Gençleri ölüme sürükleyen ve kamuoyunda ‘uyuşturucu’ olarak adlandırılan zararlı maddeler, gençleri uyuşturmakla kalmıyor tam aksine ölümlerine sebep oluyor. Bu bakımdan, bu maddelerin isimlendirilmesine bile itiraz eden uzmanlar var ve haklı oldukları kabul edilmeli.
‘İfsat şebekeleri’nin tuzağına düşen ve ‘ağ’larına takılan gençlerin bu badireden kurtulabilmeleri neredeyse imkânsız. Bu bakımdan, gençleri bu batağa sürükleyen şartlar ortadan kaldırılmalı, yollar baştan kapatılmalıdır. Bunun için anneler/babalar ve toplum ciddî olarak ikaz edilmelidir.
Bu zararlı alışkanlıklar netice olarak gençleri öldürdüğüne göre, niçin masum bir şeymiş gibi sadece ‘uyuşturucu’ olarak aklandırılıyor? Haberlerde “Öldürücü kullanan bir genç daha öldü” denilmesi belki de bazılarının uyanmasına vesile olacak. Aynı şekilde, aşırı doz almayı ifade eden ve genellikle ölümle sonuçlanan kullanımlar için de ‘altın vuruş’ deniliyor ki uzmanlar buna da itiraz ediyor. Niçin ölüm sebebi olan bir madde için ‘altın vuruş’ denilsin? Olsa olsa ona da ‘ölüm vuruşu/ intihar vuruşu/ intihar dozu’ denilebilir.
Kamuoyunu sarsan bazı ‘zehir ölümleri’ sonrasında hemen ‘uzman’lara müracaat edilip haklı olarak ‘Bu işin sonu nereye varır?’ın cevabı aranıyor. Bir başkomiser, gençlerin batağa sürüklenmesini anlatırken şöyle demiş: “Erkekler bağımlılığa daha yatkın. Bağımlı genç kızlarsa erkekleri etkileyip, çemberin genişlemesine yol açıyor.” (Milliyet, 15 Temmuz 2006)
Bu beyan, vak’ayı anlatmıyor mu? Müstehcenliğin teşvik edilmesinin bir sebebi de bu olamaz mı? Gençlerin hislerine hitap ederek, onları ‘doğru yol’dan çıkarmak ve ‘masum arkadaşlık’lar kurmaya teşvik ile sonu ‘öldürücü’ye çıkan bir tuzak değil midir? Gazete ve televizyonlarda ‘magazin’ adı altında yapılanların başka bir maksadı olabilir mi? Bataklığına insan taşımakta zevk alanlara ‘insan’ denilebilir mi?
Anne babaları bir konuda daha uyarıyor uzmanımız: “Bazı anne babalar, okulu ‘altılı ganyan’a çevirmiş. Sadece notlarına bakıyorlar. Oysa çocuğunuzu boş bırakmayacaksınız. Okullar mı kapandı, yaz okulları, sosyal faaliyetler yapacaksınız. Çocuğunun kaçıncı sınıfa gittiğini bilmeyen, azımsanmayacak sayıda veli var.
“(...) 15 yaşındaki çocuk, erkek kız fark etmez, ‘Arkadaşlarımla gece çıkıyorum’ diyor. Nereye çıkıyorsun? ‘Çocuğumla arkadaşım. Birlikte alkol içeriz, sigara içiyorsan iç yanımda’ diyorlar. Çocuğunuzun arkadaşa ihtiyacı yok. Sen ona anne babalık yapacaksın.”
Haklı bir ikaz değil mi? “Serbest”liğin yanlış anlaşılması ve gençlerin kötü arkadaşlar edinmesine göz yumulması felâketlere sebebiyet vermiyor mu? “Çocuğumla arkadaşım” sözlerinin de pek geçerliliği yok. Uzmanımız haklı, “Sen çocuğuna ana babalık yap, o doğru düzgün arkadaşını bulur/ bulsun.” Hele hele, ‘kötülüğü teşvik’ anlamına gelen, “Beraber içki içiyoruz, yanımda sigara içmesine bile izin veriyorum, ben ne kadar da ‘modern’ bir babayım” böbürlenmesi yok mu? Gençleri asıl bu yanlış propaganda ve kabuller mahvetmiyor mu?
Uzmanların tavsiyelerini iki kelimede özetlemek mümkün: Anne babalar olarak önce kendimiz ‘doğru dürüst’ olacağız, ki—inşallah—ondan sonra çocuklarımız ‘doğru dürüst’ olabilsin.
Son ‘kale’ olan duâya sığınalım: Allah’ım çocuklarımızı ve bütün gençleri ‘Âhirzaman fitnesi’nden muhafaza eyle. Âmin.
09.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|