|
|
Çocuğunuzun belinden şikâyeti varsa mutlaka kan testi yaptırın
Genellikle büyüklerde görülen bel ağrılarının çocuklarda da görülebildiğini ifade eden uzmanlar, çocuklardaki bel ağrılarının erişkinlerinkinden farklı olduğunu belirtti.
Denizli Devlet Hastanesi (DDH) Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Mehmet Beşir Türkmen, çocuklardaki bel ağrısının erişkinlerinkinden oldukça farklı olduğunu belirterek, “Çocukluk çağında bel ağrıları, her zaman olmasa da çoğunlukla altta yatan ciddî bir nedenden kaynaklanır. Meselâ aspirine ve ağrı kesicilere cevap veren ve gece olan bacak ağrıları bir kemik tümörünü düşündürür. Bel kayması, omurga eğriliği ve aile hikâyesi beklenenden daha yüksek öneme sahip olabilir. Göz hastalığıyla beraber eklem ve bel ağrıları romatizmal hastalıkla ilgili olabilir. Sabahları olan bel ve eklemlerdeki tutukluğun gün ilerledikçe azalması romatizmal hastalıklardan kaynaklanabilir. Çocuklarda bel ağrısı gövdeyi destekleyici kasların zayıflığıyla ilişkili olabilir. Bel ağrısı olan çocuklara kan testi yaptırılmalıdır” diye konuştu.
Çocuklarda bel ağrısına sebep olan etkenleri de açıklayan Dr. Türkmen, “Çocuklarda bel fıtıklarından kaynaklanan bel ağrıları vardır. Bel fıtıklarının çocuklarda görülme oranı yaklaşık yüzde 1’dir. Çocuklardaki bel fıtıkları genelde travma sonrası ortaya çıkmaktadır ve ne yazık ki çocuklarda görülen bel fıtıklarının yüzde 60’ında ameliyat riski bulunmaktadır. Scheurmann hastalığı, bel ağrısı olan büyük erkek çocuklarda çok sık görülmektedir. Bu hastalık omurganın içine diskin kayması sonucu oluşur. Genelde voleybol, basketbol oynayan, ağır yük kaldıran veya böyle işlerde çalışanlarda görülür. Kısmen ailevi sebepler de vardır. Bel kayması, çocuklarda en sık görülen akut bel ağrısının sebebidir. Erken dönemlerde 10-12 hafta korse takma, egzersiz ve fizik tedaviyle düzelebilir. Doğumsal hastalıklar ve tümörlerden kaynaklanan bel ağrıları da yaklaşık yüzde 10 oranında görülmektedir. Bel kemiği eksikliği veya fazlalığı, doğuştan kemik açıklıkları veya tümörlerde bel ağrısı yapar. İdrar yolları enfeksiyonları, romatizmadan kaynaklı bel ağrıları, bele yakın gizli apandisit, karın içi ağrılar ve psikolojik faktörler de bel ağrılarına sebep olabilmektedir” şeklinde konuştu.
|
/ DENİZLİ
30.10.2006
|
|
Evcil hayvanlar, hamilelerde düşüklere sebep olabiliyor
Evcil hayvanların düzenli veteriner kontrolünden geçirilmemesi, çocuk ve hamile sağlığını tehdit ediyor. Özellikle köpeklerde bulunan bazı bakteriler, hamile bayanlarda düşüklere sebep olabiliyor. Uzmanlar, evcil hayvanlara temasdan sonra ellerin mutlaka sabunlu su ile yıkanması gerektiğini söylüyor.
Evcil hayvanların, yetişkinler için günlük stresi atmaları noktasında katkı sağladığını aktaran Tuncer, “Ayrıca evde hayvan besleyen ailelerde boşanma oranlarının düşük olduğu biliniyor” dedi. “Bütün bu olumlu özelliklerine rağmen, kedi-köpek beslemenin bazı koşulları da var” diyen Tuncer, hayvanlardan insanlara geçen 250 çeşit hastalığın varlığına dikkat çekti. Ailelerin evcil hayvanlarını düzenli olarak veteriner kontrolünden geçirmesi gerektiğini söyleyen Tuncer, “Her hayvanın sağlık karnesi mutlaka olmalı. Veteriner hekim tarafından yapılan aşı ve muayeneler bu karneye işlenmeli” ifadesini kullandı.
Tuncer, toksoplazma adı verilen bazı bakterilerin ise hamilelerde düşüklere sebep olabileceğini vurguladı. Tuncer, “Bu nedenle evde kedi- köpek besleyen hamile bayanların, bazı bakterilere karşı evcil hayvanlarının dışkı ve tüy muayenelerini düzenli aralıklarla yaptırmaları gerekiyor” dedi. Söz konusu bakterilerin sinir sistemi bozuklukları ve sara nöbetlerine de sebep olabildiğini söyleyen Tuncer, hayvanlara temastan sonra sabunla elleri yıkamak en basit tedbirlerden biri. Ama esas olan paraziti hayvanlarda bulundurmamak. Bu da ancak düzenli kontroller ile mümkün.”
|
/ ANKARA
30.10.2006
|
|
Gribal enfeksiyonlara dikkat
Sıcak havaların aniden soğumasının gribal enfeksiyonlarda artışa sebep olduğu belirtildi. Grip ve nezle olarak başgösteren enfeksiyonlara karşı dikkatli olunmasını söyleyen uzmanlar, bu aylarda soğuk algınlığına karşı C vitaminin bolca tüketilmesini, mevsime uygun giyilmesini ve mutlaka grip aşısının olunmasını teklif ediyor.
