Haftalık dergisi, Türkiye’de bilinen bir gerçeği yeniden tesbit etmek için uzmanlara danışmış. (Haftalık, 7-13 Temmuz 2006) Bu gerçek, solun Türkiye’de iktidar olamaması. ‘Uzman’ların da tesbitiyle, solun asıl probleminin millete ‘yabancı’ olması, onun ‘değer’leriyle kaynaşamama. İsterseniz ‘uzman’ların tesbitlerine kulak verelim:
Okay Gönensin: Türk solunun hem Marksist hem de Marksist olmayan kanatlarının ortak zaafı, dönemsel gelişmelere uygun politikalar üretememektir. Politika üretilemeyince de halkın karşısına hep anlaşılmaz formüller, tekerlemeler ve itici sloganlarla çıkılmıştır. (...) Aslında durumunun bilincinde olan Türk solu, iktidar olabileceğine kendisi de inanmıyor.
İsmet Berkan: Türkiye’de bence solun en büyük zaafı kendi ulusunun değerlerine tamamen yabancı olması. Daha çok dinî ve kültürel konularda belirginleşen bu yabancılaşmaya, solun sözde en iddialı olduğu konular olması gereken sosyal politikalarda da kendilerinden başka hiç kimsenin anlamadığı bir jargon/dille konuşulmasını eklerseniz solun başlıca sorunlarını ortaya koymuş oluruz. (...) Bizde maalesef ‘sol’ kelimesi, Atatürkçülükle, türbana karşı çıkmakla, rejimi savunmakla, AB’ye karşı çıkmak veya ileri derecede şüpheyle yaklaşmakla özdeş hale geldi.
Erdal Şafak: Sosyal demokratlar her şeyden önce siyasî yelpazenin taban açısından gittikçe büzülen bir diliminde yer alıyorlar. ‘Pazarlama’ jargonuyla söylememiz gerekirse ‘müşterileri’ azalıyor ama buna karşılık çarşıda aynı hedef kitleye seslenen ‘dükkân’ sayısı artıyor. (...) Türkiye’de sosyal hareketin kimliği ve ideolojisi yok.
Özdemir İnce: Seçmenin oyunu almak, seçim kazanmak bir siyasal arz ve talep ilişkisidir. Sol kendini ve programını seçmene arz etmiş ancak seçmenin bir talebi olmamıştır. (...) Sorun, seçmen halkın sola gereksinim duymaması. (...) Cumhuriyet’in devrimlerine karşın seçmen halk Müslümandır. İslâm, sola engeldir.
Ali Sirmen: (...) Kemalist rejim, sosyo ekonomik yapıdaki bu çarpıklığı giderebilmek için eğitime önem vererek, aydınlanma düşüncesini ülke yüzeyine yayıp, köylere kadar ulaştırmaya çalışmıştır. Ama sosyal sınıflara dayanmayan bu girişimler de beklenen sonucu vermemiş, bu durum hem demokrasimiz, hem de sol açısından olumsuz sonuçlar doğurmuştur. (...) Kısacası Türk halkı bir tarım toplumu olmanın sonucu sola fazla itibar etmemiş, ondan büyük beklentiler içinde olmamıştır. (...) Bir başka etken de, solun uygulanabilir, inandırıcı, teoride kalmayan bir kalkınma modeli oluşturup sunmaktaki yetersizliğidir.
Derya Sazak: Türkiye’de sol, Batı Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi toplumun önüne bir iktidar seçeneği koyamıyor. Bugünkü dağınıklık sürerse önümüzdeki seçimlerde ‘solsuz Parlamento’ tehlikesiyle karşılaşabiliriz. (...) Ekonomik kriz, işsizlik, adaletsiz gelir bölüşümü gibi sorunlarla boğuşan Türkiye’de siyasal iklim bu denli uygunken, solun iktidar seçeneği oluşturamaması, bağışlanamaz bir zaaftır.
Altan Öymen: Türkiye’de ‘sol’un en büyük zaafı ‘yönetim zaafı’dır.
Genellikle ‘sol’dan bakan uzmanlar bile bu tesbitleri yaptığına göre; bir de ‘sağ’dan bakan uzmanlar konuşmuş olsaydı neler söyleyebileceklerini hesap edelim. Netice: Sol, mevcut anlayışıyla siyaset yapmaya devam ederse ‘solda sıfır’ olarak kalmaya mahkûmdur. Tabiî ‘sol’un derdi bizi meşgul etmeyecek. Tercih kendilerinin...
14.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|