Şükürler olsun ki, “fıtrat dini” olan İslâm, insanlığın kalbini fethetmeye devam ediyor. Uzun yıllar “Din afyondur, aklı uyuşturur” diyerek genelde dini, özelde de İslâmı dışlamak için çalışan Rusya’dan, artık farklı sesler geliyor.
Konuyla ilgili bir haber şöyle: “Moskova’da düzenlenen bir konferansa katılan Rusya Devlet Ekonomi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Leonid Sükyanin, ‘Sovyet döneminde dinin belli bir döneme ait olgu olduğuna ve zamanla yok olacağına inanıyorduk. Sovyetler Birliği’nin on yıllarca süre yaşatmaya çalıştığı komünizm ‘din’ kavramının toplum üzerindeki etkisini inkâr etmeye çalışıyordu. Ancak zamanla gördük ki bu yaklaşım tamamıyla yanlış’ değerlendirmesini yaptı.” (Yeni Asya, 18 Eylül 2007)
Diğer bir haber de şöyle: “İslâm Kültür Merkezi ve Rusya Müftüler Konseyi’nin birlikte düzenlediği bayramlaşma toplantısına katılan Rusya Komünist Partisi lideri Gennadi Zyuganov, Kur’ân’ın Rusça tercümesini okuduğunu ve buradan bir çok şeyi hayatına kattığını söyledi. Kendisini Kur’ân ve İncil’i baştan sona bir kaç kez okuyan nadir politikacılardan biri olarak tanımlayan Komünist Parti lideri, ‘İgnatiy Kraçkovski’nin Rusça tercümesinden okuduğum Kur’ân-ı Kerim, düşüncelerimde büyük değişikliğe neden oldu. Siyaset, kültür, gelenek ve dinleri anlama adına bir çok şey öğrendim. Sevgisiz, inançsız ve umutsuz insan bence var olamaz’ açıklamasında bulundu.” (Yeni Asya, 19 Ekim 2007)
Tabiî ki Rusya’daki gelişmeler bu örneklerle sınırlı değil. Hemen her bayram namazında Rusya’daki camilerin dolup sokaklara, hatta meydanlara taştığı şeklindeki haberleri duyuyoruz. “Müsbet gelişmeler” Rusya ile de sınırlı değil. Dünyanın pek çok ülkesinde İslâma teslim olanlar çoğalıyor.
Dikkat çeken bir nokta, Rusya örneğinde olduğu gibi İslâma teslim olanların artması, bizdeki bazı ‘aydın’ların üzülmesine sebep oluyor. Meselâ, “Küresel Tuzak: Ilımlı İslâm” adlı bir dizi yazı yayınlayan Cumhuriyet gazetesi, Rusya ile ilgili bölümde; “Rusya, ılımlı İslâmın hedefi” başlığını kullanmış. (19 Ekim 2007)
“Soğuk savaş koşullarında ABD’nin yeşil kuşak projesi ile çevrelediği Sovyetler Birliği’nin mirasçısı olarak 21. yüzyılın küresel dengeleri içinde yer bulmaya çalışan Rusya, bugün iki önemli İslâmcı tehdit ile karşı karşıya” denilen dizi yazıda şu tesbit yapılmış: “Din-devlet ilişkilerinde komünist dönemdeki çatışmacı ilişki biçimi, yeni dönemde işbirliği modeline doğru evrildi. Ancak son dönmede İslâmiyet de en az Ortodoksluk kadar Rusya’nın politikalarında öne çıkmaya başladı. Bugün Rusya’da 23 milyon Müslüman yaşıyor. Müslümanlar Rusya’da en fazla nüfus artış oranına sahip olan grubu oluşturuyor.” (agg.)
“Son dönmede İslâmiyet de en az Ortodoksluk kadar Rusya’nın politikalarında öne çıkmaya başladı” tesbitini yabana atmamak lâzım. “Bizimkiler”in, “Eyvah, Rusya (da) Müslüman olacak!” korkusunu anlamak mümkün mü?
Eh, onlar üzülsün; İslâma teslim olanlar sevinsin!
21.10.2007
E-Posta:
[email protected]
|