Şakir Bey: “Namazda rükün ne demektir? Tadil-i erkânın hükmü nedir? Uyulmaması namazı ifsad eder mi? Bu durumda sehiv secdesi yapmanın hükmü nedir?”
Namazın altısı namaz dışında, altısı da namaz içinde olmak üzere on iki farzı bulunmaktadır. Bu farzlardan namazın içinde olanlara aynı zamanda “rükün” de denmektedir. Yani namazın, üzerine bina edildiği ana çatı demektir. Bir bina düşünün; temel, sütun ve direkleri sağlamsa bina sağlamdır; çürükse bina da çürüktür ve her an yıkılmaya hazırdır. Namazın farz olan rükünlerini binanın üzerine kurulduğu ana sütunlara benzetirsek; bu rükünlerin sağlam olması, namazın da sıhhatinin şartlarındandır. Birisinin fesada uğraması ise namazın sıhhatine engeldir; namaz sahih olmaz. Meselâ namazda iftitah tekbiri, kıyam, kıraat, rükû, secde ve teşehhüt miktarı oturmak farz olduğundan, bunların birinin eksik olması halinde namaz sahîh olmaz. Bu rükünlerden birisi unutularak da olsa özürsüz olarak yapılmamış olduğu sonradan anlaşılsa, namazı iâde etmek gerekir. Bunlardan birisini imamın da yapmadığı anlaşılırsa, yine namazın iâdesi şarttır.
Namazda tadil-i erkân, rükünleri rükün yapan temel davranışlar demektir. Tadil-i erkân Şafiî ve Mâlikî Mezhepleri ile Hanefî mezhebinden İmam-ı Ebû Yûsuf’a göre farzdır. İmam-ı Azam ile İmam-ı Muhammed’e göre ise vaciptir. Bu durumda tadil-i erkânı da namazın ana çatısı içinde düşünmeli ve namazda tadil-i erkân’a riayet etmelidir. Meselâ; kıyamda dimdik durmak, rükûda sırtın dümdüz olması ve en az bir defa “sübhane rabbiye’l-azîm” diyecek kadar beklemek, rükûdan kalktıktan sonra belini iyice doğrultmak ve burada “sübhanallah” diyecek kadar beklemek, secdede en az bir kere “sübhane rabbiy’el a’lâ” diyecek kadar beklemek, secdede alınla beraber burnu da yere koymak, iki secdeyi birbiri ardınca yapmak, iki secde arasında “sübhanallah” diyecek kadar beklemek tadil-i erkândandır.
Ebû Hüreyre (ra) rivâyet ediyor: Allah Resûlü (asm) mescitte iken bir adam geldi ve namaz kıldı. Peygamber Efendimiz (asm), adama: “Dön ve namazını tekrar kıl; sen namaz kılmış sayılmadın!” buyurdu. Adam namazını yeniden kıldı. Allah Resûlü (asm) daha sonra namazı şöyle anlattı: “Namaza durduğunda tekbir al. Sonra Kur’ân’dan Ümmü’l-Kur’an’ı (Fatiha’yı) ve sana kolay geleni oku. Sonra mutmain oluncaya kadar rükû yap. Sonra rükûdan dimdik oluncaya kadar kalk. Sonra secdeye var. Mutmain oluncaya kadar secdede kal. Sonra doğruluncaya kadar kalk. Bundan sonra bütün namazlarında böyle yap.”1
Peygamber Efendimiz (asm): “Namazdan çalanlar hırsızlık bakımından insanların kötüsüdür” buyurmuştu.
Ashab-ı Kiram; “Ya Resûlallah, insan namazdan nasıl hırsızlık yapar?” diye sorunca, Allah Resûlü (asm):
“Namazda rükû ve secdeyi tam olarak yapmazsa namazdan çalmış olur!” buyurmuştur.2
Bir başka hadislerinde ise Allah Resûlü (asm):
“Allah Teâlâ beş vakit namazı farz kılmıştır. Kim abdestini güzelce alır; vaktinde namazını kılar; namazını huşû ile kılar, rükû ve secdesini tam yaparsa, Allah’ın onu affedeceğine dâir sözü vardır. Böyle yapmayanlar için Allah’ın sözü yoktur. Allah dilerse affeder, dilerse azap eder”3 buyurmuştur.
Görüldüğü gibi namazı tam ve eksiksiz kılmak, Allah’ın rızâsına vesile olması açısından önemli bir farîzadır. Şu halde rükünlere riâyet etmek ve tadil-i erkân üzere kılmak, namazın “tam” ve “kâmil” olması için önemli birer kilometre taşı mesabesindedir. Tadil-i erkâna bilerek riayet edilmediği takdirde, bu, namazın bozulmasına sebeb teşkil eder. Unutarak riâyet edilmez ise, “vacip” diyenlere göre sehiv secdesi kurtarmakla beraber; “farz” diyenlere göre namaz yine bozulmaktadır. İmam tadil-i erkana riayet etmemiş ise, namazın mühim rükünlerinde arızalar meydana gelmiş demektir, en azından sehiv secdesi gerekir. Bu da yapılmazsa namaz eksik kılınmış demektir. Tadil-i erkâna riayet etmeyen kimseler imamlık yapamazlar; böyle bir imamın arkasında kılınan namazın iade edilmesi ihtiyata daha uygundur.
Tadil-i erkâna bilerek riâyet etmemekten kaçınmalıdır. Sehven riâyet edilmediğinde ise sehiv secdesi yapılmalıdır. Bu durumda sehiv secdesi yapmak vaciptir.
Dipnotlar: 1- Müslim, Salât, 45 2- Müsned, 3/56 3- Ebû Davud, Salat, 8
30.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|