Kuruluşunun altıncı ayında iktidar olma şansını elde eden AKP, Anayasayı değiştirecek çapta bir ezici çoğunluğu elde etmesine rağmen, bu fırsatı iyi değerlendirebildi mi?
En büyük başarısı kendisini tek başına iktidara taşıyan kriz şartlarından ülkeyi çıkarması oldu. Ekonomik ve siyasî krizden söz edilmiyor bugün. Peki bunu tek başına AKP kadroları mı sağladı? Hayır. Millet AKP’ye siyasî iktidarların sihirli değneği olacak bir sayıda Meclis çoğunluğu teslim etti.
Küçük çaplı dalgalanmalara ve askerle kavgaya tutuşturma çabalarına rağmen istikrara zarar verecek davranışlardan uzak durdu AKP iktidarı.
Hem de öyle ki, işi cumhuriyet tarihinde vaki olmayan teamüller icat ederek, YAŞ toplantısı öncesinde Genelkurmay Başkanı atamaya kadar vardırdı.
Ekonomik ve siyasî istikrarsızlığın ağır faturalarını ödemiş bir ülke olarak iktidarın, kendini her iki istikrarın korunmasından sorumlu görmesi yerinde bir davranıştı.
Bu açıdan kaybolan yılların telafisi oldu. Hasta yatağından yönetilen bir ülkeden, bölgenin dinamik güçlerinden biri haline geldi Türkiye.
Son cümlenin Başbakan’ın icraatın içinden konuşmalarını andırdığının farkındayım. Zaten seçerek kullandım onu. Başbakan Tayyip Erdoğan da artık bilmeli ki, halk geçmişte değil, bugün de yaşıyor. Kriz dönemine ilişkin kıyaslamalar, artık bir anlam ifade etmemeye, hatta sıkmaya bile başladı.
Kitlelerde metal yorgunluğuna benzer bir AKP yorgunluğu hissedilmeye başlandı. Bir alternatif arayışı hissettiriyor kendini.
Karnesinde başarılı icraatlar da olsa, AKP, bir süredir duble yollardan sorumlu bir iktidar görüntüsü çizmekten öteye geçemiyor. Kitlelere heyecan veren ve umut dağıtan görüntüsünden çıkıp, iktidar hantallığına bürünüyor.
Bir isyan havasında bıkmışlık ya da 3 Kasım seçimleri öncesindeki gibi ızdırap seviyesinde bir alternatif arayışı yok, ama kitlelerin kafasında küçük arayışlar için arzular uyanmaya başladı.
AKP’ye karşı alternatif oluşturacak bir lider ya da siyasî hareket henüz oluşmadı, 3 Kasım öncesi AKP’yi iktidara taşıyan şartlar henüz oluşmadı, ancak çiftçiler de ve memurda iktidara güvensizlik artıyor, arayışlar başladı. Buğday fiyatları yerinde sayarken, canlı hayvan birkaç yıl öncesinin fiyatlarının gerisine düşerken, mazottaki artış çiftçiyi, resmî enflasyon rakamlarına göre yapılan maaş artışları da memuru AKP’ye karşı harekete geçiriyor.
2007 yılında yapılacak olan seçimlerde çok farklı şartlarla yüz yüze kalacak Türkiye. Belki bir dönem daha istikrarı koruma açısından AKP’yi tercih edecek halkımız. Ancak bu alternatif arayışlarının başladığı ve 1999 seçimlerinde Ecevit’i, 2002 seçimlerinde ise AKP’yi iktidara taşıyan rüzgârın bir iki ay içerisinde oluştuğu gerçeğini görmemize engel değil.
Ne denli gerçek, ya da pembe olursa olsun, Erdoğan’da artık tabloları bir kenara bırakıp, alternatif arayışlarını ciddiye almak durumunda.
16.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|