısı taşımıyordu. En azından öyle biliyorduk. Habertürk’te Melih Meriç’in konuğu olan Güreş, 28 Şubat'la ilgili sözleriyle bizi şaşırttı.
Ne demek “Suudi Arabistan elbiseli insanlar dolaşıyor” cümleleri?
Ne demek; “irtica” soslu sözleri? Düşün-meden edemiyoruz. "Acaba ‘asker’ mantığı, diğer duyguları bastırıyor mu?" diye.
CUMHURİYET
Cumhuriyet gazetesi haftalardır manşetinin üzerinden:
“Tehlikenin farkında mısınız?” diyordu.
Bu reklam spotunu ekranlara taşıdı Cumhuriyet...
Gelen şikâyet üzerine RTÜK bunu, sanıyorum bugünkü kurul gündemine alacak.
Mevzuata aykırı mı değil mi, onu konuşacak. Karar ne olur bilemem.
Bu toplantıda herhangi bir aykırılık tespit edilmesi halinde reklamı yayınlayan kanallara ceza verecek.
Kuşkusuz RTÜK, bulunduğu konjonktür itibariyle, Cumhuriyet gazetesinin “cumhurbaşkanlığı konusuna vurgu yapması”nı esas alarak reklamın mevzuatına aykırı bir içerik bulunmadığı yönünde karar verebilir.
Şunu söylemek gerekirse;
Cumhuriyet gazetesinin bu reklam görüntüleri, milletin mevzuatına aykırı. Kemalist ve 27 Mayıs darbesine çanak tutan bir gazetenin gerçek Cumhuriyeti tekel altına alması ne derece doğru?
Asıl bölücülük yapan, “Tehlikenin farkında mısınız?” diyenler.
UMARIZ REKLAM DEĞİLDİR
Yarışma programlarını harekete geçiren unsur; sansasyondur.
Türkiye’deki televizyon programlarını kastediyorum.
Bu yarışmayı istismar eden, ya yarışmacı yahut jüri üyeleridir nedense.
Popstar Alaturka(Star TV) finalistlerinden bir yarışmacının canlı yayında babasının akciğer kanseri olduğunu söylemesi, “oy”a tahvil etmenin bir yolu mu?
Yahut, Popstar(!) Armağan Çağlayan’ın bunun üzerine yarışmacı finaliste neden 10 tam puan verdinız?” sorusuna:
“Benimki özel nedenden, çünkü benim de babam 1,5 yıldır komada” deyip gözyaşı dökmesi... İnsanî unsur bir yana, umarım, reklam kokan hareketler değildir.
RATİNG KORSANLARI
Bu korsanlar başka. Öyle gözlerine bant geçiren, savaş gemilerine binip kurukafa bayrak çekip, yalın kılıç denizde gördüğü her gemiye dalan cinsten değil...
Bunlar rating korsanı.
Bir AGB görevlisinin, küçük kanallardan kırptığı rating paylarını ciddi paralar karşılığı büyük kanallara yama yaptığını söylemesi tartışmayı beraberinde getirdi.
Peki bu nasıl oluyor?
AGB Nielsen’in bilgi işlem biriminde çalışan bir kişi, “Ciddi paralar karşılığında, küçük kanallardan kırpılan reytingler, bazı büyük kanallara yönlendiriliyor” iddiasını bir televizyon kanalının yöneticisine bildiriyor.
Yönetici bu iddiaları, diğer televizyon kuruluşlarının genel müdürlerini çağırarak gündeme taşıyor... Televizyon yöneticileri iddiaların çok ciddi olduğunu ve en kısa sürede tatmin edici bir sonuç alınmasını talep ediyor.
Kuşkusuz bu ölçüm raporlarında benzer iddialar çıkmış, ama bir türlü ispat edilememişti. (Adem Yavuz Arslan’ın haberi, Bugün)
Eğer doğruysa, derhal hukukî işlemlerin yapılması gerekiyor. Yok eğer, işin içinde “medya savaşı” varsa, işte orada durmak lâzım... Çünkü “bilgi işlemci” niye bu güne kadar bekledi? Hem neden çok izlenen bir kanalın patronunu arıyor?
Bu spekülasyonların altından ne çıkacak doğrusu merak ediyorum.
07.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|