"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’dan matbuat alemine miras gazetecilik prensipleri: Edipler edepli olmalı

Ahmet DURSUN
21 Şubat 2025, Cuma 02:15
Günümüz medya dünyasında “Doğru haber, dürüst haber, tarafsız haber” gibi sloganları öne çıkarmaya çalışan anlayış, Yeni Asya’nın yayın hayatına başladığı ilk günden beri halis bir niyetle uygulayageldiği Kur’ânî bir yaklaşımdır.

Yeni Asya, “gerçekten haber veren” bir anlayışla, İslâmî terbiyeyi gözeten bir incelikle, “doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti gösterme” hassasiyetiyle millete seslenme idealini ilk sayısından itibaren devam ettirmektedir. 

Tedennî-i milletten ciğeri yanan, hastalanmış İslâm dünyasının tedavisi ve te-rakkîsi için büyük bir cehd içinde yollara düşen Bediüzzaman Said Nursî, Medresetüzzehra projesiyle 1907’de İstanbul’a gelir. Kendisini meşrutiyet, hürriyet, istibdat ve İslâm dünyasının geleceği gibi konular etrafında gerçekleşen yoğun bir tartışma içinde bulan Bediüzzaman, bu tartışmalara bilhassa gazetelerde yazdığı makalelerle katılır ve Kur’ân’dan damlacıklar hâlinde süzülen fikirlerini gazete yoluyla neşretme imkânı bulur.  

Osmanlı toplumu için henüz çok yeni bir tür olan gazetenin topluma yön verebilme gücünü ve toplumu doğru bir şekilde yönlendirebilme imkânını fark eden Bediüzzaman, kendisi de ‘Marifet ve İttihad-ı Ekrad’ adıyla bir gazete çıkarmak ister. Bediüzzaman Said Nursî o günün siyasî çalkantıları sebebiyle kendi gazetesini çıkaramaz; ama devrin neredeyse önde gelen bütün gazetelerinde yazarak, yazarlık anlamında yoğun bir gazetecilik faaliyetinin içinde bulunur. 


Bediüzzaman Said Nursî'nin II. Meşrutiyet döneminde en fazla makalesinin yayınlandığı Volkan gazetesinin nüshalarından biri.

Bediüzzaman, “Marifet ve İttihad-ı Ekrad” adında bir gazete çıkarmak için başvurduğu dilekçesinde, gazetesinde ele alacağı konuların çerçevesini “Siyaset-i şer’iyye ve ulûm ve şuûn-u muhtelifeden bahis olmak üzere…” ifadesiyle belirler. Böylece gazetesinin Kur’ân’ın temel esaslarına uygun bir siyaset tarzını dillendireceğini, çeşitli ilimlerden bahsedeceğini ve muhtelif işler olarak ifade ettiği sosyal hayatın her alanına dikkat çeken bir yayıncılık anlayışına sahip olacağını belirtir. Bununla birlikte farklı gazetelerde yazdığı makalelerinde de gazeteciliğin genel prensiplerinin neler olması gerektiğini Kur’ânî bir bakış açısıyla ortaya koyar.  

Bediüzzaman’ın gazetelere ve gazetecilere yüklediği bu misyonu sürdürme vazifesini bugün Yeni Asya yüklenmiş, Bediüzzaman’ın tarihe not düştüğü gazetecilik prensipleri Yeni Asya’yla devam ettirilmektedir. Risale-i  Nur’un medyadaki dili olmayı bir görev addeden Nur talebeleri, bu ulvî vazifeyi Yeni Asya ile müşahhas hâle getirmişlerdir.

