Cizre ve çevresindeki bölge, tarih boyunca hayatın bütün alanlarına dokunmuş mümtaz şahsiyetler, büyük ilim adamlarını bağrından çıkarmış.
Bunlardan sadece birkaç tanesinin isimleri şöyle: Büyük tarihçi İbnü’l -Esir, Ebü’l-Hayr, Ebül’-İzz b. İsmail er- Rezzaz el- Cezerî, Muhammed Said el Cezerî…
İlmî feraseti cihana yayılmış bir âlimden söz edeceğiz. Güçlükonak ilçesine bağlı Dicle Nehri’ne nâzır Célega yeni adıyla Yağmurkuyusu Köyü’nde 1929 yılında dünyaya gelmiş. Adı Said Ramazan Butî. Butî, Botan bölgesinden demek, Cizre ve çevresine Botan denir. Said Ramazan Butî bir hâtırasında babasının Şeyh Seyda’nın talebesi olduğunu anlatır. Der ki ismimi Şeyh Seyda koymuştur. Babamın doğan erkek çocukları daha küçük iken ölürlerdi. Ben doğunca babam Şeyhi ve hocası olan Şeyh Seyda’ya gider benim için dua ister. Şeyh Seyda Molla Ramazan’a döner der ki, adını ne koydun? Fudayl adını ona verdim der. Şeyh Efendi ona der ki benim adımı verelim. (Şeyh Seyda’nın asıl ismi Muhammed Said’dir) Dua ederim umulur ki hayatta kalır. Said Ramazan Butî der ki ben hayatta kaldım ve babamın annemden kalan tek erkek evladıyım.
Siyasi nedenlerden dolayı 1933 yılında doğuda âlimlerin büyük bir kısmının ülke dışına çıkması ile Ramazan Butî, Suriye’ye göç edince erkek evladı Said Ramazan Butî henüz dört yaşındadır. Önce Derik’e oradan da Şam’a giderler. Altı yaşında iken babası bir Kadı’nın yanına Kur’ân dersi için gönderir. Altı ay zarfında Kur’ân’ı hatim eder. Babası sonra dinî ağırlıklı özel bir okula gönderir. Altı yıl bu kolejde eğitim gördükten sonra Mısır’a gider ve oradaki Ezher Üniversitesi Şeriat Fakültesi’nden mezun olur. Tekrar Şam’a döner öğretmenlik sınavını kazanır ve Humus’a öğretmen olarak atanır. 1960’ta Dımaşk Üniversitesi Şeriat Fakültesi’ne asistan olur. İslâm hukukunda maslahat isimli doktora tezini Mısır’da tamamlar ve Suriye’ye geri döner. 1970’te doçent, 1975’te profesör, 1977’de Şeriat Fakültesi’nin dekânı olur. 1993 yılına kadar bu görevine devam eder. Butî, ana dili Kürtçe’nin yanında Arapça, Türkçe ve İngilizce de bilirdi. Arap ve İslâm âlemine tanıtmak için Ahmed-i Hani’nin Mem-u Zin adlı meşhur destanını Arapça’ya çevirmiştir.
Akîdesi, soğukkanlılığı ve delillerinin kuvvetli olması nedeniyle onu Gazalî’ye benzetirlerdi. İslâmî ilimlerle ilgili yetmişe yakın eser yazdı. 2005 yılında Dubai Kur’ân’a Hizmet Kurulu’nun her yıl İslâm dünyasından bir âlime verdiği “Örnek İslâm âlimi” ödülüne lâyık görüldü. Akademik hayatı boyunca başlangıcından vefatına kadar hatip, vaiz ve yazar olarak her türlü iletişim aracında görüldüğü söylenebilir.
Bediüzzaman Said-i Nursî Mufassal Tarihçe-i Hayat yazarı Abdulkadir Badıllı bir yazısında der ki: Şam’da Profesör Said Ramazan Butî’nin babası molla Ramazan Butî’yi ziyaret ettim. Kendisi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini ve yazmış olduğu Risale-i Nurları tanır, sever ve okur.
Prof. Dr. Said Ramazan Butî yıllar önce yazdığı Arapça eser ve makalelerle Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’ni Arap dünyasına tanıtmıştır. Meşhur Said Havva yazdığı bir kitabı Molla Ramazan Butî’ye ithaf etmiş.
Avrupalı araştırmacı Andreass Christmann ve diğer birçok batılı aydın Said Ramazan El Butî’yi dinlediklerini, onun diğer âlimlerden farklı özellikleri öğrenmek için çeşitli faaliyetlerine katıldıkları olmuştur.
Prof. Dr. Muhammed Said el Butî 21 Mart 2013’te İmam Mescidi’nde kürsüde vaaz verirken Esad’ın silahlı adamları tarafından şehit edildi.
(Kaynak: Prof. Dr. A. Hadi Timurtaş. Irşad Seyda.)