İslâma hizmet dünyanın her tarafında ve sür’atle devam ediyor. Biz de nasiplendiğimiz kadarını sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Florida-Tampa’da Araplar tarafından “Sligh” adında bir cami kurulmuş (caddenin isminden dolayı bu şekilde söyleniyor, asıl adı: İslamic Society of Tampa Bay Area, kısaca ISTABA). Birden çok cami ve mescidin bulunduğu bu şehirde “Sligh camisi”ni önemli kılan, aynı zamanda eğitim ve kültür merkezi niteliği taşıması. Bu camide her hafta sonu çocuklar ve yetişkinler için çeşitli kurslar veriliyor. Çocuklara yönelik olarak; Din dersi, Kur’ân eğitimi, Arapça, yetişkinler içinse yine Arapça, fıkıh, tefsir, İslâm tarihi gibi dersler yer alıyor. Birçok aile her hafta sonu çocuklarını da alarak bu camiye geliyorlar.
Burada eğitim veren kurs hocaları, ya Amerika’da doğmuş büyümüş ya da yıllardır Amerika’da yaşamış Mısır, Suriye kökenli, en az master düzeyinde eğitim almış ve yine en az iki dil bilen hocalar.
Size özellikle bahsetmek istediğim İslâm tarihi ve tefsir hocası Sister Suzan, bizzat öğrencisi olma şerefine nail olduğum için kendimi çok şanslı addediyorum. Neden?
İslâm tarihi eğitimim ailede başlamış, üniversitede de akademik olarak devam etmiş olmasına rağmen, hayatımda bu kadar duygulu ve içten bir Bedir Savaşı, Mekke’nin fethi dinlememiştim. Sanki o günlere geri gittim.
Aynı zamanda, ‘bir günü diğerine benzeyen ziyandadır’ düşüncesiyle her hafta İslâmî yaşayışımıza bir güzel şey daha katmak için bizlere söz verdirtir, kendi yapmadığı birşeyi asla bizden talep etmezdi. “Duha namazı, mutlaka kılınacak! Arkadaşlar, (tamam eyvallah), subhanallah, elhamdülillah ve sâlâvat-ı şerife getirmek unutulmayacak!”, (çok şükür bu da tamam). Ama hergün “Bakara Sûresi” okumak? Bunun sözü nasıl verilir? Çoğu zaman bir sayfa bile okumaya vakit bulamazken. Biz bu şekilde “Nasıl olur, bu çok zor” tepkisini sınıfça verince, “Hz. Muhammed (asm) Bakara Sûresini namazda okurdu, ne var ki bunda” şeklinde cevap vermiş, daima yukarı bakmamız gerektiğini ikaz etmişti.
Yaklaşık yirmi kişilik olan bu dersimize bazen Hıristiyanlar da katılıyordu. Hatta bir Hıristiyan arkadaşın üç-dört hafta geldikten sonra Ramazan’ın ilk günü Müslüman olduğunu açıklaması ve ilk orucunu tuttuğunu söylemesi bizleri çok duygulandırmıştı.
Otuz yıldır Amerika’da yaşayan Sister Suzan ile sizler için küçük bir söyleşi yaptık. İşte bu söyleşiden bazı notlar:
*Dini dersler vermek nereden aklınıza geldi ve camide ne kadar zamandır ders veriyorsunuz?
Camide Arapça konuşmayan kişilere din dersi vermeye başlayalı altı yıl oldu, Bazı üniversite öğrencileri benden onlara İslâmı öğretmemi istediler ve İslâm hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istediklerini bildirdiler. Ben de bu sebeple başlamış oldum.
*Bu ülkede yaşarken dinî açıdan hiçbir saygısızlıkla karşılaştınız mı?
Hayır, aksine hep pozitif ve destekleyici tepkiler aldım.
*Müslümanların dünya üzerindeki imajı hakkında ne düşünüyorsunuz?
İşin politika kısmını bir tarafa bırakırsak, bence insanların çoğunluğu İslâmı iyi bir din olarak görüyor ve git gide İslâma girenlerin sayısı artıyor. Allah’a çok şükür şu anki durumun bundan on yıl öncesine göre çok daha iyi olduğuna inanıyorum.
*Sizce İslâmiyeti yaşamak geride kalmak anlamına mı geliyor?
Hayır, dinlerini yaşayan insanların gerici olarak düşünülebileceğine inanmıyorum, çünkü dinini yaşayan Müslümanlar aynı zamanda ülkesinin en iyi vatandaşlarıdır, zira onlar Hz. Muhammed (asm) tarafından bize bırakılan yüksek değerlere uymakta hassasiyet gösterirler.
*İslâmiyetin geleceği hakkındaki fikirleriniz nelerdir?
Şu anda Müslüman topluluklarda yaygınca rastlanan en büyük problemlerden bir tanesi dinleri hakkında cahil olmaları. Eğer Müslümanlar yücelerin yücesi Allah’a döneceklerse bunu sadece dinleri hakkında bilgilerini artırarak yapabilirler. Allah (c.c) da bize zaten okumamızı ve bilgimizi arttırmamızı emrediyor.
21.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|