Bediüzzaman Said Nursî’nin gazeteciliğe yüklediği misyon çerçevesinde Yeni Asya’nın gazetecilik prensipleri olarak hayata geçirdiği temel ilkeleri şöyle sıralayabiliriz: 

DOĞRU İSLÂM AHLÂKINI GÖSTERMEK

1- “İslâmî terbiyeyi, İslâm ahlâkını şiar edinmiş bir gazetecilik…”

İslâm ahlâkını ve iman hakikatlerini yaşayarak göstermenin sosyalpsikoloji açısından önemine “Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemâlâtını [İslâm ahlâkının ve iman hakikatlerinin mükemmeliğini] ef’âlimizle izhar etsek [fiillerimizle ortaya koysak], sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler” sözleriyle dikkat çeken Bediüzzaman, toplumu doğru yönlendirebilme ve toplumla doğrudan muhatap olabilme açısından önemli bir imkâna sahip olan gazetelere ve gazetecilere şöyle seslenerek onlara önemli bir misyon yükler:  

“Ey gazeteciler! Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddip [edepli] olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten [milletin ortak umumî kalbinden] bîtarafane [tarafsızca] çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini [basın tüzüğünü], vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i hâlisa [ihlâslı, samimî niyet] tanzim etmeli.” 

Bediüzzaman Said Nursî, İslâm ahlâkını kendine rehber edinmiş, İslâmî terbiyeyle bezenmiş bir gazeteciliği hassas bir prensip olarak ortaya koymaktadır. Müslüman kimliğine -dolayısıyla Kur’ân’ın temel prensiplerine- zarar verecek bir görüntüden hassasiyetle kaçınılması gerektiğini vurgulamaktadır. Konjonktürel siyaset ve hadisât içerisinde yalanın revaçta olması, çeşitli menfaatler ışığında doğruluktan uzaklaşılması yüzünden insanları dinî değerlerden uzaklaştıracak ve dinden soğutacak bir gazetecilik anlayışının sergilenmesi Bediüzzaman için asla kabul edilebilir değildir.

Bediüzzaman gazetede neşredilen fikirlerin “kalb-i umumî-i müşterek-i milletten bîtarafane” şekilde çıkması gerektiğini savunmakta, toplumu oluşturan ve millet hâline getiren ortak şuura, umumî vicdana dikkat çekmekte, kamuoyuna yaklaşımın tarafsız olması gerektiğini vurgulayarak umumî vicdanları zedeleyici yayınlardan kaçınılmasının önemini dile getirmektedir.  

Günümüz medya dünyasında “Doğru haber, dürüst haber, tarafsız haber” gibi sloganlarla öne çıkmaya çalışan anlayış, Yeni Asya’nın yayın hayatına başladığı ilk günden beri halis bir niyetle uygulayageldiği Kur’ânî bir yaklaşımdır. Yeni Asya, “gerçekten haber veren” bir anlayışla, İslâmî terbiyeyi gözeten bir incelikle, “doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti gösterme” hassasiyetiyle millete seslenme idealini ilk sayısından itibaren devam ettirmektedir.

İMAN VE KUR’ÂN HAKİKATLERİNİ YAYMAK

2- “…nesâyih-i diniyeyi, mütehassis ve müteheyyic vicdanlara yağdırmak…”   

Dinî hassasiyetlerin aşındırıldığı, İslâm ahlâk ve akaidini hayata geçirmenin zorlaştığı, inançsızlık cereyanlarının medya kanallarıyla da insanlara aşılandığı bir çağda, dinî gazetelerin ve yayıncılığın önemine dikkat çeken Bediüzzaman, “Volkan gibi cerâid-i diniye [dinî gazeteler] ile nesâyih-i diniyeyi [dinî nasihatları], o mütehassis [duygulu] ve müteheyyiç [heyecanlı] vicdanlara yağdırmak istiyoruz” sözleriyle gazetelerin milletin inançlarına, dinî değerlerine sahip çıkan yayınlar yapmasının önemine dikkat çeker. 

İnançsızlığın cenderesinde sıkışmış ruhları, Allah ile bağı koparılmış olmanın huzursuzluğuyla kendini perişan eden kalpleri teskin edecek bir ses, karanlık yollarda yolunu kaybedenlere bir ışık olmalı Bediüzzaman’ın gazetesi. Yeni Asya’nın hak ve hakikati arayan, hakikatin kendilerine ulaşmasını heyecanla bekleyen hassas vicdanlara, bir gaye-i hayal olarak iman ve Kur’ân hakikatlerini ulaştırma çabası ve bu konudaki hiç bitmeyen azmi, Bediüzzaman’ın arzusunu yerine getirme çabasıdır.

