Bugün Türkiye’de, hakikati haykırmak her zamankinden daha zor hale gelmiştir.
Doğruları dile getirdiğimizde, kimi çevrelerin menfaatlerine dokunduğumuz için bizlere çeşitli yaftalar yapıştırılmakta, iftiralara maruz bırakılmaktayız. Yeni Asya gazetesi olarak biz adaletin, eşitliğin, mazlumun, hakkaniyetin ve ülkemizde narin çiçek gibi bir yapıya sahip olup da kurutulan daha nice değerlerin sesi olmaya çalışıyoruz. Fakat ne acıdır ki, bu tavrımızdan dolayı hem iktidarlar ve destekçileri, hem de statükocu zihniyetler tarafından hedef gösterilmekteyiz.
Değişik iktidarlar döneminde gerçekleştirilen haksızlıklar ve zulümleri dile getirdiğinizde ithamlarla karşılaşıyoruz. Oysa bizim durduğumuz yer, dün de bugün de aynıdır. Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’nin çizdiği istikametten şaşmadan, adaleti savunup zulme karşı dik durmak, bizim temel düsturumuzdur. Kimden gelirse gelsin, zulme karşı mukavemet etmek ve mazlumun yanında durmak, imanımızın ve vicdanımızın neticesidir. Bugün zalim olan kim ise ona karşı dik durmak, davamızın gereğidir. Dünkü tek parti zulmünün baskılarını eleştirdiğimiz gibi, bugünün muktedirlerinin adaletsiz politikalarına karşı da sesimizi yükseltiyoruz. Bu yüzden bir kesim bizi geçmişte “mürteci” diye damgalarken, diğer kesim bugün “hain” diyerek itham ediyor. Oysa biz ne dün ne de bugün birilerinin desteğini kazanmak için değil, hakkı savunmak için buradayız.
Bununla birlikte, Kemalist ideolojiyi savunan kesimin de bizlere yönelik tahammülsüzlüğü devam etmektedir. Bugün muhafazakâr kimliğimizden dolayı bizlere düşmanlık besleyenler, geçmişte de iman hakikatlerini toplumdan uzaklaştırmak için her türlü zulmü reva görmüşlerdi. Aynı şekilde bugün de Müslüman kimliği ile yapmış olduğu yanlış icraatlardan dolayı toplumda İslâmiyet aleyhtarlığı meydana getiren iktidar ve cenahı geçmişte Kemalist rejim taraftarlarının takındığı tavırların bir benzerini sergilemeye devam etmektedir. Halbuki biz dinî ve millî değerlerin siyasete alet edilmemesi ve insanların bu değerlerin aleyhine geçmemesi için kendilerini ikaz ediyoruz. Ama maalesef, geçmişte başörtüsü yasağı, inanç hürriyetine getirilen kısıtlamalar ve dindar kesime yönelik kısıtlayıcı, dışlayıcı politikalar, bugün farklı formlarda karşımıza çıkmaktadır. Laik kesim, dindar insanların toplum içinde aktif bir şekilde varlık göstermesini bir tehdit olarak görmekte ve bunu engellemek adına her fırsatı değerlendirmektedir.
Yeni Asya’nın misyonu dün de bugün de Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin gösterdiği çizgiden ayrılmamaktır. Bizim gayemiz, adaletin tesis edilmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve en önemlisi insanların iman hakikatleriyle tanışmasına vesile olmaktır. Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin, 31 Mart Vak’âsı’nda yargılanıp beraat ettiğinde Beyazıt Meydanı’ndan tâ Sultan Ahmed Meydanı’na kadar kalabalığın içinde haykırdığı; “Zalimler için yaşasın Cehennem!” düsturuyla, her zaman mazlumun yanında olup zalimin karşısında durmaya devam edeceğiz. Çünkü biz, dünyevî menfaatler için değil, uhrevî hakikatler için mücadele etmeyi refleks edinmiş bir camiayız.
Yeni Asya, yalnızca bir gazete değildir. Yeni Asya, iman hizmetinin en ön safta yer alan bir neferidir. Her türlü zulme, baskıya, haksızlığa karşı, hak ve hukuk adına sesini yükselten bir mefkûrenin temsilcisidir. Ne iktidarın adaletsiz politikalarına boyun eğeriz, ne de seküler istibdad rejiminin dayatmalarına teslim oluruz. Biz yalnızca Allah’ın rızasını ve adaleti gözetiriz. Rabbimizden niyazımız odur ki, bu yolda sebat edelim ve hakkı savunmaktan asla vazgeçmeyelim.
Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin şu sözleri bizim yol haritamızdır; “İman hem nurdur, hem kuvvettir. Hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.” İşte biz, bu iman ve şuur ile yolumuza devam ediyoruz. Çünkü biz, hak bildiğimiz yolda, Üstad Hazretleri’nin gösterdiği istikamette, zulme karşı mukavemet edip; adaleti, eşitliği, hürriyeti, hakkı ve en önemlisi imanı savunmaya devam edeceğiz. Bu uğurda ithamlardan ve iftiralardan çekinmeyeceğiz ve korkmayacağız.
Çünkü biz buyuz...
Biz Yeni Asya’yız...