Ani değişen ve soğuyan havalar sebebiyle mevsim hastalıkları da kendini göstermeye başladı. Her mevsim geçişinde yaşanılan kronik yorgunluk, kişisel performansı oldukça etkiliyor. Havaların soğumaya başladığı bu günlerde giyilen kıyafetler de kalınlaşıyor. Beslenme tarzının da değişim gösterdiği bu aylarda kalorisi yüksek besinler daha fazla tüketilerek sıvı gıdalar daha az alınıyor. Bu da mevsimden kaynaklanan gün içi ısı değişimleri karşısında sık sık terleyip üşüme ve terleme yoluyla daha fazla sıvı kaybını beraberinde getiriyor. Gün içi sıkça maruz kalınan bu durum grip virüsünün vücuda yerleşmesi için uygun olan ortamı sağlıyor.
Uzmanlar, özellikle soğuk algınlığı konusunda dikkatli olunması için uyarılarda bulunuyor. Mevsim geçişlerinde yaşanılan ısı değişikliklerinin vücudun savunma mekanizmasını zayıflattığını belirten uzmanlar, bunun sonucunda soğuk algınlığı ile birlikte, grip ve nezle vak’alarının da artış gösterdiğini belirtiyor.
Gribi hafife almayın
Sağlık hakkındaki dikkatsiz ve ihmalkâr davranışların, insanları kolaylıkla yatağa düşürdüğünü bildiren Yılmazer, gribe yakalananların dinlenmesini, bol miktarda sıvı almasını, alkol ve sigara kullanmamasını, gribin sebep olduğu rahatsızlıkları azaltıcı ilâçların hekim kontrolünde düzenli olarak alınması gerektiğini vurguladı. Grip olan kişinin çocuk ya da 13-19 yaş arası ergenlik döneminde bir genç olması halinde aspirinin hekim teklifi olmadan kullanılmaması isteniyor.
Bol C vitamini alın ve grip aşısını ihmal etmeyin
Soğuk algınlığının kendini; üşüme, titreme, ateş, halsizlik, iştahsızlık, bulantı ve kusma, göz ve burun akıntısı ile boğaz ağrısı olarak gösterdiğini dile getiren Isparta İl Sağlık Müdürü Dr. Levent Yılmazer, özellikle astım hastalarının mevsim geçişlerinde diğer insanlara göre daha dikkatli olması gerektiğini vurguladı. Soğuk algınlığı, nezle ve gripten korunabilmek için bol bol C vitamini almanın yanı sıra grip aşısı olunması gerektiğini söyleyen Dr. Yılmazer, tüketilen gıdaların sıvı olmasına özen gösterilmesini, mevsime uygun giyinilmesi, grip ve nezle olan hastalardan ve kalabalıklardan uzak durulması gerektiğini aktardı.
Gribin hayatî risk oluşturduğu 65 yaş üzeri kişiler, şeker, astım, kronik akciğer, kronik kalp damar hastaları ve huzurevi, bakım evi gibi yerlerde kalan insanların mutlaka grip aşısı yaptırması gerektiğinin altını çizen Dr. Yılmazer, bu kişilerin grip aşısı giderlerinin devlet tarafından karşılandığı bilgisini verdi.
|
/ ISPARTA
30.10.2006
|
|
Balık, kalbi olanlara şifa
Kalp hastalıklarının en iyi ilâcının içerdiği koruyucu yağ asidi sebebiyle balık olduğu ve her yaşta insanın bu gıdayı tüketmesi gerektiği bildirildi.
Kalp hastalarının sofralarından balığı eksik etmemesi ve günde ortalama 350 gram yağlı balık tüketmeleri gerektiğine dikkat çeken Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hasan Kadı, balıkta herkes için yararlı A, B ve D vitaminlerinden bol miktarda bulunduğunu söyledi. İhtiva ettiği koruyucu yağ asidiyle balığın kalp hastaları için önemli bir besin olduğuna dikkat çeken Kadı, “Balıkta doymamış yağ asitleri fazla. İçerdiği koruyucu yağ asidiyle balık, kalp hastalarının tercih etmesi gereken bir gıda. Bu özelliğiyle tam bir kalp dostu. Japonya’da kalp hastalıklarının az görülmesinin nedeni balık tüketiminin fazla olmasıdır” dedi.
Balığın kolesterol açısından da fakir bir et olduğunu, bu bakımdan kırmızı ve beyaz etten daha sağlıklı olan balığın düzenli olarak tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Kadı, “Balıktan istenen faydanın sağlanabilmesi için pişirilmesine de dikkat etmek gerekir. Balığı ızgarada ya da fırında pişirmek daha sağlıklı. Yağda kızartıldığı zaman kolesterol ve yağ oranı artıyor. Avantajını kaybediyor” diye konuştu.
|
/ SAMSUN
30.10.2006
|
|
|
|