KAMUOYUNA DOĞRU REHBERLİK

3- “Fikirlerin kılavuzu olan, kamuoyunu doğru yönlendiren bir gazetecilik…”  

Bediüzzaman Said Nursî gazetecileri “huteba-i umumî” (umumî hatipler), “mürebbiyü’l-efkâr” (fikirleri terbiye edip olgunlaştıran) ve “bedraka-i efkâr” (fikirlerin kılavuzu ve mürşidi) olarak nitelendirir. Gazeteciler kamuoyuna seslenebilme ve onları yönlendirebilme gibi eşsiz bir imkâna sahiptirler. Aynı zamanda gazeteler hakikati arayan akıllar için de fikirlerin yol göstericisidir. Meşrutiyet yıllarında hürriyet ve meşrutiyeti İslâm’a aykırı gören, istibdadı İslâm’a müsait zanneden, tek adamlığı İslâm’ın yönetim şekli gibi zanneden müşevveş fikirlere karşı gazete imkânlarını kullanarak cevap veren Bediüzzaman, Meşrutiyetin ruhunun İslâm’a uygun olduğunu, meşrutiyetin adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet prensiplerine dayandığını, zulüm ve tahakküm olan istibdadın asla İslâm’la bağdaşamayacağını, hürriyetin imanın bir özelliği olarak korunması gereken bir değer olduğunu, Kur’ân’ın meşveret ve şûrâyı emrettiğini ve herkese padişah rolünü yüklediğini, İslâm’ın çoğulcu bir yaklaşımı benimsediğini ve kendisinin de riyaset-i şahsiyenin aleyhinde olduğunu gazeteler yoluyla kamuoyuna aktarmış, İslâm hakkındaki bir çok yanlış zannın düzeltilmesine vesile olmuştur. 

Bediüzzaman’ın Meşrutiyet dönemi gazetelerinde dile getirdiği Kur’ân hakikatleri bugün Yeni Asya’yla seslendirilmeye devam ediyor. “Huteba-i umumî” vazifesinin farkında olarak İslâm’ın hayatın her alanına seslenen temel prensiplerini neşretmeyi vazife bilen Yeni Asya, Kur’ânî projeksiyonunu yansıtmaya devam ediyor.

HEDEF: İ’LÂ-YI KELİMETULLAH

4- “…Temel hedefi i’lâ-i kelimetullah olan bir gazetecilik…” 

Hiçbir siyasî, dünyevî faydayı gözetmeksizin Allah’ın adını yüceltmek, Allah’ın adını yaymak…

Her bir mü’minin mükellef ve muvazzaf olduğu “i’lâ-yı kelimetullah,” iman ve Kur’ân hakikatlerini her yönüyle yeryüzünde neşretmek davasıdır.

Bu noktada gazetelere ayrı bir misyon yükleyen Bediüzzaman, Müslümanların “Muvakkat nâşir-i efkârı [süreli fikir yayma vasıtaları] i’lâ-yı kelimetullahı hedef-i maksâd eden umûm cerâiddir [gazetelerdir]” diyerek gazetelerin temel hedefleri arasında “i’lâ-yı kelimetullah”ı sayar. Geniş bir perspektifle i’lâ-yı kelimetullah’a “İslam medeniyetini hayata geçirmek” anlamını da yükleyen Bediüzzaman, bunun maddeden terakkî ile olacağını savunmakta ve i’lâ-yı Kelimetullah’ın en müthiş düşmanı olarak da cehalet, fakirlik ve ihtilâfı göstermektedir.  

Vatan sathını mektep yapmak gayesini kuruluş felsefesi olarak belirleyen Yeni Asya için İslâm âleminin belini büken maddî ve manevî tüm hastalıklarla mücadele etmek temel bir vazifedir. İ’lâ-yı kelimetullah’ı maksat ittihaz eden bu vazifenin Kur’ân medeniyetinin temellerine harç koyma gayreti olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu yönüyle Yeni Asya, Kur’ân medeniyetinin fazilet, doğruluk, hakperestlik, kardeşlik, birlik ve beraberlik, dayanışma ve hidayet gibi temel prensiplerini neşretmeyi gaye edinmiştir.

