Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

İlim, sevgi, siyaset, ticaret



Ruhun deveranında, âlemlerin seyri ile birlikte devri de söz konusu. Hiçbir şeyin bize ait olmadığının alâmeti olarak, elindekini devrettikçe, yeni âlemlerin teslimi ve tekrar deveranı ile devrin devamı gelir.

Ruh, akıl ve kalp üzerine tesis edilmiş bir ana sistemin dinamosudur. Onlar onsuz olamaz. Eh-i halin yaşadıkları, öğrenmeyi tahrik eden merak ve isteğini aşan taşkınlık ile şaşkınlığa maruz kalır. Şaşkınlık; bir hayretin, taaccübün ve yenileşme arefesinde silkinmenin teyakkuz haline işaret ettiği gibi tuhaflaşmanın da başlangıcı kabul edilebilir.

Şaşkınlık, bir şaş hali ise duyguların bundaki hissesi şaşakalmaktır. Düşüncelerin bundaki nasibi ise derinleşmektir.

Şaşkınlık aşamasına kadar gelmiş bir ruhun kalbî boyutta duygu yoğunluklu şaşa kalma derecesi, yeni bir ruh haline bürünür. Tasavvufî halin cezbesine varan bu yolculukta, hislerin en hasis hali ile hem hal olunur.

Şaşkınlığın akıl canibinde ise bilme arzusunun harekete geçirdiği daha fazlasını öğrenme dalgınlığı ve dalışı vardır. Bildiğini derinleştirme, anladığını muhkemleştirme ve bulduğunu abideleştirme yolculuğu alır götürür. Tefekkürün sularında okyanuslar ötesi bir genişlikte ve sonuna erişilemez bir derinlikte ilim denizine dalar.

İlim adamları, araştırmacı kimliği ile bu denizde, Bediüzzaman’ın tabiriyle bir “dalgıç” gibidir. Bazen de, Einstein’in dediği gibi “İlim denizinin sahillerinde çakıl taşları ile uğraşan çocuk gibidir.”

İlim ehli, geldiği safhada düşünceye dalar. Gittikçe dalgınlaşır. Ehl-i kalp ise şaşa kalır, gark olduğu son menzilin temaşasında. Biri fikir ırmağında yıkanırken, kaynaktan beslenen suyun verdiği akarlıkla hususiyetini koruyarak ve temizlenerek denize dolar.

Diğeri ise seyr-ü sülûk-u ruhanide devirlik ve seyirlik ne varsa dokunurcasına kalbin göze vuran bakışıyla görür, alır ve bırakır gider. Aklın ve kalbin bu çatallaşan yolculuğunda; dalgınlığın ve şaşkınlığın bir vadide buluşmalarını sağlamak gerek. Tasavvufun tahkike katacağı bir tarikat olmalı. Tahkikin de, tarikata katacağı bir hakikat olmalı.

Bütün manevî cihazlar, artık hakikat dağını tırmanmaya başlamıştır. Zirve, bu iki ana karakterin/mizacın/fıtratın tevhidindedir.

Bilmek acı verirken, seyir dinlendirir. Akıl muhakemenin yol aldırdığı patikalarda zorlanırken, kalp seyrü sefer halinde alemden azade, teyeran eder. Seyran yapar.

Birinin geride kalan ayak izleri, diğerinin ise kaybolan varlığı. Bir tarafta akıl mecrasında boyu aşan derinlikte dalgınlıkla dalarken boğulma tehlikesi yaşanır. Diğer yönde ise kozmik geçiş gibi âlemden sıyrılmış, kendinden geçmiş bir istiğrak halinin sükûneti vardır. İlkinde fırtınalı bir denizde dalgalara tutulma hali, sonrasında ise uzay boşluğunda yer küreyi arkasına alan bir sonsuzluk serinliği vardır.

İlim yolu, tefekkürle hikmetin basamaklarını tırmanıp hakikat dağının zirvelerine doğru giderken, duygu yolu da tepeleri aşıp dağ eteklerini hayal etmenin ve onunla yaşamanın verdiği zirveye ulaşmış gibi süluk olurken, her yeni adım bir tuhaflıkla yaşanır iç dünyasında.

Akılla ilim peşinde giderken dalmak, kalple duyguların akışını ve coşarken şaşkınlığını yaşamak; iki ayrı âlemin devam eden halleridir. Burada hem bir dem var, hem de devran.

Akıl dalıp boğulmaktan, kalp seyeranda şaşırıp kalmaktan kurtulmalı. Bu iki aslî varlık, tevhit edip barışmalı.

İlim denizinde yıkanmayan, seyir âleminde şaşırmayan ticaret ve siyaset ehli ise dikkatli ve teyakkuz halinde görevinin başında olmalı. Dalmak ve şaşmak, yeryüzü gerçeğinin fiiliyat isteyen imar ve imaline manidir.

Dört kategorideki dört meslek; ilim adamlığının ilmi derinlikle dalışı, sanat ehlinin salışı, ticaretin pazarı ve siyasetin idare vasfı birbirine karıştırılmadan birbirini tamamlaması gereken dört fonksiyondur.

İlmin tetkiki, hissin hassasiyeti, ticaretin ölçüsü ve siyasetin adaleti sağlandıkça, beşerin barış arzusu tahakkuk eder. Siyaset ehli dalarsa, idare gemisi batar. Cehalet boy verir. Ticaret ehli dalarsa, fakirlik ve sefalet katar. Pratiği unutur. Teoride kalır.

İkisi şaşarsa; siyasetin körleşmesi ve ticaretin bönleşmesi kaçınılmazdır. Önünü göremeyen yönetim gemisi pusulasız kaldığı gibi, kazanmayı bilemeyen bir dağınıklıkta ise yol alınamaz. Kaynaksızlık gemiyi yakıtsız bırakır.

Dalarken ilim, şaşarken sevgi gelişir; dalmadan ve şaşmadan hususi halin icabına girmeden dirayetle idareyi, meşruiyetle de emeği tesis etmek gerekiyor.

06.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.11.2006) - İdealin sevdasında huzur

  (02.11.2006) - AB yolunda keyifli tren yolculuğu

  (01.11.2006) - Cumhuriyeti kutlamak devletin değil, halkın görevi

  (31.10.2006) - Siyasetin gerçek rolü

  (30.10.2006) - Türkiye’de akılla duygunun kavgası

  (29.10.2006) - “Nasılsınız?” sorusuna otomatik cevap

  (27.10.2006) - Mehmet Akif’ten İbn-i Sina’ya

  (26.10.2006) - Anadolu medeniyetlerinden Tacettin Dergâhına

  (25.10.2006) - Ankara kalesi ve 27 numara

  (24.10.2006) - Hacı Bayram ruhu

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004