TARAFSIZ, DOĞRU VE ÂDİL BİR GAZETECİLİK

5- “Tarafsız, doğru, dengeli ve âdil bir gazetecilik…” 

Bediüzzaman Said Nursî’ye göre gazetelerin yayın politikasını oluşturan temel şuur “dellâlü’l-mehasin ve’l-meâyib” (güzellikleri de, kusurları da duyuran) olmalıdır. Gazeteler siyasî ya da farklı menfaatler peşinde koşarak taraflı yayın yapmamalı, mugalata ve cerbeze ile halkı aldatmamalı, onları yanlış yönlendirmemelidirler. Yönetimlerin icraatleri ile ilgili halkı doğru bilgilendirmek önemli bir gazetecilik ilkesidir. İktidarın, yöneticilerin ya da farklı fikir ve görüşlerin sadece iyi ya da kötü yönlerini dillendirmek tarafsızlık ilkesine uygun değildir. 

6- “İdeal, idealist gazetecilik...”

Ferdî ve toplumsal bozulmaların kaynağını İslâm ahlâkından ve iman hakikatlerinden uzaklaşmaya bağlayan Bediüzzaman, “… gazete sahibi, zemin bulmak için fikr-i intikamın maden-i habîsi [pis kaynağı] olan şahsiyâtı karıştırıyor. Veyahut on para kazanmak için ahlâk-ı İslâmiyeyi esasıyla sarsan istihzaat [alay etmeler] ve terzilât [rezil etmeler] ve müstehcenat [edep ve ahlâka aykırı, açık saçık yayınlar] ile ezhan-ı şûrede [çorak zihinler] ahlâk-ı rezilenin tohumunu ekiyorlar” sözleriyle toplumla birlikte medya patronlarına da tarihî mesajlar vermektedir. Gazete sahipleri milletin ittihadına, birlik ve beraberliğine mani olacak yayınlardan ve bilhassa ahlâkı sarsan ve toplumu bozan müstehcen yayınlardan kaçınmalıdırlar. Bediüzzaman’a göre gazeteler “fikr-i intikam” vasıtası olmadığı gibi “nâşir-i ağraz” [kin ve düşmanlık yayan] da değildir. Bu vatanın ve milletin hissiyatına, temel değerlerine uygun yayın yapmak temel prensip olmalıdır. 

“Risale-i Nur’un medyadaki dili” olma arzusu ile yukarıdaki prensipler ışığında 1970’ten beri yayın hayatını sürdürmeye çalışan Yeni Asya, Bediüzzaman Said Nursî’nin “Risale-i Nur, bu mübarek vatanın mânevî bir hâlâskârı [kurtarıcısı] olmak cihetiyle; şimdi iki dehşetli mânevî belâyı defetmek için matbuat [basın yayın] âlemi ile tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim” ifadelerinde kendisini bulan arzunun inşaallah hayata geçmiş hâlidir diye ümit ediyor, Risale-i Nur hakikatlerinin sesi olma arzusunu hep birlikte kıyamete kadar okuyucularımızla birlikte taşımak istiyoruz.

Okunma Sayısı: 1230
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HASAN DOĞAN

    21.2.2025 10:27:35

    Bediüzzaman hayatının her safhasındaki hadisere karşı ezber bozarak hakikati haykırdığı gibi,bu güne kadar Yeni Asya da hadiselere ezber bozarak yaklaşmış;ancak bu aralar maalesef o mevcut ezberlere mahkum edilmek isteniyor....

  • Yahya Yıldız

    21.2.2025 08:35:00

    Rabbim, şu ana kadar olduğu gibi bundan sonrada inşallah kıyamete kadar Üstadımızın sergilediği ve arzuladığı istikamette bir yayın ve neşriyat yapmayı devamlı ve daim kılsın inşallah…

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı